İleriye dönük zamanları işleyen bir filmden bir kare; çocuk odaya girer ve “Anne, baba ben büyüyünce şifacı olacağım” der!
Bu günler geldiğinde şok olmamamız için, hepimizin bunun doğuştan gelen, yetenek gerektiren bir özellik olmadığını bilmemiz, öğrenmemiz gerekiyor.
Varoluşumuz sevgi, şifa, zeka, yaratım gücü, sonsuzluk iken, bir türlü kendimizi bu özelliklere layık göremiyoruz.
Çok geriye gitmeye gerek yok, bizden iki kuşak öncesi büyükannelerimiz ve dedelerimiz insanın şifası ile doğduğunu bilir, kendilerine ve etraflarına iyilik dağıtırlardı.
Zamanla, bu insanın doğasında var olan özellik, yerini birçok olumsuz kodlamaya bıraktı ve yetersizlik duyguları içinde bizler bunu kullanmayı unuttuk.
Biz sevgiyiz, biz şifayız! Bu gerçeği tüm hücrelerimizin hatırlaması, kabul etmesi ve şifa titreşimine yükselmesi için bazı uyumlama yöntemlerini hayatlarına alan ve bu nimeti tekrar kullananlar ve dağıtanlar bugün azımsanmayacak sayıdadır. Ne mutlu!
Çoğu insan ise kendini bu konuda yetkin ve hatta uygulayıcı olmaya muktedir görmüyor.
Kendimizi, düşüncelerimizden başlayarak iyileştirsek, hatta yanımızdakilere uzaktakilere, dünyaya ve birliğe şifa göndersek.
İyi şeylerin olması için şartlı dualar ederken bir yandan da o iyi şey haline gelsek.
Evren yasalarına uyarak dünyaya geliş amacımıza uygun yaşasak ve her şey cennet olsa.
Elimiz, gözümüz ile şifa dağıttığımızı bilsek harika olmaz mı?
Harika olur. Yeter ki kabul ve niyet edelim. Gerçekleşmesi sadece kabul ve niyetle mümkün.
Sevgi ve şifa ile kalın!
Ebru Demirhan
www.ebrudemirhan.com
@ebrudemirhan.ytm