Sürekli ya da nadiren fark etmez, hangi sıklıkta ve şiddette deneyimleniyor olursa olsun baş ağrısı insanı andan koparma gücüne sahip hoş olmayan bir duyumdur. Uluslararası Baş Ağrısı Derneği’ne göre insanların sadece %1’i baş ağrısı deneyimlemiyor. Peki bilinçaltlarınız baş ağrısı aracılığıyla size ne anlatmak istiyor olabilir? Gelin bugün bunu keşfetmeye açılalım.
Fiziksel bedenlerimiz ruhlarımızın evidir. Tepesinde yani zirvesinde başımız yer alır. Baş, konum olarak bedendeki en üst mevkidir. Ayrıca her bir organımız ve sistemimiz çok değerli olmakla birlikte hepsinin orkestra şefi diyebileceğimiz beynimiz de başta yerleşiktir. Beyin her an, uyku dahil durmadan çalışan, bedende en çok enerjiyi ve oksijeni kullanan organımızdır. Düşünmek, karar almak, hafıza süreçleri, geleceği öngörmek, akıl yürütme, problem çözme, bağlantı kurma gibi karmaşık işlevlerden de yine beynimiz sorumludur. Bunları dikkate aldığımızda baş bölgemizde her an süren yoğun faaliyetler olduğunu kavramak mümkün.
Bir hastalığa bağlı olmayan ve fizyolojik bir sebebi tespit edilemeyen baş ağrılarının altında gerilim yatar. Hatta gerilim tipi baş ağrısı olarak adlandırılırlar. Enseden kafaya doğru, kaslarda gerginlik, sertlik, katılık ve ağrı ile karakterizedir. Bu nedenle de aslında BAŞ AĞRISI = GERİLİM denilebilir. Stres, içsel ve dışsal her türlü çatışmanın sürekliliği, aşırı düşünmek gibi gerilimli doğası olan eylemler baş ağrısını tetikleyebilir. Kendimizle ve olup bitmiş olanla barışmak bunları bir savaş gibi yaşamaktan uzaklaşmamıza ve gerilimi terk etmemize yardımcı olur. Ayrıca doğru ya da anlamlı bulmadığımız bir duygu, düşünce ya da durumla baş etmenin tek yolu karşı durmak, direnmek, savaşmak olmak zorunda değildir. Bunların da tamamı yoğun gerilim içerir. Zorluk içeren bu yöntemleri bırakarak zekamızı ve yaratıcılığımızı kullanmaya açılmak hem çözümleri hem de hayatı kolaylaştıracaktır.
Baş ağrısının gerilimden farklı dinamikleri de vardır. Daha ruhsal ve bilinçaltı bir bakışla, baş gökyüzüne yani yükseğe daha yükseğe giden yol üstündedir. Baş ağrısının esaslı bir dinamiği de büyük beklentiler, hırslar ve mükemmeliyetçilik katılığıdır. Bu beklentilerin, hırsların ve katılığın başka insanlara istekler şeklinde yöneltilmesi ve bu isteklerin karşılanmaması, baş ağrısı olarak ifade bulur. Yine aynı sembolizm üzerinden baş, gökte olanla, evrenle, ilahi parçamızla bağımızı temsil eder. Bu kavramlarla ilişkilerimizdeki sorunlar baş ağrısı olarak kendini gösterebilir. Örneğin dünya hayatına olan öfke, insana öfke, dünyevi olanı reddediş, ruhsallığa aşırı yöneliş ile dünya bağının zayıflaması ve bunların üretebileceği aidiyetsizlik duygusu da baş ağrısı üretebilmektedir.
Bunlar baş ağrısı konusunda en sık rastlanan bilinçaltı ifadeler. Her zaman en doğrusu kişi özelinde değerlendirmektir. Kendinizde olduğunu keşfettiğiniz konuları iç sesinizle olumlayarak farkındalığınızı arttırıp ağrıları azaltabilirsiniz. Zihnin efendisi olmak baş ağrısının en iyi ilacıdır. Zihne tutsaklık ise, baş ağrısı olarak geri dönecektir. Beden, ruh, bilinçaltı, kalp, zihin arasında bir efendiye ihtiyaç yok, hepsi eşit oranda güçlü. İç dinamikte uyum ve dengeye niyet etmek de baş ağrısını çözmenin yollarından birisidir. Konu baş olunca herhangi bir zamanda hissederek söylenen “Ben merkezimdeyim” cümlesi de sihirli bir dokunuş yapacaktır.
Hayatın yol göstericiliğine inanın.
Yaşamınızın bereketle ve bollukla eşleşip birleşmesine niyeten,
Şifa olsun,
Ebru Demirhan
www.ebrudemirhan.com
@ebrudemirhan.ytm