ADANA merkezde depremin en vurduğu yerlerde biri de SİT alanında, koruma altındaki evlerin bulunduğu Tepebağ mevkii. Bir çivi bile çakmanın yasak olduğu Tepebağ'daki 50 tarihi ev felaket öncesi de perişan bir haldeymiş zaten. Şimdi bir kültür mirası olan bu güzelim evlerin yarısı da, depremle birlikte tarihin derinliklerine karışmış.
Tepebağ'ın 31 yıllık muhtarı Ferhat Artun'la birlikte kocası altı yıl önce ölen, iki katlı evi yıkılan Sevim Yasin'in yanına geliyoruz. Barakanın kapısında "Hiçbir iyilik cezasız kalmaz" yazısı! İçerde daracık iki şilte, bir tarafa battaniyeler, yırtık pırtık kazaklar, gömlekler çarşafsız yatağa yığılmış. Yatağın bir köşesinde mandalina yığını, bir köşesinde de elektrikli ızgara! Barakanın damı kevgir gibi bir naylonla kaplanmış. Bir yağmur yağdı mı içerisi su içinde kalıyor besbelli. Köpeği bile bağlasan durulacak gibi değil.
Bahçede ise 20 teneke kutuda gül, karanfil, sardunya, yasemin çiçekleri! Yıkılan evin banyo kuvetini bile çiçeklik haline sokmuş Sevim Hanım. Öylesine hazin bir tablo ki gördüklerim, soru sorarken bile utanıyorum. O anlattıkça muhtarla birlikte hepimizin gözlerinden yaşlar süzülüyor.
"350 milyon lira kira yardımı aldım ama kocam olmadığı için bana ev veren çıkmadı. Biri 18, biri 20, biri de sekiz yaşında üç oğlum var. O köpek kulübesinde dördümüz birden yatıyoruz; utanıyorum. Muhtarın karısı tencere verdi de
yemek pişiriyorum. Depremden üç gün sonra eve geldiğim zaman değil ev, eşyalarımın da tümü çalınmıştı. Ben ayda bir zar zor yıkanıyorum. Küçük oğlum üç aydır yıkanmadı. Babamdan üç ayda bir 40 milyon
maaş alıyorum. Oğlum ise kebabçıda çalışıyor, ancak ayda 10 milyon kazanıyor. Günde bir öğün yemek yiyiyoruz ona da yemek denirse tabii. Bu yaşamak mı, istemiyorum."
Depremden sonra eskilerle birlikte yenileri de yıkılınca Tepebağ'ın her tarafı otopark haline gelmiş. Garbis'in deyişiyle Tepebağ olmuş Tepepark! Gariban mal sahiplerine kira ödeyen de yok.
Biraz ötede tinercilerin girdikleri o güzel tarihi ev! Kafaları çekip, ısınmak için ateş yakmışlar. Sonuç mu, çıkan yangın onu da mahvetmiş. Koruma altındaki ev diye yıkan da olmamış.
Telefon ve elektrik telleri birbirine karışmış, çatının ucundaki bir kalas da ha düştü ha düşecek. Yanan evin duvarında ise "Ağlayan sokak" ve "Ben bu insanları tanımadım" yazıları...
Bu bölgede en büyük sorunlardan biri de viran evlere ısınmak için giren berduşların çıkarttıkları yangınlar. Yıksan yıkamazsın, başın devletle belaya girer, ne yapacağını şaşırmış halk.
Az ötede Gazipaşa İlköğretim Okulu. Bu tip okul Türkiye'nin 23 ilinde 208 tane var. Bilgisayar eğitimli, müfredat laboratuvarlı, Dünya Bankası destekli okulun duvarlarında biraz çatlaklar var. Alman, Japon, Türk uzmanlar bir tamirle okulun düzeltileceğini söylemişler ama bir an önce tamir edilemediği için 720 öğrenci şimdi nöbetçi okullarda üvey evlat muamelesi görerek okumaya çalışıyor.
Tepebağ muhtarı Ferhat Bey eski gazeteci, şimdi matbaacılık yapıyor. Depremin ilk günü Büyükşehir Belediyesi'nin satmak istediği bir kamyon ekmekten beş binine el koyup, halka dağıtmış. 375 milyonluk senedini ödememiş, mahalle halkına bu parayla 140'ar kilo zeytin, peynir almış.
"Kiracılar paralarını aldı ama ev sahipleri mağdur oldu. Bize halk ve valinin dışında yardım elini uzatan olmadı" diyen Arkun, şimdi verilen sözlerin yerine getirilmesini istiyor.
Tepebağ'dan Yüreğir ilçesindeki PTT evlerine gidiyoruz. Polis lojmanları olarak kullanılan bloklar içler acısı bir halde. Kiminin kapısı, kiminin penceresi, hemen hemen tümünün de camları kırılmış. Evlerin içleri ise bomba düşmüş gibi harabeye dönmüş. Koskoca bloklarda tek tük oturan da var ama canı pahasına.
Yaraların artık sarıldığını söyleyen Adana Valisi Oğuz Kağan Köksal, depremzedelerin sorularına açıklık getirdi, yapılan ve yapılması gereken işleri şöyle sıraladı:
* Tarihi Misis Köprüsü onarıldıktan sonra büyük ihtimalle üstünden ağır tonajlı taşıtlar geçmeyecek. Devlet mevcut köprünün 10 km ötesine yeni bir köprü yapacak ve bir yıla kalmadan bitecek.
* Orta hasarlı evlerin tamirinde iki usul uygulandı. Biri karkas olmayan, diğeri betonarme binaların tamiri. Profesör ve teknik elemanlar betonarme binaların tamir projesini hazırladı. Bir kısmı ihale edilecek, bir kısmını da devlet yaptıracak.
* Devlet tek ve çift katlı binaların onarımına 750 milyon lira ayırdı. Bunun 100'er milyonu "proje avansı" olarak verildi. Bu parayı alan kişi mühendise onarım projesini çizdirecek, tastik ettirecek. Tamiri bitirdikçe projeyi gösterip, hakedişini alacak.
* Üç bin 800 adet de, köylerde kendi evini yapana yardım metodu ile ev yapılacak. Toplu Konut İdaresi bunları Dünya Bankası'nın verdiği krediyle bitirecek. Yani evini kendi onarana projesi verilecek, 3 milyarlık malzeme yardımı yapılacak.
* Bazı köylerde de 70 - 80 ev yıkıldı. Onlarda tesbit edildi, jeolojik etüdler yapıldı. Buralarda da parselasyon yapılacak. Herkes ya kendi yapacak ya da toptan bir müteahhite verilecek. Bu da müşavir firmanın köylülerle yapacağı anket sonucu belirleyecek.
* Evi yıkılan arsa vergisini ödemek zorunda, bir erteleme söz konusu değil.
* Tepebağ'da arsası izinsiz otopark yapılan mal sahibi dilekçe verip şikayette bulunursa fuzuli işgalci hemen o arsadan atılacak.
* Kulaktan dolma sözlere kanmayın. Ceyhan'da bin, Adana'da dört bin yeni evin temeli atıldı. Anahtar teslimi Temmuz'da.
* Ruhsatsız olup da depremde yıkılan binalara 100 milyon lira ön avans verdik. ama şimdi tamir projesi yaptırması için belediyeden tastik ettirmesi lazım. Belki devlet bir defaya mahsus olmak üzere bir af çıkarabilir. Köydeki evlerin nerede ise tümü kaçak. Ancak bu bina sahiplerinin bayındırlıktan ruhsat almak keyfiyeti olmadığı için köyleri çözüyoruz.
* Ziraat Bankası ve Halk Bankası'nın esnafa verdiği kredi borçları ertelendi. Halk Bankası ekonomik zarar görenlerin bile belgelendirdiği taktirde borçları erteledi. Yani dükkanını 15 gün açamayan da bu haktan yararlandı.
BİTTİ