Selamlar Sevgili Okurlarım,
Bu hafta sizlere, 'hayatla bağımızın en büyük oyuncularından biri olan karotis (şah damar)' hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Karotis Darlığı Nedir?
Boynun her iki yanında bulunan ve beyne kan akımı sağlayan ana damarlar olan şah damarlarına tıp dilinde karotis adı verilir. Beynin beslenmesinde büyük önem taşıyan karotis damarlarında yaşanan problemler sonucu oluşan darlık ve tıkanıklığa karotis darlığı adı verilir.
İlerleyen yaşlarda daha sık görülen karotis darlığı, beyin fonksiyonlarında kayıp veya geçici ve kalıcı felç gibi problemlerle yol açabilir. Karotis darlığının en önemli sebebi damar sertliğidir ve diğer kalp-damar hastalıkları ile birlikte sıkça görülür.
Karotis Darlığı Kimlerde Daha Sık Görülür?
Karotis darlığı, ileri yaşlardaki insanlarda genç insanlara göre daha sık görülmektedir. Bunun sebebi ilerleyen yaşlarla birlikte vücuttaki damarların da aynı oranda yıpranmasıdır. Yıpranan damarlarda sertleşmelere sıkça rastlamaktayız. Bu sertleşmeler karotis darlığı dediğimiz damar hastalığına yol açmaktadır.
Kalp ve damar hastalıklarında genetik yatkınlık önemli bir faktördür. Ailede kalp ve damar hastalığı bulunan kişilerde karotis darlığı oluşma riski daha fazladır. Diyabet hastalarında da aynı şekilde risk yüksektir.
Sigara kullanımı da karotis darlığını tetikleyen sebeplerden birisidir. Sigara kullanıma bağlı vücuda giren karbondioksit sonucunda damarlarda gezinen temiz kanın kirlenmesi ve görevini tam olarak yerine getirememesi sonucunda damarlarda hasar oluşmaktadır.
Hipertansiyon karotis darlığını tetikleyen sebeplerden bir diğeridir. Aniden yükselen tansiyonla birlikte oluşan tepkimeler damardaki akışı bozmaktadır ve damarlara zarar vermektedir.
Karotis Darlığı Belirtileri Nelerdir?
Karotis darlığı veya tıkanıklığı yaşayan hastaların birçoğu belirtileri fark edemez. Başka bir rahatsızlık üzerine veya kontrol amaçlı yapılan renkli doppler ultrasonografide bulgulara rastlanabilir. Belirtilerin oluşabileceği hastalara baktığımızda ise geçici veya kalıcı inmeler gerçekleşmesi söz konusudur. Bu da görme kaybı, konuşma bozukluğu, kol ve bacakta oluşabilecek felç şeklinde sonuçlara sebep olabilmektedir. Bu oluşan sonuçların hepsi geçici veya kalıcı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu tarz inmelere yol açan asıl sebep beyine giden damarların daralması sonucu dolaşımın durmasıdır. Dolaşımın durduğu bölgeye göre ise bahsettiğimiz fonksiyonel bozukluklar ortaya çıkmaktadır.
Karotis darlığı sonucunda oluşacak inmelerin şiddetine göre bu bulguların geçici veya kalıcı olması durumu gözlenir. İnme şiddetinin az olduğu hastalarda geçici fonksiyonel bozukluklar görülür buna da iskemik atak adı verilmektedir. İnme şiddetinin fazla olduğu hastalarda ise fonksiyonel kayıplar kalıcı olacaktır ve hastaları kaybetme riski söz konusudur.
Karotis darlığında baş dönmesi, denge bozukluğu, vücudun belirli bölgelerinde güç kayıpları, konuşma ve anlama bozukluğu, gözlerde oluşabilecek görme kayıpları ve aniden başlayan sebepsiz baş ağrıları hafif belirtiler olarak kabul edilebilir.
Karotis Darlığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Karotis darlığında tedavi sürecine başlamadan önce tanı koyma süreci son derece önemlidir. Hastanın şikayetleri göz önünde bulundurularak kesin tanı konmak üzere görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Bu görüntüleme yöntemleri ise; renkli doppler ultrasonografisi, MR anjiyografisi, BT anjiyografisi ve klasik anjiyografidir.
Karotis darlığında iki farklı tedavi yöntemi söz konusudur. Bu yöntemler açık ameliyat ve kapalı yöntemdir.
Açık Ameliyat(Karotis edarterektomisi): Açık ameliyat lokal, spinal ya da genel anestezi ile yapılabilir. Damarlarda ki darlığı oluşturan plak cerrahi müdahale sonucu çıkarılır, operasyon sonrasında hastanın 2-3 gün kadar hastanede yatması gerekmektedir.
Kapalı(Endovasküler) Yöntem: Bu yöntem yüksek teknolojiye sahip anjiyografidir. Tecrübeli hekimler tarafından uygulanması gereken işlemde kateter denilen ince hortumlarla kasıktan daralmış damara ulaşılır ve stent koyularak darlık giderilir. İşlem sırasında beyne pıhtı atmasını önlemek için geçici olarak damarın içine şemsiye şeklinde koruyucu bir alet konur. Böylece komplikasyon riski açık ameliyatla aynı oranlara inmiş olur. Bu yöntemde açık ameliyatta görülen geçici ya da kalıcı ses kısıklığı, yutkunma güçlüğü, kanama riskleri yoktur.
Sağlıklı Günler Dilerim...