14.12.2021 - 23:30 | Son Güncellenme:
Ebeveynlerin çocuklarının beslenmesinde ekmek, makarna gibi besinleri yasaklayarak veya porsiyonları aşırı kısıtlayarak kilo kontrolü sağlamaya çalışmalarının kısa vadede kilo hızlı kilo kaybı sağlamanın yanında çocuklar üzerinde kısa ve uzun dönemde büyüme ve gelişmenin duraklaması, vitamin ve mineral yetersizliklerinin oluşmasının yanı sıra çocuklarda beslenme davranışlarının bozulmasına da yol açıyor. Çocukluk çağında bilinçsizce yapılan dengesiz diyetlerin çocuklar üzerindeki bazı etkileri şunlardır:
1. Kemik büyümesi normal şartlarda 20 yaşa kadar devam etmektedir. Çocukluk döneminde protein, enerji, kalsiyum ve fosfor dengesine dikkat etmeksizin bir pediatri diyetisyeni tarafından yürütülmeyen diyet sürecinde çocuğunuzun kemik gelişimi dolayısıyla da boy uzaması durabilir. Çocuğunuz kemik erimesi, kemik yumuşaması gibi ileri dönem kemik hastalıklarına yatkın olabilir.
2. Karbonhidratlar insan vücudundaki birincil enerji kaynağıdır ve yetersiz alındığında vücuttaki yağ ve protein depoları enerji için harcanır. Yağ dokunun, vücutta tıpkı tiroid bezi, böbrek üstü bezi gibi endokrin organı işlevi vardır. Bu nedenle yağ dokusunun ani ve dengesiz kaybı hormon dengesini de bozabileceğinden çocuklar hızlı kilo kayıplarına karşı yetişkinlere kıyasla daha hassastır. Çocuklar yetişkinlere oranla çok daha yavaş bir şekilde ayda 2-3 kg kaybetmelidir. Alınan enerji ile harcanan enerji arasında büyük bir enerji açığı olmamalıdır. Bir pediatri diyetisyeni, çocuklara uygun bir beslenme programı hazırlarken buna da önem verir.
3. Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da fazla kilo veya obezite durumunda ilk kısıtlanan besin grubu karbonhidratlardır. Ancak karbonhidratları kısıtlamak hem lif hem de B grubu vitaminlerinden yetersiz beslenmeye neden olur. Buna ek olarak farklı tahıllar farklı mineraller açısından da önemli birer kaynaktır. Çocuk beslenmesinde kilo kontrolü olsa da karbonhidrat grubu tek başına kısıtlanmamalı; öğünlerde dengeli bir şekilde tüketilmelidir.
4. Çocuklarda diyet süreci psikolojik olarak daha hassas ilerlemektedir. “Diyet, kısıtlama, yasak” gibi kelimeler yerine “sağlıklı beslenme, porsiyon kontrolü” gibi kelimeler seçilmelidir. Çocuklara yasakların ve yenilmemesi gereken gıdaların değil tüketilebilecek sağlıklı besinlerin vurgusu yapılmalıdır. Ancak sürekli sağlıklı vurgusu yapmak ve her besini ‘’sağlıklı’’ ‘’sağlıksız’’ şeklinde etiketlemek de doğru değildir. Beslenme konusunda tüm aşırı davranışlar ergenlik ve yetişkinlik döneminde beslenme bozukluklarına yol açabilir.
5. Çoğu yetişkin sıkı diyetlerle, yasaklarla dolu listelerle motive olmaktadır çünkü çocukluk çağında sağlıklı beslenme bilinci oluşturulamamıştır. Çocuklarda ise diyetisyen takibi ile kilo kontrolünün yanı sıra sağlıklı beslenme alışkanlıkları da kazandırıldığı için bu dönemde verilen kilo genelde kalıcı olmaktadır ve kilo sorunu çocukla beraber yetişkinliğe taşınmamaktadır. Unutmayın, ağaç yaşken eğilir.
6. Anne ve babada olan obezite, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi metabolik hastalıklar çocuğa, beslenme alışkanlıklarına bağlı olmakla beraber genetikle aktarılır. Bu nedenle anne ve babası kilolu veya metabolik hastalıklara sahip olan çocuklar da ilerleyen yaşlarda bu hastalıklara yatkın hale gelmektedir. Bu nedenle kilolu çocuklar, bir pediatri diyetisyeni eşliğinde sağlıklı beslenerek olması gereken ağırlığa gelmelidir.
Çocuklar için fiziksel aktivitenin azlığı, TV-Tablet-bilgisayar gibi ekran sürelerinin arttığı obezojenik bir dünyada sağlıkla büyüyen çocuklar için sağlıklı beslenme gerçekliği göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir. Çocuklar, bebeklik dönemlerinde ebeveynlerinden gözlemledikleri beslenme uygulamalarını, sağlıklı beslenme konusunda doğru bir eğitimle birleştirdikleri takdirde yetişkinlerin aksine günlük hayatlarına sağlıklı beslenme rutinlerini çok daha fazla uygulayabilmektedir. Bu nedenle, her yaşın gereksinimlerine uygun beslenme programı planlama konusunda yetkin olan çocuk diyetisyeninden ihtiyaç durumunda destek almaktan çekinmeyin.