16.01.2024 - 07:11 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Dünya üzerinde gemiyle geçilmesi en zor noktalardan biri olarak kabul edilen İstanbul Boğazı, uzun yıllardır hep benzer bir olayla gündeme geliyor. Boğaz'ın incisi olan eşsiz güzellikteki yalılar çoğu zaman büyük gemilerin kurbanı oluyor, yaşanan kazalar bazen acı veren can kayıplarıyla bazen de milyonlarca lira zararla sonuçlanıyor. Boğaz'daki en acı olaylardan biri de 1963'te yaşanmıştı.
İstanbul Boğazı, eylül aylarında sıklıkla görülen sisle kaplanmış, bu durum görüş mesafesini de doğrudan etkilemişti. Tıpkı bugün gibi o dönem de yabancı bayraklı gemilerin kaptanları bilmedikleri sularda kendilerine yardımcı olması için belirlenen 'kılavuz kaptan'ı limandan alır ve yolculuklarına bu şekilde devam ederdi. 4 Eylül günü Rus şilebi 'Arhengelsk'in kaderinde ise adeta kaza yapmak vardı. Kılavuz kaptanı olmasına rağmen yoğun sis yüzünden dümen yanlış zamanda kırılmış ve böylelikle saat 04.30 sularında gemideki 3 kişi hayatını kaybetmişti. Üstelik yaşananlar yalnızca bunlarla sınırlı değildi. Olayda ayrıca bir yalı tamamen yıkılmış, kıyı şeridinden 16 metre içeride karaya oturmuştu. Bu acı olaydan tam 55 yıl sonra yani 2018'de meydana gelen kazada da 'Binbir Gece' dizisiyle hafızalara kazınan yalı zarar gördü.
İstanbul Boğazı toplam sayısı 12’yi bulan keskin dönüşe sahip. Bu keskin dönüşlere ek olarak dipteki ve yüzeydeki ters akıntılar seyir emniyetini ciddi bir şekilde etkiliyor. Boğaz'da kimi zaman da ana akıntının yolu üstünde bulunan koy ve burunların kıvrımlarına giren suyun kıyıdaki kıvrımları izleyerek ters yönde akmasıyla da anaforlar oluşuyor. Yani neredeyse her şey gemi ve kaptanların aleyhine işliyor. Keskin dönüşler gerektiren kıvrımlı yapısı ve tüm akıntılar göz önünde bulundurulduğunda İstanbul Boğazı, en zorlu rotalardan biri hâline geliyor.
'ÇARPIYORUZ, YALILARA ÇARPIYORUZ'
1963 yılında yaşanan ve 3 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan kazaya dair basına yansıyanlar, yaşanan korkulu dakikaları ortaya koyan cinstendi. Rusya’daki limandan kalkan gemi sabahın erken saatlerinde İstanbul Boğazı'na giriş yaptı. Diğer gemilerin de yaptığı gibi kılavuz kaptanını Büyükdere’den alan Arhangelsk şilebindeki mürettebat, İstanbul Boğazı’nda o gün bambaşka bir sis olduğunu fark etmişti. Kılavuz kaptan Muharrem Kamaoğlu kontrolünde ağır ağır seyreden yük gemisi hızını 10 mil yani 16 km/s’ye kadar azalttı. Kaptanın en büyük isteği boğazı güvenli şekilde geçmekti. Ancak yoğun sis, yapılan her hamleyi kazaya açık hale getiriyordu.
Bebek koyuna geldiklerini hesaplayan kaptan Kamaoğlu dümen kırdı. Geminin çıkardığı su sesinden başka ses duyulmayan gecenin sessizliği büyük bir gürültüyle bozulmak üzereydi. Kaptan ve mürettebat hep bir ağızdan, "Çarpıyoruz, yalılara çarpıyoruz" diye bağırıyordu. Bu noktadan sonra gemiyi ve yalıları kazadan kurtarmak imkânsızdı. Yaşanacak kazanın boyutları ise gün aydınlanınca ortaya çıktı.
İstanbul Boğazı, Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayan 29.9 km uzunluğunda ve coğrafi yapısı sebebiyle riskli bir su yolu olarak biliniyor. Boğaz'ın uluslararası taşımacılık yapılan diğer sulara oranla çok dar ve bir o kadar da kıvrımlı bir yapısı iki yakanın birbirine en yakın olduğu nokta olan Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında 696 metre. En derin yeri ise Bebek ve Kandilli semtleri arasında 110, ikinci derin yeri Arnavutköy ve Vaniköy arasında 106 metre ölçülüyor. Ortalama su derinliği ise 60 metrede.
3 CAN GEMİNİN KURBANI OLDU
55 yıl önce Boğaz’daki yalısında uyuyan Öğe ailesinin yaşadıkları da Boğaz'daki tehlikeyi özetleyen nitelikteydi. Uykularından büyük bir gürültü ve sarsıyla uyanan 4 katlı yalının 21 sakini neye uğradıklarını şaşırdı. 4 Eylül sabahı saat 04.30’da kıyıyı tam 16 metre yararak karaya oturan gemi Rumelihisarı’ndaki Necip Bey Bağı'nın hemen önündeki yalılara çarptı. Kazanın sesleri sahildeki tüm komşu semtlerden duyuldu. Öğe ailesine ait yalıda ise büyük bir panik havası hakimdi. Yalının sahibi Asım Öğe o geceyi gazetecilere şöyle anlatmıştı:
"Yatak odamız yıkılan kısımda olmamasına rağmen deniz kıyısına kadar kaymıştı. Saat 04.30-05.00 arasında korkunç bir gürültüyle uyandım. Patlama oldu sandım. Eşim Seniha ve kızım Selma’ya seslendim, onların seslerini duyunca rahatladım. Bu arada oğlum Hasip’in bulunduğu kısım büyük bir gürültüyle yıkıldı. Oğlum enkaz altında kalan kiracılarımızı kurtarmaya başladı."
Ne yazık ki gelen sadece mala gelmedi. O gece toplamda 12 kişi yaralandı, 3’ünün durumu ise ağırdı. Doktorların tüm müdahalelerine rağmen geminin çarptığı yalının enkazından çıkarılan 20 yaşındaki İlknur Kızılkaya ve 5 yaşındaki yeğeni Mine Yıldız ile 55 yaşındaki radyo tamircisi Hasan Ünlü hayatlarını kaybetti.
'BİNBİR GECE' DİZİSİNİN ÇEKİLDİĞİ YERDİ
1963’te Rus yük gemisinin çarptığı Öğe Yalısı kurtarılamaz derecede hasar görmüş ve büyük bir kısmı yıkılmıştı. Bir zaman sonra yalının yerine 7 katlı ve 14 daireli bir apartman inşa edildi. Ancak o yalıyı yıkan deniz kazası İstanbul Boğazı’nda son kez yaşanmadı. 2018 yılında 225 metre uzunluğundaki yük gemisi Vitaspirit, Karadeniz-Marmara yönlü geçişinde Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altında dümen gücünü kaybederek Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na çarptı. Malta bayraklı yük gemisi dümeni kilitlenince sürüklenerek Beylerbeyi tarafında çarptığı yalı, 2000'li yılların ortalarında binlerce kişiyi Kanal D ekranlarına kilitleyen ‘Binbir Gece’ dizisinin çekildiği yerdi.
Kazadan sonra Malta bayraklı Vitaspirit gemisinin VDR cihazı yani karakutusu çözümlendi. Yapılan incelemeler sonucunda gemideki arızanın 5 numaralı silindirdeki çatlamadan kaynaklandığı ortaya çıktı. Çatlama sonucunda soğutma suyu eksildiği için gemide hararet yükselmesi oldu. Yapılan incelemelerde makinelerin de bu nedenle stop ettiği belirlendi.
YALININ KÖTÜ TALİHİ
Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, geçirdiği gemi kazasından önce de sahiplerini kötü talihiyle üzen bir yapı oldu. Ön cephesinde meydana gelen çürüme nedeniyle 1978 yılında yenileme yapılan yalı 1980'li yıllarda ise denize doğru kaydığının fark edilmesi üzerine yeniden bakım ve onarıma alındı.
O yıllarda yalının ön cephesine boydan boya, 9 adet ayağın üzerine oturtulmuş bir rıhtım yapıldı. Son olarak 7 Nisan 2018’de Malta bayraklı yük gemisinin yalıya verdiği hasar ise günümüzde hâlâ onarım aşamasında.