Boşanma davalarında velayetin kime verileceği konusunda hâkimin geniş bir takdir hakkı bulunmaktadır. Bu takdir hakkı çerçevesinde hâkim, velayetin kime verileceğini belirlerken özellikle çocuğun üstün menfaatini göz önüne alarak ihtiyaçlarına, yaşına ve tarafların ruhsal, fiziksel, sosyal, ahlaki ve kültürel yönden standartlarına bakarak değerlendirmede bulunur.
Boşanma davalarında velayetin kime verileceğinin tayini bakımından pedagog, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları görevlendirilmektedir. Görevlendirilen uzmanlar, taraflar ve müşterek çocuk ile görüşerek bir sosyal inceleme raporu (SİR) hazırlamaktadır. Ancak hazırlanan bu rapor, hâkim bakımından bağlayıcı olmayıp; sadece yol gösterici niteliktedir.
Velayetin belirlenmesinde sosyal inceleme raporunun önemine dair değerlendirmede bulunan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yakın tarihli bir kararında şu tespitlere yer vermiştir:
“Tarafların boşanmalarına ilişkin kararın 15.11.2011 tarihinde kesinleştiği, tarafların ortak çocuğu 05.10.2010 doğumlu Yağmur’un velayetinin davacı anneye, 03.08.2008 doğumlu Hüseyin Arda’nın velayetinin ise davalı babaya bırakıldığı, tanık beyanlarından ve mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında geçen beyanlardan; velayeti davalı babada bulunan ortak çocuk Hüseyin Arda’nın fiilen babaanne ve büyükbaba ile birlikte yaşadığı, davalı babanın yeni eşi ve yeni eşinden olma çocukları ile birlikte yaşadığı eve arada sırada gittiği, davalı babanın sosyal inceleme raporunu düzenleyen bilirkişiye son 6 yıldır uyuşturucu madde kullandığı ve bu sebeple tedavi gördüğüne ilişkin beyanda bulunduğu, davalı babanın davaya konu çocuğa karşı ilgisiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacı anne hakkında yapılan sosyal inceleme raporunda ise, annenin velayet görevini üstlenmesine engel bir durumun bulunmadığı rapor edilmiştir.
Gerçekleşen bu duruma göre; ortak çocuğun, velayet görevinin gereklerini fiilen yerine getirmeyen, çocuğa ilgi göstermeyen ve uzun süreli olarak uyuşturucu madde kullanan davalı baba yanında kalması, onun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek nitelikte olup, kardeşlerin bir arada yaşamalarının gelişimlerine sağlayacağı olumlu katkılar ile çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine de karar verilebileceği dikkate alındığında, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde davanın kabulü ile dava konusu ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesine karar verilmesi gerekir” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/906 E. 2019/1745K.)
Görüleceği üzere sosyal inceleme raporundaki değerlendirmeler, velayetin belirlenmesinde büyük öneme sahiptir.
Sağlıklı Günler
Av. Yaşar ÖKSÜZ