Medeni Kanunun 164. maddesinde "fiili ayrılık sebebiyle boşanma" düzenlenmiştir. Bu boşanma sebebine “ortak hayatın kurulamaması nedeniyle boşanma" da denilmektedir. Fiili ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;
1. Daha önce açılmış ve reddedilmiş bir boşanma davası olmalıdır. Açılan davanın hangi sebeple veya kimin tarafından açıldığı önemli değildir. Bu şart gerçekleşmeden taraflar ne kadar uzun süredir ayrı yaşıyor olursa olsun fiili ayrılık sebebiyle boşanmaya karar verilemez.
2. Ret kararının kesinleşmesi üzerinden üç yıl geçmelidir. Üç yıllık süre, ret kararının kesinleştiği anda başlar. Bu sebeple ilk boşanma davasının kesinleştiği tarih büyük öneme sahiptir. Davadan feragat durumunda kesinleşme, feragat tarihinden itibaren hesaplanır.
3.Üç yıllık süreçte ortak hayatın kurulamamış olması ve bu sürenin kesintisiz devam etmesi gerekir. Ancak tarafların çocuklarını görmek için kısa süreliğine yan yana gelmiş olmaları, ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmemektedir.
Ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanmanın şartlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yakın tarihli bir kararında şu tespitlere yer vermiştir:
“Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi ... gereğince boşanma kararı verilebilmesi için ilk koşul, reddedilen bir boşanma davasının bulunmasıdır. Bu davalarda reddedilip kesinleşen ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan bir davaya dayanılabilir. Ret kararının kesinleşmiş olması dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.
İkinci koşul, ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulamamış olmasıdır. Hemen belirtilmedir ki, ortak hayatın kurulması ile kastedilen, evlenmenin genel hükümlerinde tanınan hakların kullanılması ve yükletilen görevlerin yerine getirilmesini üstlenecek şekilde eşlerin biraraya gelmesidir. Yargıtay içtihatlarında da benimsendiği üzere çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, ölüm, düğün gibi haklı sebeplerin gerektirdiği hâller için biraraya gelmek, TMK’nın 166/4. maddesi kapsamında ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamına gelmez.
Üçüncü koşul ise ret kararının kesinleşmesinden sonra üç yıllık bir sürenin geçmesidir. Bu süre kesintisiz olmalı ve hâkim tarafından resen gözetilmelidir
TMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan bu madde uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için mahkemece kusur araştırması yapılmasına gerek bulunmadığı gibi boşanma kararı verilmesini isteme hakkının sadece davacıya değil davalıya da tanındığı madde metninden anlaşılan diğer bir husustur” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1286 E. 2019/142 K. 14.02.2019 T.)
Görüleceği üzere ortak hayatın kurulamaması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Üstelik ortak hayatın kurulamaması sebebiyle boşanma, mutlak boşanma sebepleri arasındadır. Bu sebeple ortak hayatın kurulamaması sebebiyle açılacak boşanma davalarında hâkim, boşanmaya neden olayların evliliğe olan etkisini ve kusur durumunu araştırmaz.
Sağlıklı Günler
Av. Yaşar ÖKSÜZ
www.instagram.com/av.yasaroksuz/
https://twitter.com/avyasaroksuz
https://www.linkedin.com/in/avyasaroksuz/