1. Yoksulluk Nafakası Nedir?
Yoksulluk nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında yoksulluğa düşecek olan tarafın, daha ağır kusurlu olmamak koşuluyla talep edebileceği ve MK 175'de düzenlenen nafaka türüdür.
Uygulamada yoksulluk nafakası çoğunlukla, irat (belirli zamanlarda ödeme) şeklinde hükmedilmektedir. Ancak MK 176 gereğince yoksulluk nafakasının toplu olarak ödenmesi de mümkündür.
2. Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için MK 175 gereğince şu şartlar gerçekleşmelidir;
-Boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekir. Boşanma kararı kesinleşmeden yoksulluk nafakasından söz edilemez. Yoksulluk nafakasının hesaplanacağı tarih, boşanma kararının kesinleştiği tarihtir.
-Talepte bulunulmuş olması gerekir. Yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için talep edilen nafaka miktarının açık ve tereddüt bırakmayacak şekilde bildirilmesi gerekir.
- Yoksulluk nafakası talep eden eşin, ağır kusurlu olmaması gerekir. Yoksulluk nafakası talep eden eşin, ağır kusurlu olmaması yeterli kabul edilmektedir. Bu sebeple yoksulluk nafakası talep eden eşin kusursuz olmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Eşlerin denk kusurlu sayılması durumunda da yoksulluk nafakası talep etmek mümkündür.
3. Yoksulluk Nafakası Nasıl Belirlenir?
Yoksulluk nafakasının takdirinde en belirleyici husus, eşlerin ekonomik-sosyal hayat şartlarıdır. Bu hususlar her olayın özelinde değişiklik göstermektedir. Eşlerin ekonomik-sosyal hayat şartlarında yapılacak araştırma sonrasında hâkim, kendisine tanınan geniş takdir hakkını kullanarak yoksulluk nafakası konusunda karar verecektir. Ancak burada yoksulluk nafakası miktarının, talebi aşmayacak ve makul olacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Uygulamada tarafların ekonomik durumlarının tespiti bakımından sosyal ekonomik durum araştırması (SED) yapılmaktadır. Bu araştırma için mahkeme, tarafların ikametgâhlarının bulunduğu kolluk kuvvetine müzekkere yazmakta ve araştırma yapılmasını istemektedir. Bu araştırmalarda taraflara; kazançları, yan gelirleri, giderleri, sahip olduğu mal varlıkları, sağlık sorunları, bakmak zorunda oldukları kişilere ilişkin sorular sorulmaktadır. Bu sorulara verilecek cevaplar doğrultusunda düzenlenen SED raporları, çoğunlukla taraf beyanları üzerine inşa edilmektedir.
Tarafların sosyal ekonomik durum araştırması dışında kendileri adına kayıtlı taşınmaz, araç, banka hesap bilgileri, kurumlara yazılacak müzekkereler ile elde edilecek bilgiler de yoksulluk nafakasının miktarının belirlenmesinde büyük öneme sahiptir.
4. Boşanmadan Sonra Yoksulluk Nafakası Talep Edilebilir Mi?
Yoksulluk nafakası, açılacak boşanma davasının içerisinde talep edilebileceği gibi, boşanma davası sonuçlandıktan sonra da talep edilebilmektedir. Yoksulluk nafakasının, boşanma davası ile birlikte talep edilmesi halinde ayrıca bir harç ödemek gerekmeyecek, kabul veya reddi durumuna göre bir avukatlık ücreti çıkmayacaktır. Ancak boşanma davası sonuçlandıktan sonra açılacak bir dava ile yoksulluk nafakası talebinde bulunulması halinde, bu davalar nispi harca tabi olacaktır. Bu sebeple bu davalarda dava değeri üzerinden harç ile kabul veya reddi oranında avukatlık ücreti ödenmesi gerekecektir.
Boşanma davasından sonra açılacak yoksulluk nafakası davaları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır. Bu sebeple boşanma davasında yoksulluk nafakası talebinde bulunulmamışsa, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir yıl içerisinde dava açılması gerekmektedir. Aksi durumda yoksulluk nafakası talepleri zamanaşımına uğrayacaktır.
5. Süresiz Yoksulluk Nafakası Kaldırılmalı Mıdır?
Günümüzde, yoksulluk nafakasının süresiz olması oldukça tartışılmaktadır. Esasen yoksulluk nafakası, 1988 yılına kadar sadece bir yıl süre ile hükmediliyordu. Ancak 12.05.1988 tarihinde yapılan kanun değişikliği sonrasında yoksulluk nafakasının “süresiz” olmasına imkan tanınmıştır. Söz konusu kanun değişikliği belirli bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıkmış ise de otuz yılı aşkın süreçte ortaya çıkan durum bugün fazlası ile tartışılmaktadır. Bu durumun sebebi tarafların bu hususu birbirleri aleyhine bir baskı unsuru olarak kullanmaları, hükmedilen nafakayı alabilmek için çalışma hayatından kopmaları ve kayıt dışı kazançların artmasıdır.
Bu hususta kanunda yapılacak değişiklikten ziyade pratikte daha dikkatli karar verilmesinin sorunu çözeceği düşüncesindeyiz. Nitekim Medeni Kanun hükümleri çerçevesinde yoksulluk nafakasına hükmedilirken, yoksulluk nafakasının ödeneceği sürenin hakim tarafından belirlenmesi mümkündür. Bu kapsamda önüne gelen uyuşmazlığı değerlendiren hakim, evlilik birliğinin süresi ya da belirli bir zaman dilimi için yoksulluk nafakasına hükmedebilir. Böylelikle her olayın özelinde değerlendirme yapılarak yoksulluk nafakasının ne kadar süre ile hükmedileceğine karar verilmesi mümkündür.
Mutlu Günler
Avukat Yaşar ÖKSÜZ
avyasaroksuz@gmail.com