Eşlerin hukuki işlemlerinin genel kuralları Medeni Kanunun 193. maddesinde düzenlenmiştir. Kanundaki düzenlemeye göre eşlerden her biri, diğeri ve üçüncü kişilerle, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, her türlü hukuki işlemi yapabilir.
Kefillikle ilgili aksine hüküm ise Türk Borçlar Kanunun 584. maddesinde düzenlenmiştir. Bu hüküm gereğince eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir.
Ancak yapılmış bir kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için ise diğer eşin rızası gerekmez.
Kanundaki bu düzenleme, evlilik birliğinin korunması için büyük öneme sahip olmasına rağmen ticari hayatın olumsuz gelişmesine neden olacak niteliktedir. Bu sebeple bu konuda önemli istisnalar getirilmiştir.
Bu kapsamda ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde diğer eşin rızası gerekmez.
Aynı şekilde mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletlerde de diğer eşin rızası gerekmez.
Tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için de diğer eşin rızası aranmaz.
Eşlerin, diğer eşin rızasını almadan kefil olamayacağına ilişkin değerlendirmede bulunan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, yakın tarihli bir kararında şu tespitlere yer vermiştir:
“Taraflar arasında 18/04/2011, 04/01/2012 ve 14/01/2013 tarihinde 3 adet genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. İlk iki sözleşme imzalandığında 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükte olup, 13/01/2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin imza tarihinde ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun yürürlükte olduğu anlaşılmıştır. Davalı kefiller ... ile ...'nun kefaletlerinin son sözleşme açısından geçerli olabilmesi için eşlerinin rızasının bulunması gerekmektedir. Rıza verildiğine dair bir belgeye ise dosya içerisinde rastlanılamamıştır. Ancak 18/04/2011 ve 04/01/2012 tarihli sözleşmelerin imzalandığı tarihte 818 sayılı BK yürürlükte olduğundan bu iki davalının kefaleti geçerlidir. Buna göre mahkemece son sözleşme açısından davalı kefillerin eş rızasının olup olmadığının araştırılması, eş rızası yoksa bu sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü gerekir.” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/375 E., 2019/5520 K. 11/12/2019 T.)
Görüleceği üzere Türk Borçlar Kanunundaki hüküm gereğince eşlerden biri, mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, diğerinin yazılı rızasını almadığı sürece kefil olamaz.
Sağlıklı Günler
Av. Yaşar ÖKSÜZ
www.instagram.com/av.yasaroksuz/
https://twitter.com/avyasaroksuz
https://www.linkedin.com/in/avyasaroksuz/