1. Mehir Alacağı Nedir?
İslam Hukukuna göre mehir, kocanın evlenme sözleşmesi anında ya da devamı sırasında, bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir. Mehir, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mehr-i muaccel, evlilik birliğinin kurulması ile birlikte verilen mehirdir. Mehr-i müeccel ise evliliğin boşanma veya ölümle sona ermesi halinde istenebilir hale gelen mehirdir.
Yargıtay içtihatlarına göre eşlerin, boşanma ya da ölüm halinde belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesi mümkündür. Bu kapsamda mehir alacağına dair talepler, BK 288 çerçevesinde “bağışlama vaadi” olarak değerlendirilmektedir.
2. Mehir Alacağının Şekil Şartları Nelerdir?
Boşanmanın veya ölümün gerçekleşmesi halinde para, altın, eşya gibi menkul değerlerin verileceğine dair vaadin geçerliliği, bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Uygulamada bu yazılı anlaşmalara, mehir senedi denilmektedir. Mehir senedinde belirtilen para, altın, eşya gibi menkul değerlerin açıkça belirtilmesi de zorunludur. Yazılı şekil şartına uyulmadan verilen mehir geçersizdir. Ancak BK 288 gereğince yazılı şekil şartlarına uyulmamasına rağmen sözlü olarak anlaşılan bedeller verilmişse geri alınamaz.
Taraflar mehir olarak bir taşınmaz devredilmesini de kararlaştırabilirler. Bu tür durumlarda ise mehir sözleşmesinin geçerliliği, resmî şekil şartına tabidir. Dolayısıyla tapulu bir taşınmazın boşanmanın veya ölümün gerçekleşmesi halinde devredileceğine dair vaadin resmi şekil şartına uygun olarak yapılması zorunludur. Ancak Yargıtay bu hususta yapmış olduğu bir değerlendirmede tapusuz taşınmazları, taşınır eşya hükmünde kabul etmiş ve yazılı şekil şartını yeterli olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur.
3. Mehir Borcundan Kurtulmak Mümkün Mü?
Yukarıda ifade ettiğimiz üzere Yargıtay içtihatları doğrultusunda mehir alacağına ilişkin talepler, BK 288 ve devamı maddeleri çerçevesinde bağışlama vaadi olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda mehir borçlusu, BK 296’da belirtilen şu şartlar gerçekleşirse mehir borcundan kurtulabilir;
a. Mehir borçlusu, malın geri verilmesini isteyebileceği sebeplerden biri varsa sözünü geri alabilir ve ifadan kaçınabilir. Kanun koyucu tarafından düzenlenen bu hüküm çerçevesinde mehir borçlusu, malın geri verilmesini isteyeceği şartlar varsa sözünü verdiği eşyayı vermekten kaçınabilir. Zira bu şartlarda bağışlama gerçekleşse de, bağışlanan malın iadesini istemek mümkün hale gelecektir. Bu durumlar ise BK 295’de düzenlenmiştir. Bu kapsamda;
- Mehir alacaklısı, borçluya veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
- Mehir alacaklısı, borçluya veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa veya
- Mehir alacalısı, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse borçlu, sözünü geri alabilir ve ifadan kaçınabilir.
Burada ifade etmek gerekir ki MK 297 çerçevesinde bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alması gerekir.
b. Mehir borçlususun mali durumu, olağanüstü şekilde değişmişse sözünü geri alabilir ve ifadan kaçınabilir. Söz gelimi mehir senedinde bir miktar altın verilme sözü verilmiş ve fakat söz verdikten sonra mali durumu da olağanüstü değişmiş olabilir. Bu tür durumlarda borçlu, mali durumunun olağanüstü değiştiğini ispat ederek BK 296 çerçevesinde sözünü geri alabilir.
c. Mehir borçlusu, yeni aile yükümlülükleri doğmuş veya bu yükümlülükleri önemli ölçüde ağırlaşmışsa, sözünü geri alabilir ve ifadan kaçınabilir. Kanun koyucu, mehir borçlusunun kendi ailesine bakımı konusunda öncelik tanıyarak sözünü geri alabilmesine imkan tanımıştır.
d. Mehir borçlusunun ödeme güçsüzlüğü belirlenir veya iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğü ortadan kalkar. Bu hüküm doğrultusunda mehir borçlusunun, söz verdikten sonra iflas etmesi veya hakkında aciz kararı verilmesi durumunda sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.
4. Mehir Davalarında Hangi Mahkemeler Görevli Ve Yetkilidir?
Mehir davalarında görevli mahkeme konusunda Yargıtay, somut olaya göre farklılık arz eden değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu bağlamda Yargıtay içtihatlarına göre mehir senedinden kaynaklanan alacak davalarında kural olarak Aile mahkemeleri görevlidir. Ancak BK 296 gereğince bağışlama vaadinden rücu istemli davalarda görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.
Mehir alacağına ilişkin davalarda yetkili mahkeme ise mehir borçlusunun yerleşim yeri mahkemesidir.
5. Mehir Alacağında Zamanaşımı Ne Kadardır?
BK 146 çerçevesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Bu kapsamda mehir alacağına ilişkin davalar, 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak BK 153/3. maddesinde “Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği” düzenlenmiştir. Dolayısıyla mehir alacağına ilişkin davalarda zamanaşımının başlangıcı boşanma kararının kesinleştiği tarihtir.
Mutlu Günler
Avukat Yaşar ÖKSÜZ
avyasaroksuz@gmail.com
0212 708 42 44