1. Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Sebebi ile Boşanma Nedir?
Evlilik birliğinin temelden sarılması sebebi ile boşanma, Medeni Kanunda sayılan boşanma sebeplerinden birisidir. Ülkemizde boşanma davalarının çok büyük kısmı evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olarak açılmaktadır. Bu boşanma hali, toplumumuzda “şiddetli geçimsizlik” sebebi ile boşanma olarak da bilinmektedir.
2. Hangi Hallerde Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılması Sebebi ile Dava Açılabilir?
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davasında “birliğin temelden sarsılmış olması” ve “ortak hayatın çekilmez hale gelmesi” şartlarının ispat edilmesi gerekmektedir. Medeni Kanun bu konuda sadece genel çerçeveyi belirlemiştir. Hangi durumlarda evlilik birliğinin temelden sarsıldığı ise Yüksek Mahkeme içtihatları ile işaret edilmiştir. Buna göre şu hallerde şiddetli geçimsizlik sebebi ile boşanma davası açılabilmesi mümkündür;
Eşlerden birisinin, diğer eşe karşı fiziksel şiddet uygulaması,
Eşlerden birisinin, diğer eşe karşı hakaret veya küçük düşürücü sözler sarf ederek psikolojik şiddet uygulaması,
Eşlerden birisinin sürekli alkol alması, eve geç gelmesi, eşinin yanında olmaması veya cinsel birliktelikten kaçınarak birliğin huzur ve mutluluğuna aykırı hareket etmesi,
Eşlerden birisinin, sadakate aykırı davranışlarda bulunması,
Eşlerden birisinin, diğer eşin maaş kartını alması veya para vermekten kaçınarak ekonomik şiddet fiillerinde bulunması.
Yargıtay tarafından yapılan son değerlendirmede eşe “Terbiyesiz”, “Koca Kafa”, “Şizofren” gibi sözlerle hakaret edilmesi boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Yargıtay’ın bugüne kadarki içtihatları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; eşe karşı sarf edilen bu sözlerin birliğin temelden sarsılmasına ve ortak hayatın çekilmez hale gelmesine neden olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır.
3. Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Aynı Evde Yaşarsam Dava Hakkım Düşer mi?
Evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebi ile boşanma davasının açıldığı tarih, kritik öneme sahiptir. Zira boşanma davası açıldıktan sonra eşlerin ayrı yaşama hakkı bulunmaktadır. Davayı açan eşin ayrı yaşama hakkını kullanması ve ortak hayatın devam edemeyecek hale geldiğini ispat etmesi, davasını kazanabilmesi için büyük öneme sahiptir. Nitekim boşanma davası açılmasına rağmen, aynı çatı altında yaşamaya devam etmek diğer eşi hoş görmek olarak nitelendirilebilir. Eşinin kusurlu fiillerini hoşgörü ile karşılayan ve evliliğine devam eden tarafın ise boşanma talep edebilmesi mümkün değildir.
Bu tür durumlarda dava açmasına rağmen aynı evde yaşamaya devam eden davacı eşin, davalıyı hoş gördüğü için mi, yoksa bir zorunluluğun sonucu olarak mı aynı evde yaşamaya devam ettiğine bakmak gerekmektedir. Zira boşanma davası açan eşin, gidecek bir başka yeri olmaması veya ekonomik olarak yeni bir yaşam kuramaması ihtimali yüksektir. Gidecek başka bir yeri veya ekonomik bir dayanağı olmayan davacı eşin, yaşadığı bu zorunluluğun hoşgörü olarak nitelendirilmesi ise mümkün değildir.
4. Daha Az Kusurlu Eşin İtiraz Hakkı Var mıdır?
Davalı eş, kendisi aleyhine açılan şiddetli geçimsizlik sebebi boşanma davasına MK 166/2 gereğince itiraz edebilir. Burada davalının yapması gereken, davacının daha kusurlu olduğunu ispat etmek ve davanın reddine karar verilmesini istemektir. Ancak bazı durumlarda bu itirazın sırf davayı uzatmak ya da karşı tarafı bıktırmak amacıyla kullanılması da olasıdır. Bu durumda boşanma davasına bakan hakim, somut olayın özelliklerine ve delil durumuna göre hakkın kötüye kullanıldığını değerlendirerek karar verecektir.
Mutlu Günler
Av. Yaşar ÖKSÜZ
avyasaroksuz@gmail.com