İnsanın aklına hayata geçirmek istediği bir fikir, bir proje gelirse ya da başarmak istediği bir amacı varsa genelde en yakınlarından onay bekler. Kendi hayatımda bolca deneyimlediğim bir durumdur. Ne zaman “Acil konuşmamız lazım” cümlesini duysam, devamında beni ikna etme çabaları gelir.
Siz o fikrin başarılı olacağına inansanız da karşınıza fikirle gelen kişi, sizin onu ikna etmenizi bekliyor. Oysaki anahtar cümle; başarılı olacağına önce kendin inan.
Bazıları zihnindeki projeyi tam anlatmaz ya da anlattığı kişi sayısı çok azdır. Bazıları ise her önüne gelene anlatır, bir türlü kendi projesine kendi ikna olamaz.
Benim tercihim ise aklımdaki proje ile ilgili bütün detayları vermeden, özet olarak anlatıp bir iki kişinin fikrini almak ama sonuçta yine kendi bildiğimi yapmak…
Bırakalım projeyi, hayatlarında herhangi bir konuda küçük bir adım atmak için bile onaya ihtiyaç duyanlar var. Telefona sarılır, bütün detayları ve yapacaklarını anlatır, sonra da “Değil mi ama?” diyerek onaylanmayı bekler.
Tam da bu noktada kişi önce kendini ikna etmeli. Kendisi inanmıyorsa başkası nasıl inanacak onun fikrine, planına? Projesinin tutacağına inananların başarılı, diğerlerinin ise genellikle başarısız olduğunu görüyoruz. Her şey bir yana, bir işe başlarken inancın tam olması en önemli konu bence...
Şimdi bakın bakalım hayatınıza. En çok hangi konuda bir şeyler yapmanız gerekiyor? Harekete geçmek istediğiniz şey nedir? Peki, o konu hakkında ne düşünüyorsunuz? İçsel inancınız ne yönde? Eğer başarısız olacağınızı düşünüyorsanız, evet başarısız olacaksınız çünkü bu inançsızlıkla başarılı olmanız neredeyse imkansız.
Diyorum ki, öncelikle içinizdeki o olumsuz duygunun kaynağını bulun. Bu inanmama durumunun sebebi ne? Eğer sebebi korkular ise öyleyse önce onları ortaya dökün, yüzleşin onlarla. Eğer kendinize olan güvensizliğiniz nedeniyle kendinize engel koyuyorsanız bu engelleri nasıl aşarsınız, ona çalışın.
Konu ne olursa olsun, yapabileceğinize önce kendinizi ikna ederseniz başkalarını da zaten ikna etmiş olursunuz.