Aslında ‘Merhaba dünya’ diyerek başlamam lazım.
Taşınma, seyahatler, yoğun başlayan yeni işler… Bu koşturmacadan dolayı uzun zamandır yazmaya fırsat bulamadım.
Bu sabah ‘biraz sosyal medyada dolaşayım’ dedim. Gözüme bir ileti takıldı. Kimin yazdığı belirtilmemiş. “Hiçbir zaman marka olmak için çalışma. İnsan olmak için çaba göster. Çünkü parası verildikten sonra satın alınamayacak hiçbir marka yoktur.” Bu sözlerin altında beğeniler, çok doğru diye destekleyici, büyük laflar…
Bazı kelimelerin anlamını tam bilmeyiz ve algıladığımız şekliyle kullanırız. Bu iletiyi görünce marka olma konusunun ne kadar yanlış anlaşıldığını bir kere daha anladım.
Bu yoruma katılmıyorum. Eğer bahsedilen şey ‘kişisel marka’ olmaksa, marka olmamak diye bir şey yoktur, zaten iyi ya da kötü herkesin bir kişisel markası vardır. Bunun kanıtı sizin insanlar üzerinde bıraktığınız izlerdir.
Marka olmak sanıldığı kadar çabuk olunmaz. Çalışma ve zaman Bir gecede olunan şey marka değil, şöhrettir.
Herkesin bir markası ve bir marka değeri vardır. İyi markaların kendi değerleri vardır. Çizgileri nettir; parayı veren herkes hizmet alamaz. Zaten onu iyi marka yapan şey, hizmet verirken kendi için belirlediği kırmızı çizgileridir.
Gelelim “marka olmak için çabalamak yerine insan olmak için çabalamak” kısmına.
Bunu pek anlamadım ama mesajın sahibi çabalamak derken işini daha iyi yapmayı kastediyorsa bu zaten hem insanlar hem de marka için harcanması gereken bir çaba. Ama dürüstlük, adil olma gibi ahlaki değerlerden bahsediyorsa, bu değerler olmadan marka diye bir şey sözkonusu olamaz zaten. Ahlaki değerler olmazsa marka olarak ayakta kalamazsınız.
İyi şeyler hep olur…