Belki de bu yazı ile kendimi linç edilmeye hazırlıyor olabilirim. Ama toplumların gelişmesi için farklı seslere, düşüncelere de ihtiyaç var sonuçta.
Arkadaş ortamında konuştuğumuzda sıklıkla itiraz ettiğim bir söz var: “Kötü bir çocukluk geçirdim”. “Ama onun çocukluğu sıkıntılarla doluymuş.”
Konumuz gerçekten çok kötü zamanlardan geçerek büyümüş, bununla mücadele eden insanlar değil, küçücük bir zorluk karşısında “Ama ben çok kötü bir çocukluk geçirdim” diyerek bahane arayanlar… Ben de onlara şunu soruyorum: “Hangimiz mükemmel bir çocukluk geçirdik ki?”
İşin ilginci, gerçekten çok zor bir çocukluk geçirmiş kişilerin, bunun arkasına sığındıklarını ben görmedim. Tam tersi, küçükken zor zamanlardan geçerek olgunlaştıklarını, hayata daha sıkı sarıldıklarına tanık oldum.
Ayrıca iyi çocukluk kıstasları nedir? Babamı, sonra annemi kaybedip arada anne de olunca anladım ki zor iş, ebeveyn olmak. Ne çok şey bekliyormuş insan anne ve babasından…
Düşünsenize hem hayatlarını yaşayacak, çalışacak, üretecek, bazen üzülecek, hayal kırıklıkları olacak. Tüm bunları yaşarken küçük bir insanı koruyup kollayacak, büyütecek, ona yol arkadaşlığı edecek. Ve siz büyüyünce “Babam benimle az ilgilendi.” “Kardeşimi daha çok sevdi.” “Annem bana hiç kek yapmadı.” vb. deme lüksüne sahip olacaksınız.
İşte burada itirazım var. Biz anne ve babamızdan mükemmellik beklerken onların da acı tatlı bir hayatı deneyimlediklerini unutuyoruz. İnsan kaç yaşında olursa olsun hele anne babası hayatta ise aynı şımarıklığını devam ettirebiliyor. Ben de öyleydim. Ne zaman annemi, babamı kaybettim, ondan sonra büyüdüm. “Anne olunca, baba olunca anlarsın” sözüne “Anne babanı kaybedince anlarsın” cümlesi de eklenmeli bence.
Eğer anne ve babanız hayattaysa ve siz de yukarıda bahsettiğim yaklaşıma sahipseniz bırakın size hiç kek yapmadı diye annenizi, kâğıttan uçak yapmadı diye babanızı suçlamayı. Şimdi birlikte yapın o zaman… Ya da kim bilir, belki kek yapmayı bilmiyordur tıpkı benim gibi?
Başımız her sıkıştığında bir şeylere sığınmak, küçük bir çocuk gibi yatağın altına kaçmak kolay. Ama hayat bizi bekliyor. Zor çocukluk yıllarına dertlenmeyi bırakıp biraz da hayatın iyi yönlerini düşünelim. Ailemiz hayatta ya da değil… Onları anlamaya ve geçmişteki iyi şeyleri hatırlamaya çalışalım. Ben de gidip kızım için milyonuncu kek denemelerine devam edeyim…