Arkasında bıraktığı izlerin kişi hakkında fikir verdiğini biliyoruz. Birçok kişi, giydiği takım elbise ile veya sosyal medya hesabından verdiği mesajlarla kendisi hakkında iz bıraktığını düşünür. Oysa iz bırakmak hayatın her anında, her yerinde…
Hijyene önem veriyorum diye ayakkabıları daire kapısının önünde bırakırken…
Kafede garsona sipariş verirken…
Arabanı park ederken…
Çocuğunla gezerken…
Kapının önüne bıraktığın çöp ile…
Dinlediğin müzik kulaklığın dışına taşarken…
Kafede yüksek sesle başka bir arkadaşını çekiştirirken…
Yemek yeme şeklin ile…
Kasiyere uzattığın buruşuk kırışık para ile…
Para çıkarmak için çantanın içinde kaybolurken…
İyilik yaparkenki davranışlarınla… (O iyiliği her fırsatta başa kakman, herkese bundan bahsetmenden)
Mesajlarındaki hitap şeklin, yazım yanlışların ile…
Hediye veriş şeklin ile… (Özenli bir paket, kişiye özel zarif bir not… Hediye veriş şekliyle fark yaratanları bilirsiniz.)
Yardım isteyen birine verdiğin cevap ile…
Eve gelen kargoyu teslim alırken…
Attığınız imza, adınızı yazma şeklin ile…
Makyaj, takı, dekoltede abartıya kaçmanla…
Ütüsüz, boyasız giysi ve ayakkabılar giyerken…
Kravatı bağlama biçimin ile…
Bu liste uzar gider.
Kişisel markayı bir yapboza benzetirim. Tek başına bir parça çok güzel olsa bile o yapboz ile uyumlu olmadıkça bir anlamı olmayacak, bütünün ahengini de bozacaktır.