Ders çalışmak istememe, ödev başında oyalanarak saatlerce zaman geçirme, baştan savma bir biçimde çalışma, sınavlarda istenen performansı sergileyememe öğrenciler arasında zaman zaman karşılaştığımız bir durum. Böyle durumlarda anne babaların sıklıkla ilk aklına gelen dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu oluyor. Nasıl ki her mutsuz olan depresyonda olmadığı gibi ya da her göğüs ağrısı kalp krizi olmadığı gibi yukarı da bahsedilen durumlarda DEHB değildir. DEHB çok sayıda alanda sorun yaşatan, karmaşık, zorlayıcı ve gerçek bir bozukluktur. Öyleyse bu durumlar neden ortaya çıkıyor? Durumu farklı açılardan ele aldığımızda duygusal faktörler devreye giriyor. Çoğu kez duygusal zorlanmaların payı gözden kaçırılıyor.
Ders çalışma ve odaklanma ile ilgili yaşanan sorunların altında yatabilen potansiyel duygusal nedenlerin başında hazzı erteleyememeyi örnek verebiliriz. Verilen bir göreve odaklanabilmek için isteklerimizi erteleme kapasitemizin gelişmiş olması gerekir. Öğrenci derste daha eğlenceli şeylerle uğraşmak isteyebilir ancak eğlenceyi teneffüse ertelemeyi başarabiliyorsa çocuk derse odaklanabilir. Bu beceri genelde 6 yaş ve sonrası gelişmeye başlar. Erken yaşta ilkokula başlamak odaklanma ve dikkat sorunu varmış izlenimi yaratabilir ancak belki de durum dikkatle değil yaşla ilgilidir. Bu nedenle 6 yaş ve öncesinde odaklanma ve dikkatte yaşanan sorunla ilgili net bir yargıda bulunmak doğru değildir.
Odaklanma ve dikkat sorunlarında çocuğun iç dünyasında neler olup bittiği çok önemlidir. Kaygı, öfke, aile içinde yaşanan gerginlik, bağlanma travmaları gibi durumlar odaklanmayı olumsuz etkiler. Zihin bir sorunla meşgulken odaklanma ve dikkat kapasitesi azalır. Derse ilgi azaldıysa belki de ilk sormamız gereken soru ‘Bu ara nasılsın? Canını sıktığın bir şeyler mi var?’ dır.
Anne baba olarak çocuğunuzdan akademik beklentileriniz ile onun bilişsel kapasitesi, ilgi alanları birbiri ile uyumlu olmayabilir. Çocuk üzerinde fazla beklentiye girmek, çocuktaki kaygıyı arttırır. Kaygılanan çocuğun öğrenmesi yavaşlar, dikkati dağılır.
Travmatik deneyimlerde dikkat ve odaklanmayı olumsuz etkiler. Bu deneyimler ört bas edilirse dikkat ve odaklanmada artış beklememek gerekir.
Okulda ve sınıfta ciddi bir rekabet, yarışma ortamı varsa çocuğunuz bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Çünkü kimi çocuk yarışma ve rekabetten beslenirken kimi çocukta kaygılanır. Olumsuz yönde etkilenen çocukta geride kalma durumu çocuğu yetersiz hissettirebilir. Çocuk dersi öğrenmeye değil arkadaşlarını geçmeye enerjisini harcar. Sınavlar veya ders esnasında da dikkatini soruya değil, sınav sonunda gelecek olan nota verir ve böylece dikkati dağılmış olur.
Dikkat ve odaklanma sorunlarını değerlendirirken anne baba olarak duygusal tarafın es geçilmemesi, olumlu aile ilişkilerinin kurulması, şefkatin ve dokunmanın iyileştirici gücünün fark edilmesi önemlidir.
http://www.instagram.com/asenakayiran