Çocuğuma bakmak zorundayım, işe gitmek zorundayım, annemle yaşamak zorundayım, sınavı kazanmak zorundayım, kocama katlanmak zorundayım, yemek yapmak zorundayım, para kazanmak zorundayım.... Zorundalık listeleri böyle uzar gider. Bir şeyleri yapmak zorunda olduğumuzu bilmek sizi mutsuz eder. Çünkü bilinçaltı zorunluluğu sevmez, siz zorunda olduğunuzu ortaya koydukça bilinçaltı iter. İçimizde acılı bir mücadele başlar. Zorunlu olmaya yüklediğimiz olumsuz enerjiyle, zorunluluklar daha da artar, hiç bitmez.
Zorunluluk sizi zamanla kurban psikolojisine sokarak, kendinizi hayata karşı tamamen edilgen hissetmenize sebep olur. Bu da size mutsuzluk, Mutsuzluk ve daha çok MUTSUZLUK getirir. Peki nasıl kurtulacaksınız bu zorunluluklardan ? Tabiiki yeni bir bakış açısıyla onları dönüştürerek. Aslında pek çok zorunluluğun bir SEÇİM olduğunu fark ederek.
Örnek 1) '' eşime katlanmak zorundayım''
Neden?
Katlanmasan ne olur?
Cevap : Çocuklarım var, maddi imkanım yok, iş tecrübem yok, ailem kızar,dul derler......
Bu mazeretlere sahip olup eşinden ayrılan hiç yok mu?
Şimdi tekrar sormak istiyorum '' gerçekten eşinize katlanmak zorunda mısınız'' yoksa, ''yeni ve bilmediğiniz bir hayata yelken açmaktansa, olduğunuz yerde kalmayı mı tercih ediyorsunuz?''
Burada dürüstçe kendinizle yüzleşerek vereceğiniz cevap çok önemli. Bunu farketmenizin iki faydası var. Birincisi zorunda olmadığınızı anlayıp '' ben burada kalmayı tercih ediyorum'' deyip bakış açınızı değiştirip olaya fazla takılmazsınız. Bu seçimde daha mutlu nasıl olurum diye düşünmeye başlarsınız. İkincisi ise seçiminizi değiştirme şansınızın olduğunu farkederek sızlanmayı bırakıp harekete geçersiniz.
Örnek 2) Çocuğuma bakmak zorundayım.....
Çocuğunuza bakmak nasıl bir zorunluluk?
Çocuğunuza bakmazsanız ne yapacaksınız?
Buradaki tercih ne?
Çalışamak mı? özgür olmak mı? ......
Çocuğu olupta çalışan anneler yok mu? çocuğu olupta sosyal hayatını devam ettiren kadınlar yok mu?
Cevap : Ama ben çocuğum iyi yetişsin istiyorum, bırakacak kimsem yok........vs
O zaman burada da bir seçim yapıyorsunuz. Ortada bir zorunluluk yok. Seçiminize sadık kalıp, yaptığınız akıllıca seçimden dolayı mutlu olabilirsiniz. Ya da diğer şartları zorlayıp, diğer seçimi yapabilirsiniz.
Zorunluluklarımızın aslında birer seçim olduğunu ve onları istersek bir şekilde değiştirebileceğimizi farketmek yaşam kalitemizi arttırır.
Bir de küçük zorunluluklar vardır, gün içinde bizi yora. Mesela ''anneme gitmek zorundayım'' der ve istemeye istemeye gidersiniz. Neden zorundasınızdır ? Çünkü gitmezseniz anneniz mutsuz olacak ve size gelmediniz diye sitem edecektir. Ve siz bunu duymaktansa gitmeyi tercih edersiniz. Diğer tercihinizden daha iyi olanını seçmişsinizdir yine.
Diğer bir adımda, üçüncü bir seçenek yaratabileceğinizi düşünmektir. Sizi daha mutlu edecek ara bir durum bulabilirsiniz, yaratıcı ve geniş düşünmekte fayda vardır.
Bu arada zorunlulukla, sorumluluğu da karıştırmamak gerekir :)
Gerçekten zorunda olmak nedir biliyor musunuz? Görme engelli olmak, işitme engelli olmak, ortapedik engelli olmak...tır. Hayatlarını bu engelle deneyimlemek zorundadırlar. Seçme şansları yoktur. Bu zorunluluklarıyla uyum sağlayarak yaşamak zorundadırlar. Ve buna rağmen çok üstün başarılar elde edip, mutlu olurlar, hayattan zevk alırlar. Kendilerine yeni seçenekler üretirler. Sızlanmaktansa ilerlemeyi, gelişmeyi tercih ederler. Ne zaman kendini aşmış , hayat başarısını elde etmiş, başkalarınada katkıda bulunmuş bir engelli görsem, aslında ne kadar da az başardığımı fark ederim . Beni motive ediyorlar, daha çok şey başarmak, daha çok yardım etmek, daha çok katkı sağlamak için bir kez daha harekete geçiyorum. Onlara teşekkür ediyorum :) Onlar benim yaşam koçlarım :)
Evet şimdi tekrar soruyorum; Yapmak, katlanmak ZORUNDA MISINIZ yoksa SEÇİM Mİ YAPIYORSUNUZ ? Seçim yaptığınızı farkettiğinizde kendinizi daha iyi hissedeceksiniz, ya da yeni bir seçenek yaratacaksınız.
Sevgiyle ve sağlıkla ilerleyin...
Arzu Bıyıklıoğlu