Gündemimizden düşmeyen, en çok kullanılan kelimeler “stres, depresyon, mutsuzluk, hastalık” dolayısıyla en çok kullanılan maddeler de ilaçlar ve uyuşturucular (alkol, sigara, televizyon, internet ve diğer maddeler). Peki, insan stresi yönetebilir mi? Ya da stresi azaltabilir mi? Bunların cevabını vermek için “stres” tam olarak nedir, önce ona bakalım. Ne de olsa bir şeyle baş edebilmek için önce onu doğru tanımalı insan.
Stres; canlı varlığın dengesini bozan ve baş etme yeteneğini zorlayan ya da aşan uyaranlara verdiği tepkidir. Bizi olumsuz yönde bu uyaran her neyse (iş, kişi, olay, durum...) bir nevi bizim stres yükleyicimizdir. Stres yükleyici, canlı varlıktan bir çeşit uyumsal tepki yapması için talepte bulunan uyarıcı olaydır. İnsan bedensel ve ruhsal sınırlarının zorlandığını ya da tehdit edildiğini hissettiği anda değişim ya da uyum için bir tür tepki verir. Bu tepki de fizyolojik, davranış, duygusal ve bilişsel anlamlarda bütünsel bir tepkidir. Temelde stres konusu ne olursa olsun iç sistemimiz bunu yaşamsal bir tehdit gibi algılar ve ilk kodlarımıza dönerek vücudumuzu “savaş ya da kaç” moduna ayarlar. Oysa belki de baş etmemiz gereken çoğu zaman küçük bir değişim ya da uyum sağlamaktır ve hayati bir tehlikesi de yoktur :)
Tabii ki işin en kötü tarafı beyninizin aldığı uyarı sonucunda hayatta kalma adına tüm diğer fonksiyonları bir lüks olarak görüp (hatırlama, bağışıklık sitemi vb.) bütün sistemi durdurup tüm enerjisini hayatta kalmak için kullanmaya hazırlamasıdır. İşte bu yüzden çok bilen biri, sınavda strese girerse hiçbir şey hatırlayamaz, işte bu yüzden stres sonrası hemen bir hastalık yaşanır. Çünkü alt beynimiz her stresi yaşam tehdidi olarak algılar.
Herkes her durumdan aynı derecede etkilenip strese girmeyebilir, bu kişinin baş etme mekanizmalarının gücü ve içsel dengesi, esneklik prensipleriyle ilgilidir. Günümüzde çoğu kişide “kronik stres” durumu oluşmuştur.
Psikolojik araştırmalar dünyanın anlaşılabilir ve baş edilebilir bir yer olduğunu düşünenlerin, hayata bir anlam, amaç yükleyenlerin stresle başa çıkmasının daha kolay olduğunu göstermiştir. Yaşama sevinçle bağlı, değişimleri fırsat olarak görebilen, esnek, hayatının kumandasının elinde olduğuna inanan, mücadeleyi güçlenmek olarak gören, kendileriyle barışık insanlardır bunlar.
Biraz da stres karşısında yapılan ve stresi daha da körükleyen yanlışlara bakalım; odağı stres yaratan duruma verip sürekli soruna odaklanmak, stresliyim diye sürekli olumsuz telkinde bulunarak kendini hipnoza sokmak. Sorun odaklı düşünmek, direnç göstermek... gibi davranış ve düşünce kalıpları içinde bulunmak.
Toparlayacak olursak iş, yine kendinle huzurlu, mutlu, dengede olabilmeye, hayata bir anlam yüklemeye, gücünü fark etmeye, kendini yönetebilmeye geliyor.
Ya da Nietzsche' nin dediği gibi “beni öldürmeyen şey güçlendirir” anlayışıyla ilerlemek :)
Ayrıca hayata ve kendinize daha bir umutla bakabilmek, içsel huzuru yakalamak için bir yol arkadaşı isterseniz “MUTLULUK ARZUSU” evinize misafir olmak, sizinle baş başa sohbet etmek için kitapçılarda sizi bekliyor :)
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin…
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
www.arzubiyiklioglu.com