Hasta yatağında yatan bir insan, normal durumunun dışına çıkmıştır; fizyoloji ve psikolojisi farklı bir hal içindedir. İyileşme sürecinde beslenme, dinlenme çok gerekliyse ilaçlar dikkat edilmesi gereken konulardır. Ancak kişilerin kendilerini güvende hissetmeleri ve daha olumlu duygular içine girmeleri açısından daha önemli olan, sevdiği insanlar tarafından kucaklanmaları, dokunulmaları, okşanmalarıdır.
Sevdiğimiz, güvendiğimiz biriyle dokunsal temasa geçtiğimizde beynimizin oksitosin adı verilen rahatlatıcı bir hormon salgıladığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu hormona sarılma hormonu da deniliyormuş… :) Bu hormon, kişide huzurlu ve mutlu bir ruh hali yaratıp kendini daha güvende hissetmesini sağladığı için iyileşme sürecini de olumlu yönde etkiliyor.
Yetimhanelerde yapılan gözlem ve deneylerde de bakıcıların sarılıp okşadıkları çocukların daha normal gelişim süreçlerinde olduğu; ancak sevilmeyen, kucaklanmayan çocukların büyüme ve gelişmelerinde yavaşlama olduğu gözlemlenmiş. Aynı şekilde hasta olan yetişkinlerde de sevgi dokunuşları alanların çok daha hızlı iyileştikleri gözlemlenmiş.
Dokunma ve öpmeyle yine harekete geçen diğer bir hormon da serotonin; yani mutluluk hormonu. Hani bazılarımız çikolataya sarılır, mutluluk hormonu harekete geçsin diye… :) Sevdiğiniz birine sarılmak çok daha iyi gelir aslında, hem kalorisi de sıfır… :)
Hani ruhumuza iyi gelsin diye hep “sevgi, sevgi” diyoruz, sevgi istiyoruz, sevmek istiyoruz ya, işte bu bilgiler ışığında sevginin sadece ruhsal değil bedensel olarak da bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha fark edebiliriz. Yaradan bizi sevgiye kodlarken sadece ruhsal, duygusal olarak değil fizyolojik olarak da kodlamış.
Hasta olduğunuzda hiç farkına vardınız mı, gerçekten o an en çok ihtiyacınız olan şey ne? Yemek mi? İlaç mı? Dinlenmek mi? Yoksa güvendiğiniz, sevdiğiniz birilerinden gelecek olan sıcak, sevgi dolu dokunuşlar mı? Bunun en iyi farkında olanlar çocuklarımızdır. Onlar neyin onlara iyi geleceğini çok iyi bilir. Bu yüzden hastalığı dışında çok ilgi görüp sevilmeyen çocuklar sırf bu dokunuşlara, kucaklaşmalara ulaşabilmek için bile kendilerini hasta yapabilirler. O yüzden çocuğunuzu sağlıklıyken de kucaklayıp sevin, okşayın. Ruhlarıyla beraber bedenleri de şifa bulsun her zaman.
Hatırlıyorum da çocukken hastalandığımda evin salonunda yatardım. Uykuyla uyanıklık arasında alfa modundayken annemin, babamın, ağabeyimin sesleri uzaktan uzağa kulağıma çalınırdı. Ne konuştuklarını anlamazdım; ama varlıkları kendimi iyi hissetmemi sağlardı. Bilirdim ki her an sıcak bir el gelecek başımdan ayaklarıma kadar beni sıvazlayacak. Sevgi dokunuşları içimde sihirli bir pırıltı olarak dolaşacak ve beni sabaha kadar iyileştirecek.
İnsanın yaşı kaç olursa olsun fark etmiyor. Kırk yaşında bile hasta olduğumda sevdiklerimin, güvendiklerimin o sıcak sevgi dokunuşlarını isterim ve bana çok iyi gelir. Eğer iyileşmek ve birilerini iyileştirmek istiyorsak bol bol sarılalım, okşayalım, öpüşelim… :) Ya da hasta olmayı beklemeden bunu her gün bol bol yapalım, ne dersiniz?
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu