Gün içinde insanlar birbirlerini gördüklerinde en çok ve ilk olarak "nasılsın" diye sorarlar. Hatır sormak deriz buna. Peki, genelde bu soruya nasıl cevap verirsiniz?
- İyiyim…
- Teşekkür ederim…
- Fena değil…
- Yorgun…
- Pek iyi değilim…
- İyi diyelim, iyi olsun...
"Nasılsın" sorusunun geldiği an, çok özel bir durumunuz yoksa, genelde ağız alışkanlığı olarak siz hangi cevabı verirsiniz? Benim yıllardır gözlemlediğim cevap genelde "iyiyim" veya "eh işte, fena değil" cevabıdır. Eğer o an, kişinin hayatında fark yaratan çok güzel bir durum yok ise sadece iyi olmakla yetinilir. Şimdi, bir de o "iyiyim" kelimesi söylenirken nasıl söylendiğine, ses tonuna, duygusuna bakalım. Hangi kelimeleri seçtiğimiz kadar nasıl söylediğimiz de çok önemlidir. Dilimiz "iyiyim" derken içimiz iyi değilse sesin tonu, tınısı, enerjisi çok zayıf çıkar. Zaten karşınızdaki de o "iyiyim"in gerçekten iyi olmadığını anlar. O alışkanlık olan, öğrenilmiş hatır sorma ve cevap vermenin klasik tekrarıdır. Hatta bazen çok iyi olduğumuz, harika olduğumuz zamanlarda bile "süper, çok iyiyim, harikayım" gibi cevaplar vermeye bile çekiniriz. Ne de olsa bir öğrenilmişlik, bir alışkanlık var.
Kurumsal iş hayatımda on yıl Amerikalılar ile çalıştım. Adamlara ne zaman nasılsın diye sorsam "harika, süper, muteşem, çok iyiyim" gibi cevaplar alıyordum. Şirketteki ve etrafımdaki Türklerin hiçbirinden böyle, pozitif enerji dolu kelimeler çıkmıyordu. Buna o zamanlar ben de dahildim. :) Sonra bu Amerikalıların çocuklarını da tanıdığımda bu cevap verme şeklinin öğrenilmiş olduğunu anladım, hem de içinde o duygu yüklü enerjik haliyle beraber. Ve "harikayım, süperim, çok iyiyim" derken ve dedikten sonra gerçekten de kendilerini öyle hissettiklerini... Kendilerini hiçbir şey yokken bile iyi hissetmeye kodlamışlardı. İnsanın canı sık sık onlarla selamlaşmak istiyordu. Çünkü cevabı aldığınızda siz de kendinizi iyi hissediyordunuz. Bulaşıcı bir gülümseme ve iyi hissetme hali… Ben de aynısını yapmaya karar vermiştim, kendime yeniden selamlaşmayı, "nasılsın" sorusuna yeniden cevap vermeyi öğretmeye... İşte, bu da bir çeşit NLP çalışmasıydı. Kendini iyi hissetmeye programlama çalışmalarından biri. Artık birisi bana "nasılsın" diye sorduğunda hemen gülümseyerek ve hayatta olduğumun, görebildiğimin, duyabildiğimin, tadabildiğimin ve sahip olduğum nice şeyi hatırlayarak çok iyi olduğumun, süper olduğumun farkınadalığını yaşıyorum.
Her zaman kendimize yeni kodlamalar yapma şansımız var. Unutmayın ki ara sıra yaptıklarımız değil düzenli olarak yaptıklarımız, hayatımızı şekillendirir. İyi sonuçlar almak istiyorsak, hiçbir şey yokken bile kendimizi iyi hissetmek istiyorsak bunu zihnimize öğretmeliyiz...
Evet, şimdi siz nasılsınız? :)
Daha doğrusu nasıl olmak istiyorsunuz?
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu