Hayatınızda bazen üst üste sıkıntılar gelebilir, her şey sanki üstünüze üstünüze geliyor, size çarpıp sarsıntı yaratıyor olabilir. Belki tam da şu an, hayatınızın böyle bir dönemindesiniz; bu yazıyı da onun için okuyor olabilirsiniz.
Üst üste sıkıntı yaratmamızın sebebi ilk gelen olayla beraber fazla olumsuz tepki göstermemiz ya da olay öncesinde fazla olumsuz düşünceler, korkular içinde olmuş olmamızdır. Bilirsiniz güzellikleri de üst üste yaşadığımız zaman dilimleri vardır. Her şey yolunda gider; sonra da bu kadar güzellik yeter, çok güldüm, eğlendim başıma kötü bir şey mi gelecek deyip yörüngeyi hemen değiştirebilme yeteneğimizden yararlandığımız da olmuştur.. :) Hatırladınız değil mi?
Şimdi olumsuzlukların, üst üste sıkıntıların olduğu bir dönemdeyseniz en güzeli kendinizi geri çekip bir mola vermektir. Çünkü zihninizde korku senaryoları, umutsuzluk senaryoları varken, bedeninizde olumsuz duygular gezerken benzer durumları kuvvetle kendinize çekmeye devam etmektesiniz. Önce bulunduğunuz yoldan çıkmalısınız ki yeni bir yol, başka bir yol görebilesiniz. Çok sevdiğim bir Fransız atasözü var “her şey üstüne üstüne geliyorsa belki de sen yanlış yoldasındır”. Hayatımızda sınırsız sayıda olasılık, seçenek var. Biz bunların sadece sınırlı sayıda birkaç tanesini akıl yürüterek bulabiliriz. Gerisi bizim içinde bulunduğumuz düşünce yapımıza göre, algı alanımıza girer. Çok olumsuz duygu ve düşünceler içindeyken gözünüzün önünde duran çareleri, çözümleri görememeniz bundandır. Algınız neredeyse o olasılıklar hayatınıza girecektir.
Diyelim ki evinizde bir tadilat yapmaya başladınız. Bulduğunuz usta iyi çalışmıyor ya da çalışıyor ama size başka sorunlar getiriyor. Siz de sürekli ondan şikâyet etmeye başladınız. “Zaten ustalar hep böyle, adam çalıştırmak zor, adamın kafası basmıyor, adam yanlış yapıyor, adam parayı ziyan ediyor…” diye sürekli söyleniyorsunuz. Hadi ustayı değiştir dediklerinde de “çalıştıracak doğru düzgün adam mı var, bunların hepsi böyle” diyorsunuz. Bu usta sizi her geçen gün daha da sinir ediyor. Siz daha çok söylenmeye başlıyorsunuz, “bu adam beni delirtecek laftan anlamıyor, işe geç geliyor, yanlış siparişler verip paramı sokağa atıyor…” diye düşüncelere boğulmaya devam ediyorsunuz (yazarken içim daraldı). Ama mecbursunuz bu ustayla gitmeye çünkü tek seçeneğiniz o. (İnanç olarak daha iyisinin olmadığına ya da olsa bile sizin bulamayacağınıza inanıyorsunuz ya, işte o yüzden kendi kendinizi ona mecbur ediyorsunuz, inancınızı doğrulamak zorundasınız.)
Aradan günler geçiyor tesadüfen başka bir ustayla karşılaşıyorsunuz, hemen onu da işe alayım diyorsunuz, umutsuz bir umutla. İkinci usta birinci ustanın değişik versiyonu, onun atladığı, yapmayı unuttuğu hataları tamamlamaya çalışıyor sanki. Birken iki oldu sorunlular deyip, kendinizi iyice çıkmazda hissediyorsunuz. Bu arada boyanın renginde, kapının kolunda, camın çerçevenin ölçümünde hep sorunlar çıkıyor. Aslında hiç de şaşılacak bir durum değil. Çünkü olumsuz düşünce ve duygular artık birbirini doğurmakta, birbirini tetiklemekte. Şimdi böyle bir durumda devam edilirse iş bitmez mi, biter. Ama sancılı ve uzun bir süreçte adamı da ev tadilatı konusunda buz gibi yapar. Bir daha resim çerçevesinin yerini bile değiştirmek istemez. Bu süreci döndürebilmesi için kişinin durması, ara vermesi, kendini olumsuz düşüncelerden ve duygulardan arındırdıktan sonra en azından kendiniz nötr duruma getirdikten sonra devam etmesinde fayda vardır. Yoksa ayağı dolanmaya devam edecektir. İşin sürecine değil sadece güne odaklanarak, o günü nasıl en verimli ve pozitif şekilde geçirmek üzere adımlar atmalıdır. Sıkıntılı durumda önünüzdeki süreci yönetmek zorlayabilir. Ama gün ve gün giderseniz kendi üzerinizde daha rahat kontrol sağlayabilirsiniz.
Şimdi işin başına dönecek olursak, bu örnek sevgili için de geçerlidir. İlişki yaşamak isterken ustada olduğu gibi iyi, güvenilir bir adam/kadın bulmak zor (ya da yok ki) gibi inançlarla yola çıkıyorsanız sonuç, tadilat işine benzeyecektir. Benzer durumları yaratıp çekmeye devam edeceksiniz. En iyisi bir işe başlamadan ya da bir şey istemeden önce o konuyla ilgili ne düşünüyoruz, neye inanıyoruz, bizim gerçeğimiz nedir; önce onun farkına varalım. Olumsuz inanç ve düşüncelerimizi yakaladığımızda onları dönüştürmek üzere çalışırsak yaşayacağımız senaryoyu da ona göre düzenleriz. Yazan biz, oynayan biz...
Sevgi ve sağlıkla ilerleyin...
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu