“Her insan, bir kitaptır okumasını bilirsen.” Çok güzel bir cümle değil mi? Her insanın ilginç bir hikâyesi vardır. Sizin için ilginç olmayan bir hayat hikâyesi, başka birisi için ders verici, motive edici olabilir. Çünkü herkes kendi ihtiyacına ve farkındalık seviyesine göre bir bakış açısına sahiptir. Ve göreceği kadarını görür, alacağı kadarını alır.
Bugün sizlere, geçen günlerde bir çay sohbetinde tanıma fırsatı bulduğum, yaşlı bir hanımdan bahsetmek istiyorum. Çünkü 78 yaşındaki pek çok insandan, hatta kendinden genç olanlardan çok daha aktif, neşe dolu, keyifli bir insan olduğu fark ediliyordu. Mutlaka böyle olmasının bir sebebi vardı, tabii ki pek çok sebep olabilirdi; ama ben, onun kafasının içinde ne var, merak edip kendisinden dinlemek ve taze taze sizlerle paylaşmak istedim.
78 yaşında ve tüm işlerini kendisi halledebiliyor.
Hâlâ müthiş bir hafızası var.
Haftada iki gün şirkete giderek, beş gün de evden çalışarak bir firmaya danışmanlık veriyor.
Çocuk, genç ya da yetişkin herkesle iletişim kurup, yardım edebiliyor.
Geleceğe gülümseyerek bakabiliyor.
Tecrübelerinin ve bilgeliğinin farkında, sohbet etmekten keyif alıyor ve keyif veriyor.
Hâlâ kitap okuyor, öğreniyor, müzik dinleyip tadını çıkarıyor hayatın...
Herkes gibi onun da acıları, sorunları, hastalıkları olmuş ama hâlâ “hayat ..... dır” boşluğunu “hayat güzeldir” diye doldurabiliyor. Zamanında evli ve çocuklu olmasına rağmen okumuş, hatta üniversitede profesör olmuş. Kariyer de yapmış çocuk da… :)
Pek çok insan kırklı yaşlarda iş hayatında yaşını sorun ederken hâlâ çalışıyor. Zamanında omuriliğinde tümör oluşmuş, felçli kalmış bir müddet. Doktorlar, iki yıla kalkarsın demiş; ama o iki aya ayağa kalkmış. Hemen sordum yaşlı değerli hanıma; “hastalandığında ne düşündün” diye. ÇOK GÜZEL BİR CEVAP VERDİ: “Bu durumda yani yatarken vaktimi nasıl değerlendiririm, ne yapabilirim diye sordum. Hep okudum, araştırdım, bilgi birikimi yaptım kendime. Bir yandan da ‘zaten ben iyileşip ayağa kalkacağım; hiç değilse bu vakti değerlendireyim’ diye kendimi telkin ettim ve de doktorların tahmininden çok daha önce ayağa kalktım” dedi.
“Hayatla ilgili başka ne dersin, senin bakış açın nedir biraz anlatır mısın bana, merak ediyorum” dedim.
- “Ben hep kendimle yarışırım, kendimi aşmak için çalışırım. Hep hedeflerim var, hep ileriye bakarım. Sıradanlığı sevmem, yenilik, değişiklik ararım. Hep öğrenirim bak hâlâ öğreniyorum” dedi.
- “Benim de herkes gibi sorunlarım, sıkıntılarım oldu ama hep aklımı bu sorunu nasıl çözerim, nasıl hallederim diye çalıştırdım. Hiçbir zaman pes etmedim etmem de, bir yolu vardır diye ileriye bakarım” dedi.
- “Dedikoduyla vakit kaybetmem, değerli sohbetleri tercih ederim, içtiğim bir bardak çaydan bile keyif alırım, bir saygısızlık gördüğümde dönüp yoluma yürürüm , hiç takmam” dedi.
Sohbetimiz çok tatlıydı, kendisini tanıdığıma çok memnun oldum. Okumayı sevdiği için kendisine kitabımı hediye ettim. “Benim yazdıklarımın çoğunu siz zaten yapmışsınız” diye de ekledim. Ertesi gün kitabımı yarılamıştı bile… :)
Emekli profesör hanım zihninin içindeki olumlu programla bugünlere kadar pişmanlık duymadan, kendini geliştire geliştire gelmiş pek çok insanın da hayatında önemli değişimlere sebep olmuştu. Onları da başka bir gün paylaşacağım sizinle. Hâlâ hayata ve kendine güzel gözlerle umutla, mutlulukla bakıyordu. Bir nevi kendi yaşamının koçu olmuştu… :)
Herkesin kendi yaşamının koçu olması umuduyla…
Sevgiyle ilerleyin...
Arzu Bıyıklıoğlu
NLP Uzmanı ve Yaşam Koçu
WW WW