06.04.2018 - 11:13 | Son Güncellenme:
Konsey Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, açık sütlerin sağlık için risk teşkil ettiğini belirterek ekledi: “Sokakta satılan açık sütler zararlı mikroorganizmalar ve çamaşır sodası, antibiyotik gibi zararlı kimyasallar içerebilir. Her zaman kaynağı belli olan sağlıklı ambalajında sütleri tercih edin.”
Süt, sağlıklısı tüketildiğinde faydaları saymakla bitmeyen mucize bir besin kaynağı. Fakat aynısını açık süt için söylemek pek de mümkün görünmüyor. Çünkü kaynağı ve saklama koşulları bilinmeyen açık sütler, Ulusal Süt Konseyi uzmanlarına göre aslında fayda sağlamıyor aksine tehlike saçıyor. Son zamanlarda artan merdiven altı üretimler ve beraberinde sokak sütçülerinin yaygınlaşması nedeniyle harekete geçen konsey yetkilileri, vatandaşı açık süt tüketmemeleri konusunda uyardı.
Kaynatmak çözüm değil!
Türkiye’de süt içme alışkanlığının artırılması ve çocukların süt tüketimine özendirilmesi amacıyla çalışmalar yapan Ulusal Süt Konseyi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Artık, piyasada bulunan kaynağı ve saklama koşulları bilinmeyen açık sütlerin tehlike saçtığını söyledi. Prof. Dr.Arık şunları söyledi;
“Sütü çiğ olarak tüketebilmek için hiçbir hastalık riski taşımadığını bilmemiz gerek. Kaynatma, pastörizasyon, UHT gibi ısıl işlem uygulamasına tabi tutulmayan çiğ süt tüketmek, sağlığa zararlı birçok bakterinin de vücuda alınması demektir. Sağlıklı ineklerin süt bezlerinden salgılanan sütte ilk aşamada zararlı bakteri bulunmasa da sütün salgılanmasından sonra sütün geçtiği meme kanalları, meme ucu gibi yerlerde yaşayan bakteriler süte karışabilir. Sütün temiz olmayan koşullarda sağılması ve uygun olmayan sıcaklık derecelerinde saklanması gibi çevresel etkenler de, çiğ sütte insan sağlığına tehdit oluşturabilecek bakteri bulunmasına yol açabilir. Bu sütleri kaynatarak kimi mikropları yok edebilmemize rağmen yararlı vitamin ve mineralleri de yok edebiliriz. Bu nedenle açıkta satılan sütlerde her zaman sağlık açısından bir risk bulunur” dedi.
‘’Açık sütte tüberküloz riski var!’’
Kaynağını bilmediğimiz sütlerin zararlı mikroorganizmalar, çamaşır sodası, antibiyotik gibi zararlı kimyasallar ve karbonat, nişasta gibi yabancı maddeler içerebildiğini ifade eden Nevzat Artık, şöyle devam etti: “Bu sütler brusella, tüberküloz gibi hayvan hastalıklarının insanlara geçişi konusunda risk taşır. Çünkü sağım hijyeni ve muhafaza şartlarına uyulmadan tüketiciye satılır. Fakat UHT ve pastörize yöntemi ile bu riskler ortadan kaldırılır. UHT (Ultra Yüksek Sıcaklık) işlem ya da pastörize etme, süte uzun raf ömrü veren süreçlerdir. Isıtma sürecinde mikroorganizmalar ve patojenler öldürülerek, katkı maddesi ilave etmeden içimi güvenli ve uzun ömürlü bir ürün elde edilir.”
‘’Sağlıklı ve ambalajında bir süt tercih edin’’
UHT işlem, ürünün havada bulunan mikroorganizmalar tarafından kirletilmesini önlemek üzere kapalı bir sistemde gerçekleştirilen sürekli bir süreç. Sütün tüm vitamin ve minerallerinin korunmasını sağlayan pastörize etme süreci ise sütün 72-75 santigrat dereceye kadar ısıtılmasını ve soğutmadan önce 15-20 saniye bu sıcaklıkta tutulmasını içeriyor.
Nevzat Arık, uygun soğuk dağıtımla pastörize sütlerin 5-15 günlük bir raf ömrüne sahip olduklarını belirterek, UHT işlem kullanarak sıvı gıda ürünleri de 135 ila 140 santigrat derece arasındaki sıcaklıklarda kısa ve yoğun bir ısıtmaya maruz bırakılarak işlemin uygulandığını ve bu esnada zararlı tüm mikroorganizmaların devre dışı bırakılarak sütün en besleyici haliyle muhafaza edildiğini söylüyor ve uyarıyor, “Mutlaka kaynağı belli olan sağlıklı ambalajında sütleri tercih edin, sağlığınızı riske etmeyin…”