Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Özellikle yaz aylarında sivrisineklerle mücadele bireysel açıdan son derece zor olabiliyor. Bu nedenle yerel yönetimlerin çeşitli hastalıkları taşıyabilen bu sinekler için bazı önemleri var. Türkiye için bu yöntemler her ne kadar sinekleri yok etmek yoluyla uygulansa da Singapur’da işler tersi yönde ilerliyor. Dünya genelinde sivrisinekler 3 bin 500’den fazla türle temsil ediliyor. Çok sayıda hastalığın taşıyıcısı olarak bilinen bu canlılar sıtma, sarıhumma, chikungunya, zika, dang humması ve Batı Nil ateşi gibi hastalıkları taşıyabiliyor. Singapur ise bu hastalıkların insanlara bulaşmasını engelleyecek bambaşka bir yöntemle sivrisineklere savaş açıyor. Üstelik sanılanın aksine onları öldürerek değil, çoğaltarak. Singapur’da hastalıklara engel olmak için her hafta 5 milyon sivrisinek doğaya salınıyor! Singapur’un sivrisineklerin oluşturduğu riski sinek üretip doğaya salarak azaltması, Türkiye’de de uygulanabilir bir yöntem mi?
SİVRİSİNEK SAVAŞINDA SİNGAPUR NE YAPIYOR?
Sivrisinekler birçok hastalığı insanlara bulaştıracak riske sahip. Singapur Ulusal Çevre Ajansı da bu riskin önüne geçmek için kendi ürettikleri hastalıksız sivrisinekleri doğaya salıyor. Mayalanmış şeker odalarında üretilen sivrisinekler, haftada yaklaşık 24 milyon yumurta üretiyor. Bu sivrisineklere, laboratuvarda Wolbachia adı verilen bakteri bulaştırılıyor ve sinekler doğaya salınıyor. Wolbachia bakterisi ise zararlı değil, hatta bu bakteri kelebeklerde, eşek arılarında ve yusufçuklarda da bulunuyor. Wolbachia, sivrisineğe bulaştırıldığında sıtma ve dang humması artık insanlar için bir tehdit oluşturmuyor. Özellikle tropik ülkelerde sıkça görülen sivrisinekler, doğal olarak dünyanın her yerine bulaşabilecek hastalığın riskini taşıyor. Akdeniz Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin sivrisineklere ilişkin yaptığı açıklamalarında şu sözlere yer verdi:
“Bu durum sivrisinekler için daha fazla gelişme ortamı olacak durgun su oluşması anlamına geliyor. Singapur’da son yıllarda Aedes aegypti sivrisineği tarafından taşınan Dang humması hastalığı vakalarında artış görülmesi sebebiyle sivrisineklerle mücadele alternatif yöntemlerin arayışı başladı. Bu yöntemlerden biri Wolbachia cinsi bir bakterinin sivrisineklere bulaştırılması. Bakteri sivrisineklerin vücuduna bulaştığında sivrisineğin ürettiği sperm sayısında azalma, kalitesizleşme ve bazı hastalık mikroplarını gelişememesi ve ömür uzunluğunda azalma gibi durumlara yol açıyor. Özellikle Aedes aegypti sivrisineklerine Wolbachia bulaştırılması, bu sivrisineklerin Dang ateşi, Zika ve Chikungunya gibi virüsleri taşıma kapasitesini azaltabiliyor. Bu amaçla laboratuvarlarda (fabrikalarda) yetiştirilen binlerce sineğe Wolbachia bakterisi bulaştırılarak doğaya salınıyor ve diğer sineklere bulaşması sağlanıyor.”
MÜCADELEDE 3 FARKLI YÖNTEM VAR
Prof. Dr. Hüseyin Çetin sivrisineklerle mücadele etmek için 3 farklı yöntem olduğunu belirtti. Bunlardan biri olan Wolbachia Singapur’da kullanılıyor. Prof. Dr. Çetin, diğer 2 yöntemi de Steril Böcek Tekniği (SIT) ve Genetik Modifikasyon olarak şöyle tanımlıyor:
Steril Böcek Tekniği (SIT): Özellikle erkek sivrisineklerin laboratuvarda radyasyon veya kimyasal maddeler kullanılarak kısırlaştırılmasını ve daha sonra doğal ortamlarına salınarak üreme faaliyetlerine katılmalarını içeriyor. Kısır erkekler, dişilerle çiftleştiklerinde döllenme olmaz ya da döllenme gerçekleşse bile verimli yavru üretimi olmaz. Bu, nesiller boyunca sivrisinek popülasyonunun azalmasına yol açar.
Genetik Modifikasyon: Bu yöntem de laboratuvarda genetik düzenlemelerle sivrisineklerin DNA'sında değişiklikler yapılmasını ve bu değişikliklerin ölümcül ya da üreme kabiliyetini engelleyici mutasyonlar içermesini kapsar. Bu genetik olarak değiştirilmiş sivrisinekler doğaya salındığında, mutant genlerin popülasyona aktarılması ve bu yolla sivrisinek sayısının azaltılması amaçlanır.
'HASTA OLMA RİSKİ TRAFİK KAZASI GEÇİRME RİSKİNDEN AZ'
Sivrisinekler aslında sürprizlerle dolu canlılar. Prof. Dr. Hüseyin Çetin, dışarıdan bakıldığında hiçbir sivrisineğin hastalık taşıyıp taşımadığının bilinmediğine dikkat çekiyor. Çarpıcı bir olasılık ilişkisini de açıklayan Prof. Dr. Çetin, “Bu canlıların bazıları her ne kadar önemli hastalıkların taşıyıcı olarak bilinse de günlük hayatımızda bu hastalıklara yakalanma riskimiz bir trafik kazası geçirme riskinden yüzlerce kat azdır” diye konuştu.
“Ülkemizde 60’tan fazla sivrisinek türü bulunuyor. Tüm sivrisinekler hastalık taşımaz ve sivrisinek ısırığı genellikle basit kızarıklık, kaşıntı veya alerjik reaksiyonlar gibi hafif semptomlara neden olur. Bununla birlikte insan bağışıklık sistemi, vücuda giren yabancı mikroorganizmalarla etkili bir şekilde mücadele edebilir ve çoğu zaman bu mikroorganizmaları yok edebilir veya zararsız hale getirebilir. Bir sivrisineğin hastalık taşıyıp taşımadığı dışarıdan bakılınca anlaşılmaz.” - Prof. Dr. Hüseyin Çetin
TÜRKİYE'DE UYGULANABİLİR Mİ?
Yaz aylarında neredeyse herkesin kaşınmasına ve cildinde kızarıklıklara sebep olan bu sineklerden kurtulmak için pek çok yöntem uygulanıyor. Yerel yönetimler ilaçlama yaparken, kişiler de bireysel olarak sinek kovucu sprey ya da çeşitli ilaçlama makineleriyle evlerinde sinek kovucu yöntemleri devreye alıyor. Ancak bu durumu kökten ya da etkili şekilde çözmek, üstelik insan sağlığına son derece zararlı olan böcek zehirlerinden korunmak için Türkiye’de de Singapur’da yapılanlar uygulanabilir mi? Prof. Dr. Hüseyin Çetin bu sorunun yanıtını da şöyle verdi:
"Şu anda böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyulmuyor. Bu konuya yönelik ülkemizde de bilimsel araştırmalar yapılıyor olsa da pratikte uygulanmalarına yönelik bir çalışma yok. Sağlık Bakanlığı, belediyeler ve ilaçlama firmaları tarafından yapılan ilaçlama çalışmaları ile sivrisinek mücadelesi başarılı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Sivrisinek gelişme ortamı olabilecek durgun su kaynaklarının azaltılması veya kontrol altında tutulması ve ayrıca vatandaşlarımızın sivrisinekler konusunda bilinçlendirilmesi yoluyla sivrisineklerle mücadele başarılı olabiliriz."