09.06.2015 - 14:37 | Son Güncellenme:
Ameliyatın, şiddetli ağrıları bıçak gibi kestiğini söyleyen Estetik Cerrah Doç. Dr. Tayfun Türkaslan’a göre yöntemin başarı oranı % 90’ı buluyor.
Milyonlarca migren hastasının yarısından fazlası ayda en az 4 atak geçiriyor. Ataklar 4 saatten 3 güne kadar sürebiliyor ve hastalar karanlık odalarda atağın geçmesini bekliyor. Araştırmalara göre, migren ağrılarının şiddeti ve yarattığı psikoloji intihara dahi sürükleyebiliyor.
Her 6 kişiden birinin ilaç tedavileriyle migrenle yaşamak zorunda kaldığını belirten Estetik ve Plastik Cerrahı Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, göz estetiği ameliyatı esnasında tesadüfen bulunan bir yöntemin bu karanlıklara kalıcı şekilde son verdiğini görüşünde. Bu ameliyat Türkiye’de fazla bilinmiyor ama Türkaslan’a göre, Amerika’da 15, 16 yıldır uygulanan yöntemin başarı oranı % 90.
YÜZDE 90 BAŞARI ORANI
Tedavinin; Cleveland’da görevli Plastik Cerrah Prof. Dr. BahmanGuyuron'ın alın, şakak germe ve göz kapağı estetiği sonrasında migren ağrılarının da geçtiğini gözlemlemesiyle ortaya çıktığını belirten Türkaslan: “Migren cerrahisiyle elde edilen bu tedavi, tıpkı çocuk felci tedavisinin bulunması gibidir. Bence tıptaki en önemli buluşlardan biridir” diyor. Amerika’da çok sayıda migren vakasında bu yöntemin uygulandığını ve uzun dönem bilimsel sonuçların değerlendirildiğini belirten Türkaslan, % 90 başarı oranının da bu çalışmalarla elde edilen bir sonuç olduğuna vurgu yapıyor.
Tedavinin, migreni tetikleyen sinirlerin gevşetilip rahatlatılmasıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Doç. Dr. Türkaslan ameliyat tekniği hakkında şunları anlatıyor: “Migren ağrıları alın, şakak ve ense kökünden tetiklenir. Dolayısıyla bu bölgelere mikro kameralarla gerçekleştirdiğimiz endoskopik işlemde migreni başlatan sinirleri gevşetip rahatlatıyoruz. Bunu, sinirlere baskı yapan kaslara müdahale ederek yapıyoruz. Alın ve şakak bölgesinden, göz kapağından ya da enseden, saçlı deri içinden açtığımız kesilerden girerek ameliyatı gerçekleştiriyoruz.”
AMELİYAT 1 VE 4 SAAT ARASINDA
Ameliyatın 1 ila 4 saat sürdüğünü, başarının ise uygun hasta seçimine bağlı olduğunu belirten Türkaslan, ameliyata uygunluk kriterini şöyle anlatıyor: “Ataklar ayda 2-3 kez tekrar ediyor, her ağrının süresi 15 saati geçiyorsa hastamıza botoks testi uyguluyoruz. Botoks testi şu ana kadar migren hastalarında ağrıları geçici olarak durduran bir uygulamaydı. Artık botoks ile ameliyata uygunluk durumunu belirliyoruz. Burada kullandığımız botoks estetik değil, tanı amaçlıdır.
Olumlu sonuç aldığımızda ameliyatı yapıyoruz.”
Migren ameliyatında kafatasına ve beyne herhangi bir işlem yapılmadığını, sadece saçlı derinin altındaki belirli sinir ve kas grubuna müdahale edildiğini dile getiren Türkaslan, bu ameliyatı neden plastik cerrahi uzmanlarının yaptığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Çünkü plastik cerrahlar yüz mimik kaslarının anatomisine, endoskopik ameliyat tekniklerine ve periferik sinir cerrahisine hakimdir. Amerika’da bu ameliyat plastik cerrahlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Migren cerrahisinin sonuçları üzerinde hekimin tecrübesi çok etkilidir.”
Ameliyattan sonra hastaların aynı gün taburcu edildiğini söyleyen Türkaslan, 4 haftaya kadar migren kaynaklı ağrıların geçtiğini belirtiyor ve: “Hasta 7. gün işbaşı yapabiliyor. Ameliyat ağrıları ve uyuşmalar zamanla azalarak 6 ay içinde tamamen geçiyor. Ameliyat izleri saçlı derinin içine ya da göz kapağı kıvrımına gizlendiği için dikkat çekmiyor. İşlemden sonra hastalar, migrensiz bir hayata 'merhaba' demenin mutluluğunu yaşıyor.”
Türkiye'de neden yaygın değil?
Ameliyatın herhangi bir komplikasyonu olmadığının altını çizen ve dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın uygun hastanın seçilmesi olduğunu belirten Dr. Türkaslan: “Peki, bu kadar etkin bir yöntem olmasına rağmen neden çok sayıda insan hala migren ağrısıyla yaşıyor?” sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Başarı oranı son derece yüksek olan migren ameliyatı maalesef ülkemizde yeterince bilinmiyor.
Ancak önemli olan; ülkemizdeki milyonlarca migren hastasının bu hastalığın pençesinden ameliyatla kurtulabileceği gerçeği ve bu bilincin oluşması. Yıllar önce migren tedavisinde geçici iyileşme sağlayan botoks yöntemine karşı da, ‘estetik ve gereksiz’ yaklaşımı sergilenmiş, direnç gösterilmişti. Ancak daha sonra ilgili tıp çevrelerinde migrende botoksun geçici bir tedavi yöntemi olduğu kabul edildi ve botoks yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Migren ameliyatında da benzer bir sürecin içindeyiz.”
Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, hastaları ilaç bağımlığından kurtaran migren ameliyatı giderlerinin özel sağlık sigortaları tarafından karşılandığını, Sağlık Bakanlığı’nın ise geri ödeme için verileri incelediğini belirtiyor.
1. Migren ameliyatı nedir?
Migren cerrahisi tetikleyici kafa sinirlerinin dekompresyonuna (serbestleme-rahatlatma) dayalı bir ameliyattır. Şu an için tanımlanmış 4 ana tetikleyici sinir bölgesi mevcuttur. Bunlara ilaveten 4 adet minör başlatıcı sinir alanı daha tanımlanmıştır.
2. Ana tetikleyici bölgeler nelerdir?
I-Alın, II-Şakak, III-Burun, IV-Ense kökü.
Minör başlatıcı bölgeler;Orikulotemporal, küçük oksipital, alın sinirinin yan dalı.
I-Alın ana bölgesi; burada bulunan “supraorbital” ve “supratrochlear” sinirler saç içinden yapılan birer santimlik kesilerden endoskopik kamera kullanılarak serbsetlenir. Alın bölgesi fazla uzun veya alın kavsi fazla olan hastalarda üst gözkapağı kıvrımından girlerek sinirler aynı şekilde serbestleştirilebilir. Üst gözkapağı kıvrımında iyileşme daha hızlıdır. Hem endoskopik hem de açık tekniklerin amacı sinirlerin üzerindeki baskının ve “iltihabi yangının” ortadan kaldırılmasıdır.
II-Şakak ana bölgesi; “Zygomaticotemporal” isimli sinir büyük çiğneme kasının içinden geçer. Bu kasın aşırı aktivasyonu sinirde baskı ve enflamasyona yol açar. Şakak migreni ağırlıklı olan hastalarda genellikle endoskopik yöntem tercih edilir. Endoskopinin uygun olmadığı hastalarda göz kapağı kas içi veya saçtan kesi yoluyla işlem yapılabilir.
III-Nasal ana bölge; Bu bölgenin teikleyici olmasındaki temel neden “trigeminal” isimli kafa sinirinin yüzeyel dalının burun hava yolunda kıkırdaklar arasında sıkışması ve gelişen “iltihabi yangı” nın sinirdeki hassasiyeti artırmasıdır. Burada burun orta kıkırdağı(septum) ve konkalara veya hava pasajındaki kontakt noktalara yönelik cerrahi işlem yapılır. Genellikle direkt cerrahi yöntemler ile yapılabileceği gibi açık cerrahi ilede şifa sağlanabilir.
IV-Ense kökü ana bölgesi; kafa arkasında saçlı deri içinde kalan bölgede yapılacak 3-4cm lik kesi ile büyük oksipital sinir serbestleştirilir. İşlem direkt cerrahi yöntem ile gerçekleştirilir. Sinir damar eşliği sözkonusu ise mikrovasküler bir dekompresyon yapılır. Bunun için mikrocerrahi prensiplerinden yararlanılır.
Minör Tetikleyici bölgeler; Bu alanlardan migrenin tetiklenmesi oldukça nadirdir. Genellikle muayene esnasında ilgili alana bastırınca hassasiyet sözkonusudur. Tedavide hassas alanların üzerine minik kesiler yapılarak damarsal ve sinirsel ilişki serbestleştirilir.