17.04.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Günümüz koşullarında anne olmaya karar vermek, çok bilinmeyenli bir denklem sorusu çözmek gibi. Doğru aday, kariyer, gelecek planları derken ilerleyen yaşla birlikte kadınların doğurganlık kapasitesi azalıyor, bu da ayrı bir stres faktörüne dönüşüyor. Tüm dünyada özellikle 35 yaş üstü birçok kadının yumurta dondurma yöntemine başvurarak geleceğin tüm belirsizliğine rağmen anne olma ihtimalini garanti almaya çalışması tam da bu yüzden. Türkiye’de geçmişte yalnızca kanser hastalarına tanınan bu haktan, son yıllarda yumurta rezervi düşüklüğü tespit edilen her kadın yararlanabiliyor. Peki nasıl? Yumurta dondurma işlemi yapan merkezlerden biri olan Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nden uzman doktor Prof. Dr. Ebru Çöğendez’e sorduk.
Son yıllarda merkezinize yumurta dondurmaya yönelik talepler arttı mı?
Üremeye Yardımcı Tedavi Uygulamaları Yönetmeliği’nde 2014’te yapılan güncellemeyle yumurta rezervi düşük olan kadınlara -yaşayan çocuğu olmama şartıyla- yumurta dondurma hakkı tanındı. Bundan önce bu hak yalnızca kanser hastalarına tanınıyordu. Biz de 2015’ten beri aktif olarak bu işlemi uyguluyoruz. Geçen yılın rakamlarına baktığımızda ayda yaklaşık 70-80 hastanın başvurduğunu söyleyebilirim, ki talep her geçen gün artıyor. Güncel pratiğimize dayanarak ilk zamanlara göre bu talebin iki katına çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yumurta rezervi düşüklüğü nasıl tespit ediliyor?
Bunu anlamak için bazı testler yapıyoruz. Bazal hormon dediğimiz adetin 2, 3, en geç 4. günü uyguladığımız bir hormon test profilimiz var. Aynı gün bir de bazal ultrason yaparak yumurtalıklardaki folikülleri sayıyoruz. Bu ikisini bir araya getirince de rezerv ortaya çıkıyor. Eğer bu ikisi arasında bir uyumsuzluk varsa, o zaman AMH testine karar veriyoruz. Sonuca göre over rezervini belirliyoruz. Bizim kliniğimiz sınır değeri 1.1 ng/ml kabul ediyor. Eğer bunun altındaysa, o zaman yumurta rezervi düşük kabul ediyoruz.
Bu değere baktırmak için tavsiye ettiğiniz yaş aralığı var mı?
Genel olarak 35 yaşından itibaren kadınların üreme kapasitesinin düşüşe geçtiğini biliyoruz. 40’tan sonra daha da azalıyor ve son nokta menapoz oluyor. Bu yüzden yumurta dondurmadan en çok fayda görecek olan kesim 35-43 yaş aralığı diyebiliriz. Bununla birlikte belli durumlarda kişinin 20-25 yaşında da yumurta rezervi düşük çıkabilir. Bu durumda bu yaşlarda da dondurmak mümkün.
Rezervin düştüğünü anlamayı sağlayacak bir gösterge var mı?
Bir kadın normal adet görmeye devam ederken adet miktarında azalma veya daha seyrek adet görmeye başlarsa bu uyarıcı bir işarettir. Yaştan bağımsız olarak rezerv testine baktırmasını tavsiye ederiz. Bunun dışında sigara, yumurtanın erken yaşlanmasına sebep olan, dolayısıyla yumurta kalitesini etkileyen birincil faktör. O yüzden kesinlikle yasak.
Peki kaç yumurta dondurmak ideal?
Zaten yumurta rezervi düşük olan hastalarda tek seferde 5’ten fazla olgun yumurta elde etme olasılığımız düşük. Bunu üç işlem olarak düşünerek biz ortalama 15 yumurta dondurmayı tavsiye ediyoruz. Ancak her hasta 15 yumurta (oosit) elde edene kadar bu işlemi tekrarlamıyor. Maddi, manevi zor bir süreç. Ama örneğin 45 yaşında bir hastamız 8 defa geldi ama her seferinde zar zor bir yumurtayla ancak 8 yumurta toplayabildik.
Her yumurta dondurulacak standartta değil yani?
Maalesef. Süreç şöyle işliyor: Yumurta toplama öncesinde yaklaşık 10 günlük bir süreçte hastayı hazırlıyoruz, belli ilaçlarla yumurtaların gelişimini destekliyoruz ve ultrasonla takip edip folikül sayısına bakıyoruz. Foliküller belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra da 36 saat sonra toplamak üzere yumurtaları çatlatıyoruz. Ancak o toplama işlemi sonrası laboratuvarda mikroskop altında bakılarak folikül içindeki yumurta varlığını tespit edebiliyoruz. Eğer mature dediğimiz olgun yumurtaysa dondurmaya uygun bulunuyor. Dolayısıyla biz 5 yumurta toplasak da belki sadece ikisi dondurmaya uygun çıkabiliyor.
Peki dondurma işlemi nasıl gerçekleşiyor?
Şu anda ülkemizde hızlı dondurma dediğimiz son teknolojiler yani vitrifikasyon yöntemi kullanılıyor. Eskiden yavaş dondurma yapılıyordu ve yumurtaları çözündükleri sırada kaybetme olasılığımız daha yüksekti. Şimdi bu yöntemle yüzde 90-95 oranında o yumurtayı dondurduğumuz günkü haliyle 5 yıl sonra çözebiliyoruz. Toplanan yumurtalar belli numaralandırmalarla sıvı azot tanklarına konuluyor. Dondurma süresi yıllık olarak belirleniyor ve kişinin onayıyla beş yıla kadar uzatılabiliyor. Bir hücreyi o esnada metabolizmasıyla dondurmak gibi düşünün. Gerçekten çok muazzam teknolojiler. Ancak çözdürdükten sonra da yine dejenere olma ihtimali var. O yüzden ne kadar fazla sayıda yumurta dondurulursa gelecekte gebelik elde etme ihtimali o kadar yüksek oluyor.
Merkezinizdeki bu uygulama kapsamında dondurulan yumurtayı çözdürüp kullanma oranı yüksek mi?
O konuda geri dönüş henüz çok az. Bunu kendi aramızda da konuşuyoruz, bir istatistiğinin çıkarılmasına ihtiyaç var. Şu an için senede ortalama 1-2 tane diyebilirim. Fakat kadının karşısına şu an için bir aday çıkmamış olabilir ve geleceği bilemeyiz. Yumurta dondurma işlemi yaptırmadığınızda da, böyle bir niyetiniz varsa, ileride pişmanlık yaşama ihtimaliniz var.
Yumurta donduranlar anlatıyor:
S.Ş. (48, Bankacı): 2015 yılında 42 yaşındayken bu yönteme başvurdum; çünkü yaşım ilerledikçe çocuk sahibi olmayla ilgili kaygılarım artmıştı. Dondurduktan sonra da çok rahatladım, bir güven duygusu oluştu. Hayatımda verdiğim en doğru karardı diyebilirim. 2016 yılında evlendim ve dondurduğum yumurtalarım sayesinde 2018 yılında kızım Ela dünyaya geldi. Karar aşamasında olan tüm kadınlara hikayemizin umut olsun isterim.
D.Y.(36, Öğretmen): 2019 yılında meme kanseri teşhisi üzerine doktorumun önerisiyle bu yönteme başvurdum. Anne olmak adına başka şansım yoktu. Bu işlem özellikle tedavi sürecimde geleceğe dair umutlanmamı sağladı. Kanserle ilgili tedavi sürecim tamamlandı ama kontrollerim devam ediyor. Erkek arkadaşım da bu süreçte en büyük destekçim oldu, önümüzdeki yıl evlenmeyi düşünüyoruz. Doktorlarım onaylarsa dondurduğum yumurtalarım sayesinde anne olmak istiyorum.
H.Ş. (26, Asistan Dr., Kadın Hastalıkları): Daha önce yumurtalıklarımdan bir ameliyat geçirmiştim ama üzerine çok düşmedim. Terzi kendi söküğünü dikemez derler ya. Tüp bebek bölümünde çalışmaya başladıktan sonra yumurta rezervi düşük hasta sayısının çok fazla olduğunu gördüm ve baktırmaya karar verdim. Sonucu görünce de bir anda doktor değil, hasta pozisyonuna geçtim ve süreç başladı. İşlemi yaptırmak bana büyük bir rahatlama sağladı. Yaptırmasaydım bütün bir ömrüm acabayla geçecekti. Bu şekilde erişilebilir bir çözüm sunulmasını çok önemli buluyorum.
“Birçok ülkede isteğe bağlı”
(Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Güvenç Karlıkaya-Bahçeci Tüp Bebek Merkezi)
“Günümüzde ekonomik sebepler, kariyer planlamaları nedeniyle evlilik ve çocuk doğurma yaşı erteleniyor. Bu durumda birçok kadın daha genç yaşlarda yumurtalarını ileride kullanmak için dondurmayı tercih ediyor. Sosyal dondurma adı verilen bu durum, birçok ülkede kadın isteğine bağlı olarak yapılmaktayken Türkiye’de düşük yumurta rezervi tanısı şartı var. Bu koşul da hormon sonuçları ve ultrason bulguları ile kanıtlandığında yumurta dondurma işlemine onay alınabiliyor. Yumurta toplama işlemi hafif bir anestezi altında, hastanın ağrı duymayacağı şekilde yapılıyor. Bu yumurtalar yaklaşık -190 derecede bulunan sıvı azot tanklarında muhafaza edilirler. Maksimum ne kadar muhafaza edileceği konusunda yapılan bilimsel çalışmalar, bazı teorik riskler dışında sonsuza kadar saklanabileceğini öngörüyor. Ülkemizdeki kanunlara göre saklama süresi 5 yıl olup bu süre sonunda eğer dondurma başlangıcındaki koşullar halen devam ediyorsa Sağlık Bakanlığı’nın izni ile her beş senede uzatılabiliyor.
Dondurulan yumurtalar kullanılmak istendiğinde yine bazı laboratuvar işlemleri sonrası çözülüyor ve genellikle mikroenjeksiyon işlemiyle döllendikten sonra embriyo oluşturuluyor. Burada mutlaka mikroenjeksiyon işlemi şart olmasa da, dondurma çözme işlemlerinin yumurta kabuğunu sertleştirmesi nedeniyle klasik tüp bebek işlemleri çok başarılı olamıyor ve yumurta döllenme oranları düşüyor. Bu yüzden mikroenjeksiyon tercih ediliyor. Bu işlemler sonrası elde edilen embriyoların transferiyle elde edilen gebelik sonuçları, yaş grubu dahilinde, taze yumurtayla yapılan mikroenjeksiyon işleminden çok farklı değil ve meydana gelen gebeliklerde sağlık riski oluşma olasılığı normal tüp bebekten farklı değil.”