PazarProf. Dr. İsmail Tufan: Yaşlılık yol haritasına ihtiyacımız var

Prof. Dr. İsmail Tufan: Yaşlılık yol haritasına ihtiyacımız var

02.06.2024 - 02:01 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin demografik projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2050’ye kadar yüzde 20’lere ulaşması bekleniyor. Prof. Dr. İsmail Tufan, “Türkiye’de yaşlılıkla ilgili bazı politikalar ve stratejiler geliştirildi ancak kapsamlı bir yaşlılık yol haritası tam anlamıyla oluşturulmuş değil” diyor.

Prof. Dr. İsmail Tufan: Yaşlılık yol haritasına ihtiyacımız var

Seyhan Akıncı - Ülkemizde 1960’lı-70’li yıllarda her 100 kişiden 3’ü 65 yaş ve üzeriyken bugün her 100 kişiden 10’u yaşlı kabul ediliyor. Bu durum sağlıktan sosyal güvenliğe, trafik sisteminden iş gücü piyasasına pek çok noktada belirleyici reformların yapılmasını zorunlu kılıyor. Peki, ülkemizin bir yaşlılık yol haritası var mı? Ülkemizde gerontoloji denince akla gelen ilk isimlerden olan Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan ile konuştuk.

Haberin Devamı

Öncelikle ülkemizin nüfusu neden yaşlanıyor?

Türkiye’nin nüfusu gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede olduğu gibi çeşitli demografik, sosyo-ekonomik ve kültürel faktörlerin etkisiyle yaşlanmakta. Türkiye’de doğurganlık oranı son yıllarda önemli ölçüde düştü. 1960-1970’lerde kadın başına ortalama 5-6 çocuk olan doğurganlık oranı, 2020’lerde 2’nin altına indi. Bugün 1,5 seviyesine kadar gerilemiş durumda. Bu, genç nesillerin nüfustaki payını azaltırken, yaşlı nüfusun artmasına yol açmakta. Nüfusumuzda 1960-1970’li yıllarda her 100 kişiden 3’ü 65 yaş ve üzerindeyken, bugün her 100 kişiden10’u  yaşlı. Sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, beslenme ve yaşam koşullarının iyileşmesi, yaşam süresinin uzamasına katkıda bulunmakta.

Haberin Devamı

Batılı ülkelere kıyasla hâlâ genciz diyebilir miyiz?

Türkiye’nin nüfusu, Avrupa ve bazı diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında hâlâ genç sayılabilir, ancak nüfusumuz yaşlanma eğiliminde. Türkiye’de medya yaş yaklaşık 33 yıl civarında. Bu, nüfusun yarısının 33 yaşın altında olduğu anlamına gelir. Bu medya yaş, Türkiye’yi genç nüfuslu ülkeler arasında tutmakta. Türkiye’nin demografik projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2050’ye kadar yüzde 20’lere ulaşması beklenmekte. Bu tabii ki Türkiye’nin nüfus yapısında önemli bir değişime işaret etmekte ve sağlık, sosyal güvenlik, emeklilik sistemleri gibi alanlarda yeni politikalar ve düzenlemeler gerektirecektir. Türkiye’nin 15-24 yaş arası genç nüfusu toplam nüfusun yüzde 15’ine yakın. Bu oran, genç nüfusun hâlâ önemli bir paya sahip olduğunu göstermekte.

Peki, bunun getirdiği sonuçlarla ilgili politikalar üretiyor muyuz? Türkiye’nin bir ‘Yaşlılık Yol Haritası’ var mı?

Türkiye, nüfusunun hızla yaşlanmakta olduğunun tabii ki farkında. TÜİK verilerine göre yaşlı nüfusun (65 yaş ve üzeri) oranı devamlı artmakta ve bu demografik değişim, sosyal ve ekonomik politikaların yeniden şekillendirilmesini zorunlu kılmakta. Türkiye’de yaşlılıkla ilgili bazı politikalar ve stratejiler geliştirildi ancak kapsamlı bir yaşlılık yol haritası tam anlamıyla oluşturulmuş değil.

Haberin Devamı

“Uzman personele gereksinim artacak”

Nüfusumuzun yaşlanmasının etkileri neler olacaktır?

Yaşlı bireylerin sağlık ve bakım ihtiyaçları artacaktır. Kronik hastalıklar, demans (öncelikle Alzheimer demansı) ve diğer yaşlılıkla ilişkili sağlık sorunları daha yaygın hâle gelecektir. Yaşlılık döneminde finansal güvence ihtiyacı artmakta. Emekli maaşlarının yeterliliği ve kişisel tasarrufların önemi daha belirgin hâle gelecektir. Yaşlı bireyler arasında yalnızlık ve sosyal izolasyon riski artabilir. Dolayısıyla sosyal ağların ve destek sistemlerinin önemi de artacaktır. Yaşlı nüfusun artması, sosyal hizmetlere olan talebi artıracaktır. Yaşlı bakım evleri, evde bakım hizmetleri ve diğer destek hizmetlerinin genişlemesi zorunlu olacaktır. Şu anki hâliyle yaşlı toplumu taşıyacak güçte bir bakım sistemi yok. Kuşaklar arası dayanışma ve ilişkilerde değişimler yaşanması muhtemel. Bununla genç ve yaşlı nesiller arasında daha fazla etkileşim ve destek ihtiyacını kastediyorum. Çalışan nüfusun azalması, iş gücü piyasasında açıklar yaratacaktır. Sağlık sisteminde yaşlılara yönelik hizmetlerin payı artarken, geriatri, hemşirelik, evde bakım ve gerontolog gibi alanlarda uzman personele olan ihtiyaç da artacaktır. Yaşlılar için daha güvenli ve erişilebilir ulaşım çözümleri geliştirilmesi gerekecektir.

Haberin Devamı

Prof. Dr. İsmail Tufan: Yaşlılık yol haritasına ihtiyacımız var

Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ‘Dünya Nüfus Tahminleri’ raporuna göre 2050’de dünyadaki yaşlı nüfusun bugünün 2 katına çıkması bekleniyor.

Muş’tan Girne’ye Tazelenme Üniversitesi

Kurucusu olduğunuz Tazelenme Üniversitesi pek çok yaşlı bireyin hayatını değiştirdi. Şu anda hangi illerimizde kaç Tazelenme Üniversitesi var?

Tazelenme Üniversitesi, yaşlı bireylerin yaşam boyu öğrenme süreçlerine katılmalarını ve aktif bir yaşam sürmelerini teşvik etmekte. Şu anda 13 Tazelenme Üniversitesi bulunmakta. Bunlardan 12’si Türkiye’de, biri Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde. Antalya’dan Burdur’a, Yozgat’tan Malatya’ya, Muğla’dan Sivas’a, Eskişehir’den Muş’a, Mersin’den Batman’a, Samsun’dan Çanakkale’ye ve KKTC’de Girne’ye uzana geniş bir coğrafyada öğrencileriyle buluşmakta.

Haberin Devamı

“Sosyal bakım sigortasıyla herkese erişim”

Nüfusun yaşlanması sosyal bakım sigortasını gerekli kılıyor mu?

Nüfusun yaşlanması, sosyal bakım sigortasının devreye sokulmasını zorunlu hâle getirmiştir. Sosyal bakım sigortası, bireylere ve ailelere uzun vadeli bakım ihtiyaçlarını karşılayabilecek finansal destek ve bakım olanakları sağlar. Bu, bakım hizmetlerinin erişilebilirliğini artırır ve finansal stresleri azaltır. Profesyonel bakım hizmetlerine erişimin artması, bakım kalitesinin iyileşmesine de katkı sağlayacaktır. Sosyal bakım sigortası, bakım hizmetlerinin standartlarını da belirleyecektir. Sosyal bakım sigortası, sağlık sistemindeki yükü azaltarak hastanelerin ve diğer sağlık kuruluşlarının daha etkin çalışmasını da sağlayacaktır. Sosyal bakım sigortası, gelir düzeyine bakılmaksızın herkesin bakım hizmetlerine erişimini sağlar, böylece toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunur.