24.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ulaş Gürşat / ulas.gursat @ milliyet.com.tr
Dünya’nın en eski ve en prestijli turnuvası olarak kabul edilen Wimbledon yarın başlıyor. Londra’nın Wimbledon bölgesinde 1877 yılında ilk kez gerçekleştirilen turnuva bu yıl 126. kez düzenleniyor. Avustralya Açık, Fransa Açık, ABD Açık’la beraber 4 Grand Slam turnuvası arasında yer alan Wimbledon tenis oyunun başladığı günlerdeki gibi çimde oynanan tek büyük turnuva olarak biliniyor.
Turnuvanın temelleri 1868 tarihinde Wimbledon Worple Caddesi’nde kurulan "All England Lawn Tennis ve Croquet Club" adındaki kulüple atıldı. 1876 yılında Walter Clopton Wingfield adında bir İngiliz Subayı’nın tenis sporunu bugünküne benzer bir hale getirmesiyle tenis kulübün aktivitelerinden birisi haline geldi. 1877 yılında ise All England ilk tenis turnuvasını düzenledi. Bugünkü tenis oyunuyla olan farklar ağın ve direklerin yükseliği ile servis çizgisinin ağa olan uzaklığıydı. İlk Wimbledon Tenis Turnuvası’nı bir emlak danışmanı olan Spencer Gore kazandı. Finali izlemeye gelen yaklaşık 200 kişi biletler için 1 şilin ödedi.
1922 yılında kulüp bugünkü Church Caddesi’ne taşınınca Merkez Kort ortaya çıktı ve etrafına 4 kort daha yapıldı. Turnuvada 1968 yılına kadar sadece amatör sporcular mücadele etti. 1968’den sonra ise "Açık Dönemi" olarak adlandırılan döneme girildi ve Wimbledon dünya çapında en üst seviyedeki tenisçilerin en önemli sahnesi oldu.
Turnuvanın resmi yiyeceği kremalı çilek.
Sıcak günlerin serin içeceği Pimm’s Cup.
Wimbledon’ın şahini güvercinler göz açtırmıyor.
En prestijli sahnenin örf ve âdetleri
Wimbledon, dünyanın en iyi tenisçilerinin en prestijli sahnesi olduğu kadar köklü geçmişi ve diğer spor turnuvalarında örneklerine pek rastlanmayan gelenekleriyle tanınıyor. İşte Wimbledon’ı, Wimbledon yapan gelenekler:
Hakemlerin beyaz lacivert üniformaları Ralph Lauren’den
Koyu yeşil ve mor Wimbledon’ın geleneksel renkleri olsa da bütün oyuncuların bütün giysilerinin beyaz olması bir zorunluluk.
2005 yılına kadar hakemler ve top toplayıcı çocuklar yeşil üniformalar giyerken 2006 yılındaki turnuvadan itibaren Ralph Lauren’in tasarladığı lacivert-beyaz üniforma kullanılmaya başladı.
Kraliçe gelmişse Kraliyet Tribünü selamlanmak zorunda
2003 yılına kadar Merkez Kort’ta mücadele eden oyuncuların maç öncesinde Kraliyet Tribünü’nde oturan kraliyet ailesini selamlaması bir zorunluluktu. 2003’te bu gelenek değişti ve artık oyuncular sadece Kraliçe veya Galler Prensi tribündeyse Kraliyet Tribünü’nü başlarıyla ya da reverans yaparak selamlamak zorunda.
Tribünlerde çilek ve krema yenir
Wimbledon’ın en ünlü geleneği tabii ki geleneksel yiyeceği çilek ve kremadır. Turnuva boyunca seyirciler 28 ton çilek ve 7 bin litre krema tüketir. Bu gelenek 1500’lü yıllarda 8. Henry’nin sağ kolu Kardinal Wolsey’nin böğürtlenlerin üzerine krema dökmesiyle başladığı tahmin ediliyor. Çilek ve krema Wimbledon’da 1884’ten bu yana tribünlerde tüketiliyor.
Turnuvada 150 bin bardak Pimm’s Cup tüketiliyor
Wimbledon’ın geleneksel içeceği ise Pimm’s adında bir kokteyl. Yapımı şöyle: Bir çeşit cin olan Pimm’s 1 limon suyu, sade gazoz veya birinci kalite zencefil birasıyla karıştırılır. Salatalık dilimleriyle servis edilir. Pimm’s Cup adındaki bu içecek içindeki narenciye ve baharat aromalarıyla birlikte buzla beraber servis edilince sıcak yaz günlerinde içimine doyum olmaz. İçimi kolay bu içecekten turnuva boyunca 150 bin bardaktan fazla tüketiliyor.
Çimin boyu 8 milimetre olmalı
Wimbledon çim üzerinde oynanan tek büyük turnuva olduğu için çim konusunda büyük bir hassasiyet gösteriliyor. Zemin için İngiliz çimi olarak bilinen Lolium Perenne türü kullanılıyor ve tam olarak 8 milimetre kesilmesine dikkat ediliyor.
Rufus adlı şahinin görevi güvercinleri kovalamak
Wimbledon Turnuvası’nda görev alanlardan birisi de Rufus adında bir şahin. Rufus’un görevi turnuva boyunca güvercinleri kortlardan uzak tutarak oyuncuların dikkatinin dağılmasını engellemek ve izleyenlere güvercin pisliği derdinden uzak tutmak. Rufus yıl boyunca kortların etrafında haftada bir uçuyor ve turnuva esnasında haftada üç kez kortların üzerinde kanat çırparak güvercinlere dehşet saçıyor.
İngilizler’in hem gururu hem utancı
Wimbledon Tenis Turnuvası İngiltere’de düzenlenen bir turnuva olmasına rağmen Britanyalıların başarılı olamadığı bir arena. Wimbledon tek erkeklerde son şampiyon 1936’da İngiliz Fred Perry olurken, kadınlarda son Britanyalı şampiyon 1977’de Virginia Wade oldu. O tarihten bu yana hiçbir Britanyalı sporcu Wimbledon’ı kazanamadı ve Wimbledon gibi tarihi bir turnuvayı düzenlemekle gurur duyan İngilizler aynı zamanda bu turnuvada şampiyon çıkaramadıkları için de alay konusu oldular.
Unutulmayan 10 olay
2008 finali hâlâ hafızalarda (solda), bir topa bir buket çiçek (sağda).
1. Destansı Federer-Nadal finali (2008)
4 saat 48 dakika süren Nadal-Federer finali en muhteşem tenis karşılaşması olarak kabul ediliyor. Nadal kazanarak ilk Wimbledon şampiyonluğunu elde etmiş ve Federer’in çim üzerinde 65 maçlık üstünlüğüne son vermişti
2. 11 saatlik Isner-Mahut maçı (2010)
2010’da karşılaşan Isner-Mahut mücadelesi tarihin en uzun tenis karşılaşması oldu. Üç güne yayılan karşılaşma toplam 11 saat 5 dakika sürdü ve 183 oyun oynandı.
3. İlk Wildcard şampiyonu: G. Ivanisevic (2001)
Dünya sıralamasında 125. sırada yer alan Ivanisevic
2001 finalinde Pat Rafter’ı yenerek Wimbledon’a wildcard’la katılıp şampiyon olan ilk ve tek tenisçi oldu.
4. Sahaya çıplak girdi (1996)
Richard Krajicek ve Malivai Washington arasında oynanacak final öncesinde Melissa Johnson adında bir görevli korta önlük hariç çıplak bir şekilde girmişti.
5. Yağmur altında Cliff Richard şarkıları (1996)
Wimbledon’da yağmur nedeniyle duran bir maç sırasında tribündeki Cliff Richard mikrofonu eline alıp konser vermeye başladı.
6. Centilmen Tim Henman (1995)
Tim Henman’ın çiftler maçında sinirlenerek hızla vurduğu top, bir top toplayıcı kızın kafasına geldi.
Henman daha sonra kıza bir buket çiçek verdi.
7. Navratilova’nın 9. Wimbledon zaferi (1990)
Navratilova 1990 yılında Zina Garrison-Jackson’ı mağlup ederek 9. kez Wimbledon’da şampiyon oldu ve 1938’den beri kırılamayan bir rekoru kırdı.
8. Tribüne çıkan ilk tenisçi Pat Cash (1987)
Siyah-beyaz saç bandıyla hatırlanan Pat Cash geleneklere karşı gelip 1987’deki şampiyonluğunu tribüne çıkıp ailesiyle kutladı.
9. Borg-McEnroe finali (1980)
Bjorn Borg ile John McEnroe arasında oynanan final de inanılmaz çekişmeli geçmişti. 4. setteki tie-break’i McEnroe
18-16 kazanarak İsveçli Borg’u yenmeye çok yaklaşmıştı. Fakat maçı Borg kazandı.
10. İlk siyahi şampiyon
Arthur Ashe (1975)
Arthur Ashe, 32 yaşındayken son
şampiyon Jimmy Connors’u yenerek şampiyon olmuştu. Dört seti de kazanan Ashe Wimbledon Kupası’nı kaldıran ilk siyahi sporcu oldu.