04.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Tanklarda düşmanı tanımlamak ve hedefi vurabilmek için bir sistem var. Kameralar düşmanı gözetliyor, düşmanın yüzlerce noktasından aldığı bilgileri bilgisayara iletiyor. Bilgisayar da işte bu bilgileri kullanarak, tanımlanan düşmanın şeklini şemalini, yerini tam olarak belirliyor. Silah bu hedefe kilitleniyor. Ateş! Ve tam isabet!Peki tüm bunların mağaza mağaza dolaşıp modayı takip etmekle ve kendine yakışanı bulmaya çalışmakla ne alakası olabilir? Hiiiç... Mi? Tanklar nasıl ateş eder? Hisleri mi vardır, düşmanın yerini bilirler? Gözleri mi vardır, hedefi görürler? Hedefi nasıl bulurlar? Nasıl vururlar? Her şey bünyesinde 7 bin bilim adamı ile savunma sanayiinde kullanılmak üzere çeşitli sistemler geliştiren İngiliz QinetiQ (Kinetik diye okunuyor) şirketinin özelleştirilmesiyle başladı. Artık bilim adamlarının asker için değil, siviller için bir şeyler yapması gerekmekteydi. Her şeyi çöpe atıp sıfırdan başlamak yerine ellerindeki bilgilerle ne yapabileceklerine bir baktılar. Ve gördüler ki tanklarda kullanılan bu sistem, pekâlâ gündelik hayatımızın bir parçası olabilir. Bu kez savaşanlara değil, şık olmak isteyenlere yardım edeceklerdi. Böylece "akıllı soyunma kabini" projesi doğdu. Savaşma, şık ol Herkesin başına gelmiştir. Alışverişe çıkarsınız. Sanki marifetmiş gibi her sezon değişen modaya uygun bir şeyler satın almanız gerekmektedir. Ve fakat her şey öyle farklıdır ki! Bol pantolonlar daralmış, uzun etek boyları kısalmıştır. Size yakışanı bulmak kolay değildir. Yeni giysiler içinde aynadan yansıyan size, henüz gözünüz alışmamıştır. Ve tecrübeyle sabittir: Böyle durumlarda satış görevlilerine güvenmek, evde hüsrana uğramak demektir. Zira adı üstünde, satış görevlisinin görevi satış yapmaktır. Yeryüzünde bir tane bile tezgahtar yoktur ki size "I ıh, bu hiç olmadı. Size yakışmadı. Lütfen çıkarın onu hemen üstünüzden" desin. Demezler! İnsanlar yalan söyler. Ama bilgisayarlar, şimdilik, yalan söylemiyor. Çok kötü! Soyun... İşte tam da bu noktada tanklardaki sistem devreye giriyor. Soyunma kabinine tıpkı tanklardaki gibi kameralar kuruluyor. Üç boyutlu çalışan altı kamera tüm bedeninizi ve giysiyi tarayıp binden fazla noktadan ölçüm alıyor. Sonra verileri bilgisayara gönderiyor. Bilgisayarda vücut ölçülerine en uygun stili saptayan bir program var. Bu program verileri değerlendiriyor. Kıyafet size bol mu geldi, dar mı geldi, poponuzu bastırıp yayvanlaştırdı mı, göğüslerinizi ezip büzdü mü, göbeğinizi mi pörtletti? Bilgisayar hiç acımıyor. Gözünüzün yaşına bakmıyor. "I ıh" diyor, "derhal çıkarın bunu üstünüzden."Ya da "Tamam" diyor, "çok yakıştı. İşte vücudunuza layık bir kıyafet. Neyse parası, hiç düşünmeyin, ödeyin." Yani... Tam isabet! Vücudunuza layık İyi de... Alışveriş bir fizik problemi değil ki; doğrusu, yanlışı, ille de bir cevabı olsun. İnsan bazen, olur ya, katiyen giymeyeceği bir şeyi de almak isteyebilir. Gardıropta dursun diye, arada bir çıkarıp bakmak için, giyip aynanın karşısına geçmek için, sonra iç geçirip yeniden gardırobun derinlerine atmak için... Bir gün acayip forma girip o kıyafete girmeyi, o kıyafeti dışarıda da giyebilmeyi hayal edebilmek için... Hem bazen, olmaz mı, canımız sıkkındır vesaire, diyelim bir satış görevlisinden, okkalı bir yalan duymak isteyebiliriz. Değil mi?Bilgisayar yani, şıklık mevzu bahisse tam isabet ama insaniyeti ıskalıyor sanki! Alışverişin tadı kaçtı Soğutma sistemi olan eşofmanlar, sigara kokusu tutmayan kazaklar, sinek kovalayan elbiseler ve çiçek kokulu çoraplar... Onlara kısaca "smart clothes / akıllı giysiler" deniyor.Kumaşın dokularına karıştırılmış mentol benzeri bir madde ile kaynar suyun içinde kendi ısısını koruyup serin ve taze kalan kıyafetlerden söz ediliyor. Koştunuz koştunuz, çok yoruldunuz, üstünüzü değiştirmekle uğraşmak ne kelime olduğunuz yere yığılmak mı istiyorsunuz? Merak etmeyin, eşofmanınız zaten bunca hareketten sonra bile gardıroptan çıktığı gibi aynı; soğutucu sistemi sayesinde ısısında yarım derece bile değişiklik olmadı.İpliklere iliştirilen mikro kapsüllerle çoraplar her daim çiçek gibi kokuyor. Ayağınız mı terledi? Çorap anlıyor. İki fıs fıs artık gül mü istersiniz, lavanta mı, yoksa Ermenegildo Zegnanın yeni parfümü Essenza di Zegna mı; hoop ortama koku salıyor. Vücudunuza nemlendirici sürmeye üşenenler için nemlendiricili kıyafetler bile yapılıyor.Böyle yani...Giysilerin IQsu aldı başını gidiyor. Yakında birbirimizle giysilerimizin zeka seviyesini konuşurken bulabiliriz kendimizi. Ya da çorabımız "Beni o geri zekalı ayakkabıya hiçbir güç sokamaz", tişörtümüz "Bu pantolon çok kendini beğenmiş, ben onunla gezmek istemiyorum" diyebilir. Çorabım bir dahi, tişörtüm biraz geri zekalı Teknolojik gelişmeler beni büyülüyor. Böyle geleceğe ait olması falan. Kim bilir, belki benim artık yaşamıyor olacağım bir zamanda, birilerinin artık başka türlü yaşayacak olması. Gündelik hayatın değişecek olması. Ne bileyim, yeni yıl bana mani ve depresyonun yanı sıra böyle bir gelecek sarhoşluğu da armağan etti galiba. tubakyol@yahoo.com manik depresif köşe