22.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Tayland’da yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılan “iyileştirme sanatı” geleneksel Thai masajı, geçen hafta itibarıyla UNESCO’nun “İnsanlığın Soyut Kültürel Mirası” listesine girdi. Yaygın masaj anlayışından farklı olarak yağ kullanmaksızın kıyafet üzerinden yapılan ve vücudun belli bölgelerine yumruk, dirsek, diz ve ayaklarla baskı uygulanmasına dayanan bu masajı, Swissotel The Bosphorus İstanbul’daki Pürovel Spa’da deneyimledik.
İnsanları masaj sevenler ve sevmeyenler olarak ikiye ayıracak olsak, Thai masajı masaj severleri de ikiye ayıracak cinsten diyebiliriz. Zira işin içinde aromatik yağlarla mest olma, gevşeyip kendini bırakma ve muhallebiye dönme hali yok. En başta giymeniz gereken beyaz, bol giysiler adeta masaja değil de Judo’ya geldiğinizi düşünüp ter dökmenize yetiyor. Yüzüstü yatmanız istense de pek heveslenmeyin, terapist ayaklarınızdan başınıza kadar belli enerji bölgelerine yoğun biçimde baskı uygulayacak, uzuvlarınızı çekiştirecek, sizi çeşitli pozisyonlara sokarak omurganızı ve kaslarınızı esnetecek. Hâlâ kendinizden geçmemişseniz, terapistin bir ara sırtınızda oturduğunu hayal meyal hatırlayabilirsiniz. Ama bütün bunlar gözünüzü korkutmasın, çünkü öldürmeyen acı güçlendiriyor: Seasın sonunda kendinizi hem zihinsel hem bedensel olarak dinlenmiş, daha esnek ve güçlü hissetmeniz garanti. Biraz da bu yüzden olsa gerek, Thai masajı “pasif yoga” olarak da anılıyor. Masajı uygulayan terapist Sukdee Tasaporn, işin sırrını şöyle anlatıyor: “Uyguladığımız baskı kan dolaşımını hızlandırıyor, kaslardaki gerginliği azaltıyor ve stres seviyesini düşürüyor.” Pürovel Spa Müdür Yardımcısı İnci Saral da, Thai masajının hatırı sayılır bir kitlesi olduğunu, özellikle spor yapanlar tarafından tercih edildiğini anlatıyor. Çalışmalar, Thai masajının özellikle sırt ağrısı, baş ağrısı, uykusuzluk, hatta kaygıyı tedavi etmeye yardımcı olduğunu gösteriyor.