02.07.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı - 2019’da farklı pratiklerin araştırma ve üretim süreçlerini desteklemek ve disiplinler arası etkileşime zemin yaratmak amacıyla kurulan uluslararası konuk sanatçı programı Gate 27 haziran ayında Craft Antakya projesiyle depremden etkilenen üreticileri destekleyen tasarımcı Zeynep Ağırbaş’ı konuk etti. İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Programı’nda “Gelecekte Takip Edilmesi Gereken Genç Tasarımcılar” arasında gösterilen Zeynep Ağırbaş,”Craft Antakya’yı tasarımın ve zanaatın birleştiği yerde hayal ediyoruz” derken Gate 27 Direktörü Burak Mert Çiloğlugil, “Craft Antakya ile olan konuk sürecimiz bir başlangıç. Bölgenin yeniden yapılanması ve kalkınması için yeni programlar geliştiriyoruz” diyor. Zeynep Ağırbaş ve Burak Mert Çiloğlugil ile bu dayanışmayı konuştuk.
Acıda ortaklaştığımız ama eylemde yer yer zayıf kaldığımız bir gerçek 6 Şubat depremleri... Craft Antakya ile elini taşın altına koyanlardan oldunuz. Bu projenin ortaya çıkış sürecinden söz edebilir misiniz?
Zeynep Ağırbaş: Deprem olduğunda Londra’da çalışıyordum. Hem bölgeye uzak olmak, hem de elim kolum bağlıymış gibi oturmak beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Bu psikolojiden çıkmam ve işe yarayacak bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. Hatay’la ilk tanışmam Londra’da Central Saint Martins’te Tekstil Tasarımı okurken olmuştu. Türkiye’de farklı bölgelere giderek, o bölgeye özgü zanaatları ustalarından öğrendim. Üniversitede ise Türk zanaatkarları ile projelerimde hep iş birlikleri yaptım. Birinci sınıfta, Hatay’da çok sevdiğim bir dokuma üreticisinin ürünlerini alıp, projemde kullanmıştım. Depremden sonra çalıştığım Antakyalı üreticileri arayıp nasıl olduklarını sormak istedim ve “Sizler için ne yapabilirim?” dedim. Deprem bölgesindeki dokuma ve kumaş üreticilerinin hem sürdürülebilir bir ekonomik kazanca, hem onları yeniden hayata bağlayacak bir motivasyona, hem de birlikte hareket etmeye ihtiyacı vardı. İşte bu noktada “Craft Antakya” fikri ortaya çıktı.
Aslında bir buluşma noktası yarattınız...
Z.A.: Craft Antakya, yerel üreticinin ihtiyaç duyduğu tüm bağlantı ve iletişim kanallarını kuruyor. Evet, üretici ve alıcı arasındaki köprüyüz. 28 Şubat’tan bu yana proje, güzel iş birlikleri ile büyüdü ve 18’den fazla kurumsal müşteri ile iletişime geçip toplam 2000’den fazla ürün satışı gerçekleştirdik. Üreticilerimizin ürünlerini bugün Gusto mağazalarında, The Marmara Taksim otelinde, Lokal Mağaza gibi farklı noktalarda bulabilirsiniz. Otokoç ile işbirliğimiz sayesinde bölgedeki iki kadın üreticimize hem yaşamaları hem de üretmeye devam etmeleri için konteyner sağlandı, Hepsiburada ile iş birliğimizde kadın üreticilere platformda satış yeri verildi. Bugün Craft Antakya platformu sayesinde üretmeye devam etmek isteyen 15 Hataylı üretici ve zanaatkar ile iletişimdeyiz. Hatay’da kalan tüm üretici ve zanaatkarlara da ulaşmaya devam ediyoruz. Dokuma ve ipekçilik alanında başladığımız projemizde, Hatay’a özgü mozaik zanaatkarları ve bitkisel sepet örücülüğü yapan zanaatkarlarımız da eklendi. Temel amacımız uzun soluklu ve sürdürülebilir iş birlikleri kurup Hatay’a hem ekonomik hem de sosyal iyileşme açısından destek olmak.
Gate 27’de yer alan ilk sosyal girişim oldunuz... Neler hedefliyorsunuz?
Z. A.: Bu süreçte Sabancı Üniversitesi İnovasyon Merkezi’nden Evren Değerlier ile bir araya gelerek Craft Antakya’nın bir platform olarak profesyonelleşmesi için elektronik ticaret, süreç tasarımı ve girişimcilik üzerine görüştüm. Diğer yandan Gate 27’nin sanat danışmanı Beral Madra, görüşmemiz sırasında özellikle kültür sanat alanında bana yardımcı olabilecek farklı kişilerle görüşmem için beni teşvik etti. Craft Antakya’yı Hatay’daki tüm üretici ve zanaatkarları tek bir çatı altında toplayan bir platforma dönüştürmek üzerine çalışıyoruz. Kendim de tekstil tasarımcısı olduğum için üreticilere tasarım konusunda destek vermek istiyorum. Onları yurt içi ve yurt dışında doğru ürünlerle doğru pazarlara ulaştırabileceğime inanıyorum. Üreticinin markalaşma ve pazarlama açısından beslendiği bir ekosistem kurgulayıp, iş birliğinden beslenen bir yapı kurmayı hedefliyoruz.
İpek böceği ve ipek üreticileri merkezinizde… Tam olarak nasıl bir tabloyla karşı karşıyasınız?
Z.A.: Hatay, ipek böceği yetiştiriciliği ve ipek dokuması açısından tarihsel olarak çok önemli bölgelerden biri. Hatay Sarısı ipek böceği sadece bu bölgede yetişiyor ve yok olmakla karşı karşıya. Önemli değerimiz Hatay Sarısı’nın coğrafi işaret alması için yapılan başvuru süreci de devam ediyor. Bugüne kadar 13 dokuma üreticisine ulaştık ve hepsinin atölyelerinde çalışan dokuma ustaları vardı. Şu anki durum çok kaygı verici. Çok kayıp yaşandı, hayatlar alt üst oldu. Bu projeye “Üreterek iyileşeceğiz” mottosuyla başladım ve buna inanıyorum. Her şeye rağmen, bu sene ipek böceği üreticileri konteynır ve çadırlarda kozalarına bakmaya başladılar. Böyle gelişmeler mutluluk verici ancak daha yapılacak çok şey var. Craft Antakya olarak hayallerimiz büyük. Antakya’yı global olarak ipekböcekçiliği ve dokumanın merkezi yapmak istiyoruz. Craft Antakya’yı tasarımın ve zanaatın birleştiği yerde hayal ediyoruz. İnsanımızın geleneğini, göreneğini, zanaatın arkasındaki işçiliği ve hikâyelerini anlatacağımız bir marka yaratıyoruz. İş birliğinden ve dayanışmadan doğan bir marka.
Projeye destek vermek isteyenler neler yapabilir?
Z.A.: Üreticilerimizin stoğunda hâlâ birçok ürün var. Mağazalar ürünlerini toplu olarak alabilir, bireysel olarak da alışverişimizi bölgedeki üreticilerden yapabiliriz. Şu an ihtiyaç duyulan en büyük destek bu.