PazarSeri katil uzmanı bir stil danışmanı

Seri katil uzmanı bir stil danışmanı

03.10.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Kılıç Günü” dizisinin stil danışmanlığını yapan Seben Koçibey seri katil psikolojisi okudu. Eğitimini aldığı işi yapamayınca moda dünyasına girdi

Seri katil uzmanı bir stil danışmanı


Seri katil psikolojisi okumuş. Samuray kılıcı dersleri alıyor. Son iki yıldır dizilere stil danışmanlığı yapıyor. 1993’te 42 yaşındayken ölen otomobil yarışçısı Renç Koçibey’in küçük kızı (büyük kızı Alara Koçibey).
33 yaşındaki Seben Koçibey’den bahsediyorum. Koçibey, röportaja başlamadan önce “Çattık belaya” dedirtti bana. Sorularıma bakmak istedi, “Bunların bazıları çok kişisel ama! İşimi konuşmak istiyorum” dedi. Neyse ki
10 dakika içinde o soğuk nevale kadın gitti, tatlı biri geldi. Stil danışmanlığını yaptığı diziyi anlattıktan sonra “nasıl bir erkek aradığı” sorusunu da cevapladı...



atv’de yayınlanan “Kılıç Günü” dizisinin stil danışmanısınız. Dizilere styling yapmaya nasıl başladınız?
Az önce söz ettiğim, Türkiye’ye döner dönmez aldığım iş teklifi “Makber” dizisinin stil danışmanlığıydı. “Küçük Sırlar”da da bir hafta çalıştım ama yapım şirketiyle anlaşamadım, ayrıldım. Bir dostum Osman Sınav’ı tanıyordu, dizi çektiğinden bahsetti. “Allah” dedim, “Ne olur görüşeyim, yaptığı işleri çok beğeniyorum”. Sağ olsun o da “Tamam” deyince başladık. Dizi başlamadan önce senaryodan yola çıkarak her karakterin analizini yaptık. Onun doğrultusunda her bölüme uygun kıyafet seçimi yapıyorum. Başrolün
90 günde ölecek olması diziyi karanlık atmosferli yapıyor. Dolayısıyla ana karakterlerde canlı renkleri tercih etmiyorum. Siyahı, griyi kullanıyorum.

Üniversitede seri katil psikolojisi eğitimi aldınız. Liseyi henüz bitirmiş biri neden suça, katillere ilgi duyar ve böyle bir bölüm seçer?
Psikoloji okumayı istediğimi 11 yaşımda biliyordum. Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” kitabını bitirmiştim. Suç ve onun insan psikolojisi üzerinde yarattığı etkiler merak uyandırmıştı bende. Suç psikolojisi eğitimi almak için New York’a gittim. John Jay College of Criminal Justice’te okudum. Dört yıl boyunca seri katil psikolojisi eğitimi aldım. Okulu bitirdiğimde mesleğim kriminal analistlikti.

Okul biter bitmez işe girdiniz mi?
New York Polis Teşkilatı’nda kriminal analistlik yapmak istiyordum ama olmadı ne yazık ki...

Niye?
Polis akademisinin yazılı sınavını geçtim, fiziki sınavını da. Ama epileptik olduğum için tıp testini geçemedim. Prosedür böyleymiş. Epileptikler alınmıyormuş teşkilata. Hayal kırıklığına uğradım. Gelecekle ilgili planlarım suya düştü. Tüm hayatımı bu iş üzerine kurmuştum. Hobilerim bile yapacağım işle ilgiliydi. Okulun tüfek takımındaydım. Uzakdoğu sporları dersleri alıyordum. Beni terör masasına almak istediler. Türkçe biliyordum. Notlarım okulda çok yüksekti. İşlerine yarayacak biriydim ama ben istemedim. Ben seri katilleri okumuşum, terör masası beni kesmezdi.

Ne yaptınız peki New York’ta?
Bir barda geceleri garsonluk yapıyordum zaten okurken. Gündüzleri bir işim daha vardı: Arkadaşlarımın ve onların çevresinin styling’ini üstlenmek.

Bu işte deneyiminiz var mıydı?
New York’ta üniversiteye girene kadar merak ettiğim ve zevk aldığım
bir konuda çalışmak istedim. Modaya ilgim vardı. Bir tanıdık buldum ve Marie Claire dergisine girdim.
Altı ay boyunca moda editörü asistanlığı yaptım orada. Sonra
moda editörlüğüne terfi ettim.

Giyim zevkiniz nasıl oluştu? Ailenizin ne kadar etkisi var bunda?
Babam hayatımda tanıdığım en iyi giyinen erkekti. Üç parça takım elbiseleri çok güzel taşırdı. Feminen kadın severdi. Anneme gittiği seyahatlerden kıyafetler alırdı. Annemi de çocukluğumda yüksek topuklarla, güzel elbiselerle hatırlıyorum. Pazarları yenen aile yemeklerinde herkes şıktı.

“Dönerim diye 2 bavulla geldim ama kaldım ”

Kız kardeşler gardıroplarını da paylaşır. Kim kimden kıyafet aşırırdı?
Ablam Alara benden daha inceydi hep. Onun kıyafetleri bana olmazdı. Ayakkabı numaramız da uymaz.

“Babam feminen kadın severdi” dediniz. Ablanız Alara Koçibey daha klasik ve feminen giyiniyor. Siz spor tarzı seviyorsunuz. Başkalarını giydirirken kendinize çok zaman ayıramıyor musunuz?
Terzi kendi söküğünü dikemez ya ben de o durumdayım. Çok kıyafetim de yok çünkü Türkiye’ye iki bavulla geldim. Biraz tatil yapıp dönecektim tekrar New York’a. Bir iş teklifi aldım ve iki yıldır buradayım. New York’ta geri kalan eşyalarımı almayı ancak netleştirdim. Biz burada röportaj yaparken New York’tan gelen kıyafetlerim beni gümrükte bekliyor.


“Sevgililerimle ilişkilerimde zorumdur. Çözülmesi zor bir karakterim var çünkü”
Babasını erken kaybetmiş (15 yaşında) bir kız çocuğunun erkeklerle ilişkisi zor mudur diğerlerinden farklı olarak? Erkek arkadaşlarınızda babanızın sevdiğiniz bir huyunu arar mısınız mesela?
Babamın eksikliğini ilişkilerimdeki erkeklerle doldurmaya falan kalkmadım. Sevgililerimle ilişkilerimde zorumdur. Çözülmesi zor bir karakterim var çünkü. Babam hayatımın ilk erkek rol modeli. Standart neyse ilişkilerinizde de onu arıyorsunuz. Babamın standartları yüksekti. Çok kültürlüydü, çok iyi bir salon erkeğiydi. Çok maceraperestti. Renkli bir karakterdi. Bunları barındıran bir erkekle olmak isterim. Başka türlüsü ile yapamam.


“Ablam Alara’nın ve benim ismim babamın yarışlarından geliyor”
Benim ve ablamın ismini babam (rallici Renç Koçibey) koymuş. Annem hamileyken babam Bolu’da Seben köyünün olduğu yerde yarışıyor. Etabın adı da Seben. Orman yolunda vites kilitleniyor, frenler tutmuyor aniden. En zorlandığı etabı da geçip o yarışta Türkiye şampiyonu oluyor. Yarış bittikten sonra annemi arıyor, benim doğduğumu öğreniyor. “Adını Seben koyuyoruz” diyor. Ablamın ismi de Alanya’daki etabın adıymış: Alara. Annem o dönemde ablama hamileymiş. Babam bu ismi çok sevmiş, ve o ismi koymayı kararlaştırmışlar.

KEŞFETYENİ
Kanseri yenmişti! Ünlü şarkıcı son halini paylaştı
Kanseri yenmişti! Ünlü şarkıcı son halini paylaştı

Cadde | 24.04.2025 - 10:02

Kanserle mücadelesini kazanan şarkıcı Şimal, eski günlerine kavuşmak için gün sayıyor.

Yazarlar