PazarSeksapel Okulu

Seksapel Okulu

08.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Seksapel Okulu

Seksapel Okulu
8-14 Mart 1998
Emre AKÖZ

Bazı terimler zamanla kullanımdan kalkıyor. Bunlardan biri de "seksapel". Fransızca "seks" ve "çekicilik" kelimelerinin biraraya getirilmesinden oluşan bu terim, eskiden sık sık kullanılırdı. Şimdi ise "seksapel sahibi kadın" yerine "seksi kadın" deniyor.
Cinsel açıdan çekici olmanın; doğuştan mı geldiği, yoksa sonradan kazanılan bir yetenek mi olduğu hep tartışılmıştır. Pek az kadın seksi olmak için çaba sarfettiğini itiraf eder. Onun yerine, örneğin beğendiği bir erkekle sohbet ederken, sanki olağan hali öyleymiş gibi davranır.
Biz erkekler böyle durumlarda "beğenecek mi, beğenmeyecek mi" sorusunun kadının zihnini kurcaladığını tahmin ederiz. Ancak o çekici davranış ve bakışların ardında belli bir "çalışma" olduğunu bilmeyiz. Çünkü seksapel sahibi olmak üzere harcanan zaman ve çabaya genellikle şahit olmayız. Sanırız ki bir ruj, iki rimel ile iş bitiyor. Bizim gördüğümüz seksiliğin süreci değil sonucudur.
Halbuki kadınlar seksapel sahibi olmak için nelere katlanıyorlar. Okula bile gidiyorlar!
Burada fotoğraflarını gördüğünüz kadınlar Cinsel Cazibe Okulu'nun öğrencileri. Okul ("kurs" demek daha doğru ama neyse) İtalya'nın Milano kentinde. Dersleri 35 yaşındaki İngiliz edebiyatı hocası ve oyuncu Pixie La Rouge veriyor. 1988 yılından beri yaklaşık bin kadına nasıl seksi olunacağını öğretmiş. 10 saat süren kurs karşılığında öğrencisinden 100 dolar (23 milyon lira) alıyor.
"Buraya gelen kadınların çoğu boşanmış kişiler," diyor La Rouge, "flört oyununu yeni bir erkekle, bir kez daha oynayabilmeleri için onlara yardımcı oluyorum. Tabii bir de kocasını kaptırmaktan korkan evliler var..."
Derslerin yapıldığı fitness merkezinde çalan müziğin eşliğinde kadınlar elleri bellerinde, kalçalarını müziğin ritmine uygun bir biçimde sallayarak yürüyorlar. Onlar kendilerini aynadan izlerken La Rouge temel ilkeleri açıklıyor: "Akar gibi, kayar gibi yürümelisiniz. Dik durmalısınız ama kimseye tepeden bakmamalısınız..."
Bir başka ders oturmaya ilişkin. Kadınlar önce bir sandalyenin arkasında duruyorlar. Sonra sandalyeye bakmadan, sanki karşılarında birisi varmış da gözlerini ondan ayıramıyorlarmış gibi yavaşça sandalyeye oturuyorlar. Bir başka "numara" daha... La Rouge gösteriyor: "Bacak bacak üstüne atın. Sonra bir kez daha atın. Böylece bu sırada erkek size daha uzun süre bakacaktır." Öğrencileri tekrarlıyor.
Sonra bakışlar... Kadın adama bakarken ne demeli? Tabii ki kelimelerle değil, gözleriyle: Beni ara? Senin evine mi gidelim, benimkine mi? Yatağa gel? Bir evkadını olan Paola anlatıyor: "İkinci kocamla ilk karşılaştığımda gözlerimi gözlerine dikerek baktım. Aynen Pixie'nin bana öğrettiği gibi. Sonra da odadan çıktım. Buna 'vur kaç tekniği' diyorum. Sizinle ilgilenmelerini sağlayacak kadar bir süre baktıktan sonra gidiyorsunuz. Veee tabii o da arkanızdan geliyor." Kadınlar Seksapel Okulu'nda sadece giyinmeyi değil, soyunmayı ve çekiciliği evin her yerinde sürdürebilmek için mutfakta nasıl davranmaları gerektiğini de öğreniyorlar.
Bu yazıyı okuyan bazı kadınların itiraz ettiklerini duyar gibiyim: "Ne diye uğraşacakmışım, beni olduğum gibi beğensin." Tamam peki ama bakın kursa katılan bir kadın ne diyor: "Seksi olma arzumun tek nedeni kocam değil. İşyerinde size bakanlar, sözlerinize de kulak verecektir!"

e-mail:eakoz@milliyet.com.tr
faks: 0212 5056431

KEŞFETYENİ
Ev ev değil adeta müze! Aşk-ı Memnu'nun 'Hülya'sı emlak zengini çıktı
Ev ev değil adeta müze! Aşk-ı Memnu'nun 'Hülya'sı emlak zengini çıktı

Cadde | 27.04.2025 - 13:39

Kanal D'de ekrana gelen Aşk-ı Memnu'da Hülya karakterine hayat veren Zerrin Arbaş, evinin kapılarını açtı.

Yazarlar