27.12.2020 - 03:03 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Judit Polgar, kadınların erkeklerle eşit biçimde elit seviyede satranç oynayabileceğinin yaşayan kanıtı olarak tarih yazan isimlerden. 15 yaşında Bobby Fischer’ın rekorunu kırarak dünyanın en genç “Grandmaster”ı ilan edilmekle kalmayıp “Satranç kadınlara uygun değil” diyen Kasparov dahil çok sayıda dünya şampiyonunu yenilgiye uğratarak gelmiş geçmiş en güçlü kadın satranç oyuncusu unvanını elde etmiş bir Büyükusta. Ve her başarı hikayesinde olduğu gibi, geriye dönüp onu başarıya götüren yolun taşlarına bakınca anlıyoruz sırrını: Sabırla savaşmak.
İş Bankası’nın Türkiye Satranç Federasyonu (TSF) ana sponsorluğunun 15. yılına özel etkinlik için 7-18 yaş Türkiye Şampiyonu genç kız oyuncularla online simultane gösteri maçında bir araya gelmesi vesilesiyle Milliyet’e konuşan Polgar, böyle tanımlıyor hikayesinin ana bileşenini. Bugün 43 yaşındaki Macaristanlı satranç efsanesi, “Dâhi doğulmaz, dâhi olunur” mottosuyla yaşayan eğitimci bir anne-babanın üç kız çocuğundan biriydi. İdealist çift, kızları Susan, Sofia ve Judit’i okula göndermeyip evde eğitim verdi ve küçük yaştan itibaren satrançla tanıştırdı. Her biri satrançta uluslararası başarılara imza atan kardeşlerden Judit ise bayrağı çok daha yukarıya taşıyacaktı. Nitekim 15 yaşında gelen Dünyanın En Genç Büyükustası unvanı bunun bir işaretiydi.
Tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi satrançta da, kadın olarak erkek egemen bir alanda dünyanın en iyileri arasına girmenin kolay olmadığı aşikar. Polgar’a bu zorlukların oyununa etkisini sorduğumuzda açıkyüreklilikle şu yanıtı veriyor: “Erkek yarışmacılara karşı oynama konusunda beni her zaman destekleyen bir ailede büyüdüm. Bu yüzden erkek yarışmacılara karşı oynamak benim için kadınlara karşı oynamaktan daha normal bir durumdu. Ama evet, her zaman için zorlayıcıydı. Başarımı çok kolay bir şekilde kabul ettiklerini söyleyemem. Nasıl desem, kimi zaman hiç hoş olmayan şekilde davranıyorlardı. El sıkmamak, oyunu terk etmek, yorum yapmak vb. Ancak sabırla savaştım. Oynadığım hemen hemen tüm en iyi oyuncuları yendim ve yıllar içinde saygılarını kazandım.”
Polgar, tıpkı babası gibi, hayata yaklaşımını özetleyen bir mottosu olup olmadığını ise şöyle yanıtıyor: “Sanırım hayata, sürekli zorluklarla karşılaştığımız, bu yüzden de sürekli kendimizi zorlamamız, mücadele etmemiz gerektiği fikriyle yaklaşıyorum. Ve bunu kesinlikle çok önemli buluyorum. Bir de tabii sabır. Her ne yapıyorsan yap, ister sporda ister üniversitede veya hayatta, hedeflerin olsun. Sabır, tutku ve pratik çok hayati.”
Macaristan’da müfredata girdi
Polgar, rekabetçi satrançtan yaklaşık beş yıl önce emekliye ayrılsa da, satrancın yaygınlaşması ve özellikle eğitimin bir parçası olarak küçük yaşlardan itibaren okullarda öğretilmesi için yoğun çalışmalar yürütüyor. Bunlardan biri de geliştirdiği Judit Polgar Chess Palace Programı. Bu sayede “Eğitici Satranç” dersi Macaristan’da ilkokul müfredatında seçmeli ders olarak yer aldı ve bugüne dek 500 okul üzerinden 40 bin çocuğa ulaştı. “Satrancın eğitimde önemli bir yeri olduğu artık yeterince açık. Okul çağındaki çocuklar için ne kadar yararlı olduğu da uluslararası çapta giderek daha yaygın şekilde kabul edilir hale geldi” diyor Polgar. Yürüttüğü bu çalışmalarda, erken yaşta satrançla tanışmanın faydalarına dair neler gözlemlediğini ise “Bu konuda sabaha kadar konuşabilirim” diyerek şöyle anlatıyor:
“Bu, satrancı sınıflarda nasıl uyguladığınıza bağlı. Bana göre bunun en az iki farklı yolu var. Biri, sınıf öğretmeninin birtakım beceriler geliştirmek üzere satrançtan faydalanması, satrancı bir metafor gibi kullanması. Diğeri ise satranç eğitmeninin derse geldiği, satranç tahtasını ve taşlarını kullanarak çeşitli hamleleri, işin mantığını, doğru karar vermeyi, yaratıcı düşünmeyi vb öğretmesi. Bence bu ikisi, hedefleri farklı olsa da birbirini sahiden besleyen ve çocukların duygusal ve zihinsel gelişimini destekleyen bir model. Bu yüzden de herhangi bir eğitim kurumunda müfredata dahil edilmesi tavsiye edilebilecek pek çok özelliğe sahip.”
Polgar’ın satranç sahnesinden bireysel olarak çekilse de, perde arkasında çok daha güçlü hamleler planladığına şüphe yok. Elbette sabır, tutku ve pratikle.
Polgar’la berabere kaldı
Büyükusta Polgar’la online simültane maçta karşı karşıya gelen 7-18 yaş arası Türkiye Şampiyonu 20 sporcu genç kız oyuncudan Gülenay Aydın, Polgar’la berabere kalan isim oldu. Aynı zamanda “Kadın Usta Adayı” olan 14 yaşındaki Aydın, satrancı 4 yaşında online yollarla kendi kendine öğrendiğini, ailede satranç bilen kimsenin olmadığını, 8 yaşına geldiğinde ise yeteneğinin öğretmeni tarafından fark edilmesiyle satranca başladığını anlatıyor ve ekliyor: “Satranç, kendi kendime yetebilmeyi, planlı, disiplinli, düzenli olmamı, çevre edinmemi sağladı. Yeni dostlar kazanmama, yeni ülkeler, kültürler tanımama yardımcı oldu. İleride Türkiye ve dünya çapında iyi bir satranç oyuncusu olmak ve milli takımımızı en iyi şekilde temsil etmek istiyorum.”
Simultane maçta Polgar'la berabere kalan diğer isim ise Elif Naz Akat oldu.
“Satranç sporcusu sayımız 1 milyona yaklaştı”
Bugüne dek satrançla tanışma fırsatınız olmadıysa, Türkiye’de pek oynanmadığı yanılgısına sakın düşmeyin. Satranç bugün yaklaşık 1 milyon lisanslı sporcu sayısıyla, Türkiye’de futbol dahil tüm spor federasyonlarını geride bırakmış durumda. TSF Başkanı Gülkız Tülay, “Türkiye İş Bankası ile 15 yıllık birlikteliğimiz sayesinde lisanslı sporcu sayısını 30 binden 962 bin’e, unvanlı sporcu sayımızı ise 39’dan 199’a çıkardık. 24 dünya şampiyonluğu, 30 dünya ikinciliği ve 38 dünya üçüncülüğünün yanı sıra 68 Avrupa şampiyonluğu, 67 Avrupa ikinciliği ve 55 Avrupa üçüncülüğü elde ettik” diye özetliyor Türkiye’nin satranç hamlelerini. Yine İş Bankası desteğiyle geliştirilen satranç sınıfları projesinde ise Türkiye genelinde devlet okullarında 25 binin üzerinde satranç sınıfı açtıklarını anlatıyor. Aynı zamanda TSF’nin ilk kadın başkanı olan Tülay, kurumun 300 bini aşkın lisanslı kadın sporcu sayısıyla bu alanda da ilk sırada yer aldığının altını çiziyor.