05.01.2025 - 02:01 | Son Güncellenme:
ALİ EYÜBOĞLU - Bugün İstanbul Kongre Merkezi’nde galası yapılacak filmin çocuk oyuncuları Mert Ege Ak, Ebrar Alya Demirbilek, Nehir Nazlı Yağcı ve Ayaz Gülşen… Yapımcılığını Polat Yağcı’nın üstlendiği gerçek dünya ile animasyon dünyasının hayal gücünü birleştiren çocuk ve aile filmini izleyenleri bekleyen sürprizlerden biri konuşan santranç taşları olacak.
Üstelik onlara seslerini verenler şov dünyasının birbirinden ünlü isimleri. Filmde ‘at’ı Ajda Pekkan, ‘beyaz piyon’u Engin Altan Düzyatan, ‘vezir’i Kubilay Aka, ‘fil’i Ali Poyrazoğlu, ‘siyah piyon’u ise Burak Deniz seslendirdi.
Murat Yıldırım ile yaz tatilinde ailesiyle dedesinin yanına giden Efe’nin santrançla tanışmasını konu alan filmi ve sanat yolculuğunu konuştuk. Bu filmde Murat Yıldırım ‘Efe’nin babası rolünde.
Murat Yıldırım ile Kemerburgaz’daki Kemer Country Hotel İstanbul’da buluştuk. Çünkü oyuncu, bir süredir Martin Scorsese’nin ortak yapımcı olduğu, İranlı Bahman Ghobadi’nin yönettiği ve ünlü Fransız oyuncu Eva Green ile başrolünü paylaştığı uluslararası “İki Ağaç” adlı filmin İstanbul çekimleri nedeniyle bu otelde kalıyor.
- Google’ın yazdığına göre Murat Yıldırım’ın şimdiye kadar 12 filmi var.
Film sayısını bana sorsan direkt bu cevabı veremezdim.
- 10 Ocak 2025’te vizyona girecek 13’üncü filminiz, daha önce içinde yer aldıklarınızın hiçbirine benzemiyor. Karne tatilinde vizyona giren yani hedef kitlesi arasında çocuklar da olan ilk filminiz bu. Nesi sizi cezbetti bu “ŞamPİYONlar”ın?
Bir kere çok samimi ve gerçekten güzel yazılmış bir senaryoydu, o yüzden içinde olmak beni heyecanlandırdı. Önce kendim sonra da çocuklar için bu filmde olmak istedim. Filmimizin kadrosunda Erdal Özyağcılar, Büşra Pekin ve Ezo Sunal gibi değerli isimler olması da çok büyük bir artı. Sadece çocukların değil ailelerin de büyük keyif alacağı bir film “ŞamPİYONlar”.
- Kızınızla birlikte hiç sinemaya film izlemeye gittiniz mi?
Yok… Daha oralarda değiliz Ali Abi. Henüz televizyonlar açılmıyor, çizgi filmler de yok daha. Ama ileride ilk izleyeceği filmlerden biri bu olacaktır. Bundan dolayı da ayrıca heyecanlıyım.
- 2 yaşındaki kızının da izlemesi için bir filmi repertuvarına katan Murat Yıldırım’ın yakın, orta veya uzun vadedeki hedefleri neler?
Gelecekte neler olacağına dair hiçbir şey bilmediğimi defalarca tecrübe edip, anladım. Yaptığım planların her seferinde değişmesi, bana plan yapmamak gerektiğini öğretti. O yüzden ileriye yönelik hedeflerim yok. Yarına hazır olayım bana yeter.
- Diyorsunuz ki, “hayat bana plan yapmamayı öğretti”?
Ama hazır olmayı da aynı zamanda…
“Papucum dama atılmadı”
- Kızınız Mira’yla ilişkiniz nasıl?
Mükemmel.
- Hayatınıza ne kattı, siz ne kattınız onun hayatına?
Daha çok küçük, onun hayatına ne kattığımı ileride göreceğiz ama bilinçaltında İnşallah güzel bir baba figürü olarak duruyorumdur. Yeni yeni konuşmaya başladı.
- İman Hanım’ın ailesiyle görüşüyor musunuz?
Tabii ki, bir süre önce döndük Fas’tan, onları ziyarete gitmiştik.
- Kızınız olduktan sonra eşiniz pabucunuzu dama attı mı?
Eş olmak, anne/baba olmak aslında hepsi birbirinin içinde, birbirine bağlı bizim için. Önemli olan dengeyi sağlayabiliyor olmak, hem ben hem İman bence bu konuda başarılıyız.
- Mira’ya kardeş planınız var mı?
İkimiz de çocukları çok seviyoruz ama ikincisi kısmet tabii ki...
“OYNADIĞIM DİZİLER BANA FARKLI YOLLAR AÇTI”
- 13 film, 16 dizi, iki tiyatro oyunu arasında sizde iz bırakan, “iyi ki yapmışım” dedikleriniz neler?
Hepsinin ayrı bir yeri var. Bende açtıkları yollar farklı çünkü… “Suskunlar” da “Asi” dizisi de öyle… “Suskunlar” bana oyunculukta başka bir alan açtı , “Asi” dünyaya açıldığım ilk dizi oldu… O yüzden onun yeri de çok değerli benim için… “Aşk ve Ceza” da dünyada başka ülkelere açıldığım bir proje… “Ramo” dizisi bambaşka bir şeydi benim için. İlk defa bir aksiyon içinde yer alacaktım. Her dizimin bendeki yeri ayrı. Filmlerimde “Kocan Kadar Konuş” var bir numaramda olabilecek. “Kırılma” filmini çok seviyorum. “Ayla” da çok başka güzellikte bir proje oldu. Tabii ki hepsini tek tek sayamıyorum ama yer aldığım her proje benim için çok önemli ve hepsinin bana kattıkları birbirinden değerli.
- Sokakta, “Artık tanınıyorum” dediğiniz an hangi proje zamanıdır?
İlk başta sizi daha çok tanıdıklarını zannediyorsunuz. Bir kişi size baksa 10 kişi bakıyormuş gibi geliyor. Hatırlıyorum sevgili Kadir Abimizin (Kadir İnanır) oğlunu oynamıştım “Bütün Çocuklarım” dizisinde. Bir tatil beldesinde yürürken akşam üzeri iki hanımefendi gelip, “Bir fotoğraf çektirebilir miyiz?” demişti. Ben de tabii ki, buyurun demiştim, gülmüşlerdi. Telefonlarını verip “Buraya basacaksınız” demişlerdi. Beni tanıdıklarını sanmıştım ama onlar beni fotoğrafçıları yapmıştı.
“ARAYIŞ İÇİNDEYDİM, TİYATROYU SEÇTİM”
- Sekiz yılda bitirdiğiniz Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği’ne girerken amacınız neydi, okuldaki hayalleriniz neydi?
Okula gitmediğim için o kadar uzun sürdü, aslında üç yılda bitirdim. Yazları ve kışları birleştirdim. İlk amacım İstanbul’a gelmekti. Üniversite sınavında iki tıp fakültesi arasından biriydi tercihim, bir soru daha yapamasam başka bir okula hatta başka bir şehre gidiyordum, bir soru daha fazla çözsem yine başka bir şehirdeki okula giriyordum. Makine Mühendisliğini kazandım ve İstanbul’a geldim. İşin aslı okul beni çok heyecanlandırmıyordu. Hep bir şeylerle uğraşma isteğim vardı. Bir dönem müzikle uğraştım. Bir dönem karikatürist arkadaşlarla birlikte bir şeyler yapmaya çalıştım. Hep bir arayış içerisinde olduğumu hatırlıyorum. Bir grupta bateri çalıyordum, fakat uzun vadede onun da beni mutlu etmeyeceğini biliyordum. Ama tiyatroda ilk sahneye çıktığım gün, bu serüvenin benim için uzun soluklu olacağını hissetmiştim.
- Tiyatro nereden çıktı?
Okuldayken bir oyun izlemeye gittim, çok beğendim ve onlarla beraber olmak istedim. Oyuncu olmak için gitmedim aslında, eğlenceli olduklarını gördüm. İzlediğim oyundan keyif aldım ve onlara katılmak istedim.
- Yıl kaç?
2003 veya 2004…
- Televizyon sektörüne geçiş, dizi oyunculuğuna başlangıç nasıl oldu?
Bir dizi kadrosuna dahil olmam, “Ölümsüz Aşk” dizisinde yazar arkadaşın beni BKM’ye önermesiyle oldu. O zamanki yönetmenimiz Cemal Şan, daha ilk plandan sonra bana, “Hayırlı, uğurlu olsun. Kamera seviyor seni. Yolun uzun olur” demişti. “Kamera sevmesi” ne demek anlamamıştım ama…Sonrasında birkaç sezon sürenler de olmak üzere 16 projede yer aldım.
- Trabzon’da çektiğiniz dizi zamanında tanışmıştık sizinle.
Evet, “Fırtına” dizisinin setine gelmiştiniz. 2007’de “Asi” başladığına göre 2006 olmalı.
“Ailemle dolu dolu vakit geçirmek yetiyor bana”
- Hayatınızdaki kırılma anları neler?
Anlatamayacağım kadar çok var, aslında insan hep olumsuz durumlarda yaşıyor bu kırılma anlarını, benim için hep öğretici ve yol gösterici oldular.
- Oyunculukta olmazsa olmazlarınız neler?
İyi bir senaryo… Mutlaka “iyi” olmalı.
- Oyuncu ve sunucu olarak kendinizi mesleki anlamda beslemek için neler yaparsınız?
Hayatı, anı yaşayarak, anda kalarak yaşamaya çalışan biriyim. Çok geçmişte kalmadan, geleceği de çok fazla düşünmeden ilerlemeyi hedefliyorum. Hem kendi hem de sevdiklerimin sağlığının her zaman iyi olması önceliğimdir. Ailemle dolu dolu vakit geçirmek bana her anlamda yardımcı oluyor.
“Öykündüğüm oyuncular Marlon Brando ve Al Pacino”
- Sunuculuk mu daha keyif veriyor size, oyunculuk mu?
İkisi de çok farklı ama benim asıl mesleğim oyunculuk tabii…
- En son okuduğunuz kitap?
Ayn Rand’ın “Hayatın Kaynağı”kitabı.
- Murat Yıldırım’ın playlisti var mı?
Belli bir playlistim yok… Arabada genelde klasik müzik dinlerim, bu aralar öyle…
- Bu işin başında öykündüğünüz bir oyuncu var mıydı?
Marlon Brando ile Al Pacino’yu çok beğeniyor ve çok izliyordum. Onlara öykündüm diyebilirim. Al Pacino çok başkadır benim için…