13.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış, çoğu bu çalışma için özel olarak hazırlanmış, etnik-elektronik tarzında 12 şarkıdan oluşan bir albüm. Türkiye kadar yurtdışında da satılması hedefiyle hazırlanmış, yavaş yavaş Avrupada dağıtılmaya başlanmış. "İstanbul Calling" için, prodüktörleri Ömer Ahunbay ve Oğuz Kaplangı "İstanbulun tarzı ve müziği" diyor. Elec-Trip Records tarafından yayınlanan albüm bir serinin başlangıcı olarak düşünülüyor, ikincisi de hazır olmak üzereymiş, Ahunbay ve Kaplangı öyle diyor. Albümde yer alan Coldhouse ve Rebel Moves gruplarını da dinleyebileceğiniz tanıtım partisi de perşembe gecesi Babylonda yapılacak. Oğuz Kaplangı: İstanbulun underground ve elektronik yapısını yansıtan bir albümü konsept olarak belirledik. Ve gelen parçalardan uygun olanları seçtik. Ömer Ahunbay: Hindistan, Cezayir, Tunus bile kendi müziklerini dünyanın çeşitli yerlerine belirli düzenlemelerle sunuyor. Türkiyenin dünya müzik marketinde böyle bir yeri yok. Aslında Avrupalılardan eksiğimiz yok. Hatta kültürel kimliğimiz gibi fazlalığımız var. Sadece bir adım bekleniyor. Daha önce hiç yayınlanmamış parçalardan oluşan bir toplama albüm... Üstelik bütün parçalar elektronik düzenlemeyle yapılmış. Nereden aklınıza geldi böyle bir albüm yapmak? O.K.: Sadece Türkiye değil diyelim. Çünkü bu tarz işler burada çok talep görmüyor. İnsanlar Türkçe söz istiyor, pop öğeler arıyor. Hâlâ satan albümler böyle. Belki bu albüm İstanbul içinde popüler olacak ama Türkiye çapında ne kadar olur, bilmiyoruz. Ö.A.: Ben pek anlamam satıştan ama dünya çapında 30-40 bin olur diye tahmin ediyorum. Yani bu albüm yurtdışı pazarına yönelik yapıldı. "Albüme katılanlar bu iş için hiç para talep etmeden çalıştı" Ö.A.: Bu işe katılan arkadaşların hiçbiri para talep etmedi. Herkes parçasını hazırlayıp zevkle getirdi. Böylece prodüksiyonun maliyeti düştü. Hepsi şu anda profesyonel olarak müzisyenlik yapıyor ama bu albüme amatör bir ruhla yaklaştılar. Masraflı bir albüm müydü "İstanbul Calling"? Ö.A.: İtalyada dağıtımda. Yunanistana gitmek üzere. Portekiz ve Almanya gibi çoğu ülkede çalınıyor. Her yerde festivallere katılıyoruz ve CDlerimizi dağıtıyoruz. O.K.: Toplama albümlerin sağda solda çıkan parçalardan yapıldığını düşünürsek bu her açıdan çok taze bir albüm sayılır. Esas hedefinizde, yurtdışı pazarında satışa sunuldu mu? Ö.A.: Yurtdışında danıştığımız insanlar normalde tornavidayla oyar gibi ağır eleştirir bizi. Ama şu ana kadar kimseden negatif eleştiri almadık. O.K.: Bu zamana kadar yaptıklarımız arasında eleştiri almayan tek albüm oldu. Kapağına kadar beğendiler, hatta kapak tasarımımız ödül aldı. Nasıl eleştiriler aldınız albümle ilgili? "Dünya bizim etnik müziğimizi seviyor" O.K.: Babaçayın "Mancis"i ve Uğurcan Sesenin "Taboo"su. Bir de Rebel Movesdan "Bandare". En çok çalınan şarkılar hangileri? Ö.A.: Biz housedan rock müziğe kadar değişik türlerde müzikler yapıyoruz. Bunları yurtdışına pazarlamaya gittiğimizde şöyle diyorlar: "Uluslararası anlamda çok güzel bir house parça yapmışsınız. Ama sizinkine eşdeğer kalitede 1000 tane daha şarkı sayabilirim burada. Bana kendinizden, farklı bir şey getirin." Bizden olanları ne kadar kullanırsak o kadar cezbedici oluyor. Nasıl Hintlilerin tablası varsa bizim de darbukamız var. Bu dünyanın sevdiği ve beklediği bir şey. Birkaç şarkıda darbuka, tef gibi enstrümanlar kullanılmış. Bu çok mu gerekli? Neden sadece elektronik altyapı kullanılarak bir albüm yapılmıyor?