PazarInfluencer’lıktan mesaiye giden yol

Influencer’lıktan mesaiye giden yol

16.04.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:

.

Influencer’lıktan mesaiye giden yol

Ege Doğaç Erdoğan - 90’lı yıllar kontörü bittiği için sevgilisinden ayrılanların, sınırsız SMS paketlerinin, üzerinden tank geçse hasar görmeyecek ‘akılsız’ telefonların dönemiydi. 2007’de Apple’ın iPhone’u piyasaya sürmesiyle bir devir kapanacak ve ‘akıllı’ telefonların egemenliği başlayacaktı. Hayatımızın her noktasında ‘muhtaç’ olduğumuz bu cihazlar başta yaşantımızı kolaylaştırsa da artık biz onları değil onlar bizi yönetiyor. Tabii bu denli hayatımızı yönlendiren bu cihazlar pazarlama ve reklamcılık sektörünün gözünden kaçmadı. Hayatlarını ellerindeki cihaza bağlı yaşayan, binlerce takipçisi olan ve bunu maddi bir gelir kaynağına çeviren ‘influencer’lar bir süre sonra yıpranıp tükenme tehlikesiyle karşı karşıyalar. Son zamanlarda yüzbinlerce takipçisi varken hesabını kapatıp sabah 9 akşam 5 işine geri dönen ‘influencer’ların sayısı artıyor. Binlerce, hatta milyonlarca takipçisi olan sosyal medya hesaplarıyla ‘Influencer’ dünyasının iç yüzüne bakalım dedik.

Haberin Devamı

Mental olarak yorucu

Sevim Ceren Börekçi 100 bin’e yakın takipçisi varken hesabını kapatıp beyaz yaka işine geri dönenlerden. Kendisini ve yaşadığı ‘influencer’lık serüvenini şu şekilde ifade ediyor: “Günümüzün endüstri mühendisi, geçmişin ‘influencer’ıyım. 2017 senesinde sadece gezdiğim, yediğim ve eğlendiğim anları hiç kasmadan arkadaşlarımla paylaşıyordum. Sanırım insanların bu hoşuna gitmişti. Pandemiye kadar takipçi kitlemle hayatı paylaşmaya başladık, güldük, eğlendik, gezdik, birçok sosyal sorumluluk projesi yaptık.  Güzel işbirlikleri yaptım, markalarla tanıştım, sponsorluk anlaşmaları yaptım ve ajanslarla çalışmaya başladım. ‘Keşfet’teydim, görünürdüm ve tanınmaya başlamıştım. Bu durum kulağa her ne kadar çok cezbedici gelse de arka planı çok zorlu ve mental olarak esasında çok yorucu. Öncelikle her eleştiriye açık olmalısınız. Örneğin kilo verirsiniz eleştirilirsiniz. O halde kilo alayım dersiniz yine eleştirilirsiniz; günün sonunda kimseyi mutlu edemezsiniz. O sebeple yüksek özgüvene ve sağlam bir psikolojiye sahip olmanız gerekli.”

Haberin Devamı

Influencer’lıktan mesaiye giden yol

Ceren buradaki ‘linç’ kültüründen de bahsetti: “En ufak yanlış ifadede karşınıza büyük bir kitleyi alıyorsunuz. Günde ortalama 12 saat sosyal medyada geçiyor. Çekim kalitesi, çekim açısı, içeriğin özgünlüğü inanılmaz önemli. Sürekli takipçilerinizle iletişimde olmalısınız ve onları hayatınızın merkezine koymalısınız. Özel hayatınızın incelenmesini kabul ederek bu işi devam ettirmelisiniz. İşin en zor kısmı da sizi tanımayan ama hakkınızda yüzlerce fikre sahip insanlar. Onların size tanımadan direkt yargılamasına hazır olmalısınız. Bu çoğu zaman can sıkıcı olabiliyor.”

Kırılma noktasına nasıl geldiğini ise şöyle anlatıyor: “İyice ‘influencer’lığa ısındığım zamanlarda (bu da 2019 senesi oluyor) çevre yapmaya başlamıştım lansmanlarda. Ancak günün sonunda kendimi verimsiz hissediyordum ve bazı durumlar bana samimiyetsiz geliyordu. İnsanları ve durumları iyice analiz etmeye başlayınca severek okuduğum ve okurken gerçekten çabaladığım mesleğime dönme fikri cezbetmeye başlamıştı beni. Pandemi ile büyük bir kırılma yaşadım. Hayat durdu, zaman anlamsızlaştı ve ben köreldiğimi hissetmiştim. O noktada bir karar vermeliydim. Kalbimin sesini dinledim ve radikal bir kararla sosyal medya hayatımdan koparak mesleğime döndüm. Günün sonunda mühendis olmak ve teknik bilgilerimi kullanarak bir sonuç elde etmek beni diğer alandan çok daha mutlu etmeye başlamıştı. En önemlisi de artık aynı dili konuşabildiğim bir çevreye sahiptim. Beni gerçekten ben gibi hisettiren ve hayatta en önem verdiğim şeyi seçtim: Mesleğimi. Eski hesabımı artık kullanmıyorum. Şu anki hesabım sadece arkadaşlarımın olduğu gizli bir hesap. O kaostan sonra şu an içinde bulunduğum dingin hayat beni inanılmaz mutlu ediyor. Daha düzenli, daha verimli, daha beni ben yapan, bana özel bir hayat…Gürültülü bir kalabalığın içinde yalnız kalmaktansa gerçekten yanlarında olmaktan keyif alacağım çevremle yoluma devam etmek beni daha çok mutlu ediyor.”

Haberin Devamı

Olumlu etki amaçlı

Bir de bu yıpranma noktasına gelmeden kendini bilerek frenleyen bir ‘influencer’dan bahsetmek istiyorum. Melis Erkoç kendi tabiriyle bir ‘mikro influencer’. Yaklaşık 12 bin takipçisi var ve bu sayıyı temkinli bir şekilde stabil tutmak istiyor. Sosyal medyanın hayatımızı ele geçiren bir pazarlama taktiği olarak kullanılmasından ziyade insanların hayatlarında olumlu etkiler yaratmak için istifade edilebilecek bir mecra olduğunu savunuyor. Kendi sözleriyle şöyle ifade ediyor, “Sosyal medya bizi her gün geliştirebildiği gibi geriye de götürmekte. Geliştiriyor çünkü bazı şeylere ait derin bilgiler edinirken bazen de iyi şeylere başlamamıza ilham oluyor. Sosyal medyayı çeşitli etkinliklerde insanlarla buluşmak, ücretsiz ya da uygun fiyatlı çeşitli etkinliklerin duyurusunu yapmak ve tüm bunları yaparken işbirliklerimi sosyal sorumluluk projelerine çevirmek için kullanıyorum.”

Haberin Devamı

Sonuç olarak zamanı geriye sarmak mümkün değil elbet ancak bazen teknolojiyle beraber savrulup gitmek yerine bir nefes almak, bizi insan yapan değerleri hatırlamak gerek…