Pazar"Hesap istendiğinde içeriye kaçardım"

"Hesap istendiğinde içeriye kaçardım"

03.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

20nci yılını kutlamaya hazırlanan Ece Barın sahibi Ece Aksoy, arkadaşlarına servis yapmayı salonunda misafir ağırlamaya benzetiyor ve hesap istediklerinde hâlâ utandığını söylüyor

Hesap istendiğinde içeriye kaçardım

axpaz011.jpg İstanbullu olup da Ece Barı duymayan neredeyse yoktur. Levent Nispetiyede bundan 20 yıl önce açılan Ece Bar, 6 Ekimde Kuruçeşmedeki yerinde 20nci yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Bütün tanıdıklarına davetiye yollama heyecanı içindeki Ece Aksoyla "Ece kültürünü" konuştuk... Arkadaşım Egemen Bostancı, Leventte Stüdyo 54 isimli bir kulüp açmıştı. Üst katına da bar yapmak istiyordu. "Gel sen yap" dedi bana. Ama benim barcılıkla hiç alakam yoktu. Her şeyi hazırladı ve bir gün kendimi orada buldum. Yedi sene oradaydık, oradan Arnavutköye geçtik, son 12 yıldır da Kuruçeşmedeyiz. Ece Barın hikayesi nasıl başladı? Dünyada böyle değil ama maalesef bizde böyle. Bir Şamdan vardır hehalde. Ecenin devam etmesinin nedeni de benim emekli olduktan sonra bu işe başlamam. Bu işi yapmak zorundaydım. Sıkıntısına katlanarak, borçlanarak, afaki paralar ummayarak yola çıktım. 20 yıldır bunu ayakta tutma savaşı verdim. Bundan sonra da vereceğim. Barlar genelde çok istikrarlı olmuyor. Kapanıyor, isimleri değişiyor. Bir barın 20 yıldır var olması çok az rastlanan bir durum değil mi? Ecenin müşteri kitlesi ilk kurulduğu andan itibaren gazeteciler oldu. Genellikle basında emek harcayanlar, patronları. Ece Barın müşterileri kimler? Onlar benim arkadaşlarım, çevremdi. Bir yer açınca da bana geldiler doğal olarak. Ece, İstanbulda bu tarz ilk yerdi. Akşam 6da açılıp sabah 4e kadar sürerdi. Gecede üç orkestra çıkar, saat 1den sonra mutlaka caz yapılır, dünyadan cazcılar gelirdi. Öyle bir devreydi. Neden böyle gelişti? "Şimdi sadece reytingler, para ve borç konuşuluyor" Evet, gelenin beğenmesi lazım. Bize gelenlerin çoğu ahbap olduğu için sarılır, öpüşürüz. Sanki benim evime misafirliğe gelinmiş gibi. Başlarda hesap almak da çok zoruma gidiyordu. Herkes geliyor, sarılıyorum öpüşüyorum, tam giderken hesap istiyorlar. Ben hemen arka tarafa kaçardım. Şimdi alıştım. Evimde davet veriyormuşum da hesap alıyormuşum duygusunu hep yaşıyorum. Aslında son derece profesyonelim ama çok da amatörüm. "Eceye ilk defa gidenler ya çok sever müdavimi olur ya da ortama uyum sağlayamaz ve bir daha gitmez" deniyor? Mesela sen geldin. Evinden uzaksın. Annenin bir yemeğini özlediğini söyledin. Ben hemen çaktırmadan gidip o yemeği yapar getiririm. Seni mutlu ederim yani. Nasıl bir amatörlük? Ekrem Çatay, tiyatrocu Cem Davran, Mustafa Oğuz ve çevresi, benim kendi arkadaşlarım gelir. Barda her zaman 10-15 müdavim olur. Ama gerçek müdavimler çok azaldı. Geçen 20 sene içinde 200 gerçek müdavimimiz hayata veda etti. Ecenin müdavimleri kimler? Eğlence çok değişti. Bu işe ilk başladığım zaman insanlar müzik dinlerdi. Şimdi ise sahnedeki şarkıcıyla şarkı söylemek istiyorlar. Sohbetler de değişti. Eskiden entelektüel bağlamda birtakım şeyler konuşulurken, şimdi sadece reytingler, para, banka kredileri ve borçlar konuşuluyor. İnsanların parayla sorunları var. Bu 20 yılda neler gözlemlediniz, eğlence hayatında neler değişti? Ekrem Çatay. En çok kim gelir? Ersin Salman. En çok yemeği kim yer? Ressam Ali Osman. En çok içkiyi kim içer? "Sezen Aksu içki içmeye Ece Barda başlamıştır" Evet. Sezen hiç içki içmeyen bir genç kızdı. Ben bu barı açtığım zaman onların Şan Tiyatrosunda bir temsilleri vardı. Oradan çıkıp bana gelirlerdi. İçkiye bende başladı ve bende alıştı. İyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum... Sezen Aksu burası için "İçkiye başlamama ve şişmanlamama neden olan yer" demiş... Dağıtamıyorum. İhtiyaç hissettiğimde başka yerlere gidip yemek yiyorum. Balık restoranı Karacaya, Yakupa, Refike ve Bayrama gidiyorum. Şimdi gece de Leyla var. Burayı 2de kapattıktan sonra orada bir iki bir şey içiyorum. Sizin hiç olmuyor mu "Ben de bir dağıtayım" dediğiniz? Burada öyle. Gelenlerin çoğu, benim yabancım bile olsa, beni burada gördüğü zaman daha huzurlu ve güvende oturuyormuş. Bunu birkaç kişiden duydum. Burada sizin varlığınız önemli. İnsanlar "Ece"ye geliyor... Evet, Hasan Cemalin düğünü çok kalabalıktı. Hem alt kat hem üst kat doluydu. Sonra beşinci yıllarını da burada kutladılar. Başka düğünler de oldu, nikahlar kıyıldı. Ayrıca partiler, doğum günleri, bekarlığa veda ve geleneğe uygun kına geceleri de yapılır. Hasan Cemal burada evlenmiş... 6 Ekimde burada bir parti düzenliyoruz. Uzun zamandır görüşmemiş insanlar birbirlerini görecekler. 20nci yıl için neler planladınız? Ecede bekarlığa veda gecesi düzenlemek isteyenleri, bir de sürpriz bekliyor. Her zaman kına bulundurulan mekanda, eski usul ve geleneğe uygun kına geceleri düzenleniyor. Sahnedeki sanatçılar, kına türküleri söylüyor. Bir bekarlığa veda gecesinde "Niye kına yakmıyoruz, hem de eğleniriz" diyerek Ece Aksoyun ortaya attığı fikir çok tutulmuş olacak ki, Tansa Mermerci de kına gecesinde Ece Barı tercih etti. Yeni moda, barda kına gecesi yapmak "Yemek pişirip evde de Ece Bar yapar" Ece Bar açıldığında 11 yaşındaydım. Orada büyüdüm sayılabilir. Annemin yaptığı her şeyi yerim ve çok severim. Ece Bar için, Türkiyenin gece hayatıyla tanıştığı yer diyebilirim. Türkiyenin çok önemli bir kesiminin devam ettiği bir yerdi. Çok insan orada yaşadı ve öldü. Çocukluğumda, annemin çok çalışmasından şikayet ederdim. Ama şimdi, onun işine bağlılığının benim kendi gelişimim açısından iyi olduğunu düşünüyorum. Annem evde de sürekli yemek yapar. Zaten yemek yapmadan yaşayamaz. Pazar günlerinde, tatil gününde bile yemek yapıp arkadaşlarımızı çağırır. Evde Ece Bar yapar bir anlamda. Ecenin müdavimleri anlatıyor "Ece Bara, Ece için gidenlerdenim" Eceye 17-18 yıl önce Cumhuriyet gazetesindeki arkadaşlarımla gitmeye başladım. Ece Barda evlendim. Daha çok Ecede bulduğum rahatlığı, dostlarımı, yemekleri ve atmosferini severim. Ben Eceye Ece için giderim. "Elleriyle yaptığı bütün yemekler çok lezzetlidir" Eceye 20 yıldır giderim. Ece hanımın insanlığını, gelen insanların niteliğini, dostluklarını ve yemeklerini çok severim. Ecenin elleriyle yaptığı bütün yemeklerine bayılırım. "Eceye 20 yıldır giderim ama 40 yıldır tanırım" Eceye 20 yıldır giderim çünkü Ece 40 yıldır tanıdığım ve çok şey paylaştığım bir arkadaşım. Onun olması yetiyor bana. Zeytinyağlı yemekleri ve sebzeleri çok güzel yapar. "Yuvarlak, anneanne patateslerini severim" Ecede, evimdeki lezzetleri, hatta daha bile iyisini buluyorum. Galiba en önemli şey, Ecenin dostluğu. En çok sahanda köfte yerim. Yuvarlak, annenanne patateslerini, minicik enginarlarını severim. "Ağzıma koymadığım bamyayı onda yedim" 20 yıldır giderim Eceye. Elinde öyle bir lezzet vardır ki, ağzıma koymadığım bamyayı bile bana yedirmiştir. Herkesin en zor zamanlarında yanında durur. Onun olduğu yerde olmaktan hep mutluluk duydum. "Kendimi evimde gibi rahat hissediyorum" Ece Barda evimde gibi hissediyorum. Haftada bir veya iki kez arkadaşlarımla stres atmaya giderim. Özellikle sebze ağırlıklı yemekleri tercih ediyorum. En sevdiğim ise zeytinyağlı bamya. "Ne verirse onu yeriz, yemezsek çok kızar" 20 yıldır gidiyorum Eceye. Ece ne verirse biz onu yeriz. Zaten yemezsek çok kızar. Onunla arada bir küser, sonra dayanamaz barışırız. "Yaşadıklarımızın ve geçmişimizin sır küpü" İnsan bazı mekanlara yaşadıklarıyla bağlanır. Ben orada evlendim, çok güzel şeyler yaşadım. Ece benim için çok özeldir. Ece, yaşadıklarımızın, geçmişimizin sır küpüdür. Orada Ece ile bir kadeh rakı içip sohbet etmek, insanın kendi kişisel tarihini tazelemesidir. Ece benim tarihimin çok önemli bir parçası. "Dünyanın en güzel yemek yapan insanıdır" Eceye 20 yıldır gidiyorum. Son zamanlarda pek gitmedim ama ilk zamanlar çok giderdim. En çok Ecenin kendisini ve arkadaşlığını severim. Ece dünyanın en güzel yemek yapan insanıdır. Tüm yemeklerini çok severim. "Yaradılıştan beri Ece Bara giderim" Ben Ece Bara kalubeladan yani "yaradılıştan beri" giderim. Eceye giden insanları, Ecenin misafirperverliğini ve yemeklerini çok severim. En çok sebze yemeklerini ve kendi yaptığı erişteyi yerim. İyi ki doğdun Ece! "Bütün mutfakla ve servisle kendisi uğraşır" Ben Ece Bara açıldığı yıllarda gidiyordum. Uzun bir süre ara verdim, ama yine üç-dört aydır gidiyorum. Ece Bara genelde bizim çevremizden gazeteciler, sanatçılar, reklamcılar geliyor. Gelenlerin çoğu da Ecenin dostlarıdır. Ece bütün mutfakla ve servisle kendisi uğraşır. "İyi arkadaş, huysuz ve tatlı bir kadın" Ece Bar, Ecedir benim için. En çok Ecenin güler yüzünü, sıcaklığını ve aksiliğini severim. Orada, Ecenin müsaade ettiği yemeği yiyebiliriz. Ece çok iyi bir arkadaş, huysuz ve tatlı bir kadın. "Hastalandığınızda eve yemek gönderir" Ecenin açtığı yerlere 20 yıldır giderim. Ece Barın en çok Ecesini severim. Ece, eski meyhaneciler gibi, hastalandığınızda evinize yemek gönderir. Çok rahat edersin ve kimsenin seni rahatsız etmesine izin vermez. Ege otlarıyla yaptığı yemekleri severim ama küçük yaprak sarmaları da muhteşemdir. Ecenin kızı Zeynep benimle çalışıyor ve bana sürekli onu hatırlatıyor. "Misafir ağırlamayı çok iyi bilir" Yemekleri hep tazedir. Misafir ağırlamayı iyi bilir. Eşimle beraber gideriz. Çok zor olan bir işi, kadın olarak bunca yıldır yapabilen, çok iradeli bir insandır. "Kocaman gözlü kedidir sadık, şikayetçi, mızmız" Ece Bara 20 yıldır giderim. Eskiden müzisyenlerin barıydı. Biz cazseverler giderdik. Sonra şişmanladık, lezzetseverler olarak gidiyoruz. İyi gelir insana Ece. Emin ellerde lezzetli bir akşamdır. Ece kocaman gözlü bir kedidir. Sadık, şikayetçi, mızmız, sahiden seven biri. Kıyıda biri, bence anlaşılamamışlardan. Mesela şiir anlayabilmiştir onu, edebiyat. Bir de kederi var. En sevdikleri erken gitti. Ben severim Eceyi ya! Sessiz üzüntüler paylaşırsın bardan masaya...