27.04.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
Fırat Karadeniz - firat.karadeniz@milliyet.com.tr
Sosyal paylaşım devi Facebook’un yükselişte olan her teknolojiye talip olmasına alıştık artık. Instagram, SportStream, Jibbigo, WhatsApp... Yükselişte olan ne varsa topluyorlar. Bunun son örneği de sanal gerçeklik şirketi Oculus VR oldu.
Facebook’un bir sanal gerçeklik şirketine yaptığı 2 milyar dolarlık yatırım, sektör için bu teknolojilerin gelecekte gelişeceğine dair bir işaret. Zaten Facebook’un kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg de bu yönde
bir açıklama yaptı: “Mobil teknolojiler bugünün iletişiminin anahtar platformuysa sanal gerçeklik de geleceğin ana platformu olacak.” Zuckerberg’in öngörüleri burada bitmiyor: “Sanal gerçeklik nasıl çalıştığımız, nasıl iletişime geçtiğimiz ve nasıl eğlendiğimizle ilgili her şeyi değiştirebilir. Medya, iletişim, eğlence ve eğitimle birlikte tüm diğer sektörlerde bu potansiyeli görüyoruz. Evinizde, taktığınız gözlüklerle bir spor karşılaşmasını sahaya en yakın koltuktan izleyebildiğinizi düşünün ya da dünyanın her yerinden öğrencilerin yer aldığı bir sınıfta eğitim gördüğünüzü...”
Teknoloji yeni değil, potansiyeli yeni anlaşıldı
Sanal gerçeklik aslında yeni bir teknoloji değil. Uzun yıllardır oyun sektörünün önemle üzerinde durduğu
ve uygulamaya çalıştığı bir teknoloji bu. Üstelik tıp alanında da sıklıkla kullanılıyor. Yaratılan simülasyonlarda genç doktorlar önemli ameliyatlar için “idman” yapıyor. Hatta Amerika’nın Kaliforniya eyaletindeki San Diego şehrinde Virtual Reality Medical Center (Sanal Gerçeklik
Tıp Merkezi) adlı bir kurum var.
Bu kurumun amacı sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak bazı psikolojik sorunları tedavi etmek. Uçuş korkusu, yükseklik korkusu, sosyalfobi, klostrofobi, araknafobi, travma sonrası stres bozukluğu bunlardan bazıları.
Tabii pilot adaylarının da sanal gerçeklikle yaratılan simülasyonlarda uçuş eğitimi aldığını belirtmek lazım.
Oyunları sanal gerçeklik sayesinde böyle göreceksiniz.
İlk önce filmlerle öğrendik
Birçoğumuz sanal gerçeklik kavramına sinema sayesinde aşinayız. Bu kavramı konu alan birçok film çekildi. İlk akla gelen tabii ki “Matrix” üçlemesi. Daha sonra da “Avatar”... Bunlarla birlikte
“Gerçeğe Çağrı”, “Tron” serisi
ve “Vanilla Sky” da bu konuda mutlaka verilmesi gereken örnekler... “Cezalandırıcı”daki Sandra Bullock’un 36 sene boyunca dondurulduktan sonra canlandırılan Sylvester Stallone’a “mutlu bir gece” teklifinde bulunması da unutulmazlar arasında. Bullock kafasına sanal seks için taktığı kaskla Stallone’a “çile” çektirmişti. Bir sanal gerçeklik filmi olmamasına rağmen Michael Douglas ile Demi Moore’u buluşturan 1994 yapımı “Taciz” filmindeki Douglas’ın başlığı ve eldivenleriyle şirketin belge arşivine “fiziksel olarak” girdiği sahne de birçoğumuz için sanal gerçeklik kavramının görsel karşılığı sayılabilir. Bruce Willis’li “Suretler”de ise artık insanlar odalarından çıkmadan, bir sanal gerçeklik aletine bağlı olarak yaşıyor, sokaklarda “suretleri” dolaşıyor. Ayrıca David Cronenberg’in “eXistenZ”ı ve bir Stephen King uyarlaması “Bahçıvan” da mutlaka seyretmeniz gereken sanal gerçeklik filmlerinden...
Bizi gelecekte neler bekliyor?
Facebook sayesinde yeniden gündeme gelen sanal gerçeklik teknolojisi üzerine bugünlerde birçok şirket emek harcıyor. Gelecekte eğlenceden iletişime, sağlıktan sekse, eğitimden savunma sanayisine birçok farklı alandan bu teknolojiyle ilgili yeni haberler alabiliriz. Peki bu teknoloji hayatımızda neleri değiştirme potansiyeline sahip? İşte bu teknolojiyle gelenler ve öngörüler...
İLETİŞİM
Uzak mesafe ilişkilerine ilaç olacak
İnternet sayesinde bir toplantıda sunum ya da konuşma yapmak için saatlerce yol gitmemize zaten gerek kalmamıştı. Fakat sanal gerçeklik ile sadece o toplantıda sunum yapmakla ya da konuşmakla yetinmeyeceğiz. Ekipmanlarımız sayesinde toplantı odasının içinde, 360 derece görüş açısıyla var olup performansımızın nasıl tepki yarattığını görebileceğiz.
Bu teknolojinin bir faydası daha var. Uzak mesafe ilişkilerini yürütmek zordur. Sanal gerçeklik bu ilişkileri canlı tutar mı, kesin bir şey söyleyemeyiz ama kolaylaştıracağı kesin. Çünkü sanal gerçeklik sayesinde sevdiğiniz insanı sanki yanınızdaymış gibi görebilecek, aynı odadaymışçasına konuşabilecek hatta ona dokunup, onun dokunuşlarını da hissedebileceksiniz. Bir de bu öngörüyü geçtiğimiz yıl piyasaya sürülen internet bağlantılı seks oyuncaklarıyla birleştirin...
SEKS
Yeni seks oyuncaklarına hazır olun
SANAL gerçeklik dendiği anda pek çok kişinin aklına gelen ilk şey de sanal seks oluyor. Mark Zuckerberg, Facebook’un Oculus VR’ı aldığını açıkladığında Oculus’un seks simülatörü ile ilgili bir şey söylememesi akıllarda soru işareti bırakmıştı. Oculus’un 2013’te
yarattığı bu simülatör, Tenga isimli mastürbasyon aletine bağlanılmasını ve sanal dünyaya geçişi sağlıyordu.
Şimdi işte bu deneyimlere daha fazla his eklemek için çalışmalar yapılıyor. Bir telefon uygulaması sayesinde titreşen iççamaşırlarını,
bir sarılışın sıcaklığını ve dokunuşunu hissettiren “sarılma tişörtleri”ni duymuşsunuzdur... Bir de 1990’lardaki Tamagoçi sanal hayvan çılgınlığına benzeyen, “Aşk” filminde de karşımıza çıkan video karakter sevgililer var.
Son örnek ise Zeus ve Hera adlarıyla anılan, kadın ve erkek için ayrı ayrı üretilen oyuncaklar. Bu oyuncaklar sanal gerçekliğin yaygın olarak kullanılmaya başladığı bir gelecekte mesafeleri gerçek anlamda yok edebilir. Çünkü Zeus ve Hera internet yardımıyla “haberleşerek” çiftlerin birbirleriyle gerçek zamanlı olarak sanal seks yapmasına olanak sağlıyor. Üstelik oyuncakta bulunan hız sensörleri hareketlerin aynı şekilde karşı tarafa iletilmesini sağlıyor.
SAĞLIK
Doktor Amerika’da, hasta Türkiye’de
Sanal gerçekliğin tıp alanındaki kullanımı gelecekte had safhaya çıkabilir. Teknolojilerin tıp sayesinde hızla ivme kazandığı herkesin malumu. Bu nedenle gelecekte Amerika’ya gitmeden oranın ünlü bir hekiminin sizi uzaktan Türkiye’de ameliyat etmesi mümkün olabilir. Bu, seyahatteyken rahatsızlandığınızda kendi doktorunuza muayene olmanız anlamına da geliyor.
SAVUNMA SANAYİSİ
Siz yönetin, robotlar savaşsın
Birçok alanda olduğu gibi sanal gerçeklik teknolojisi savunma sanayisinde de eğitim amaçlı olarak kullanılıyor. Hem hava hem deniz hem kara kuvvetleri için uygulanan bu teknikler önümüzdeki yıllarda sadece eğitim için değil fakat oyunlarda kullanılan teknolojiye benzer bir şekilde “savaşçı robotları” kontrol etmek için kullanılabilir. Bu askerlerin güvenli bir yerden çatışabilmesine de olanak sağlar.
EĞLENCE
Sinemaları değiştirecek
Eğlence sektöründe birçok yeniliğe hazır olmakta fayda var. Oyun oynamanızı kolaylaştıracak birçok araç yakın zamanda
piyasada yerini alabilir. Biri şimdiden tanıtıldı: Virtuix Omni. Koşu bantları gibi çalışan bu aygıt özellikle First Person Shooter (Birinci Şahıs Nişancı) tarzı oyunlarda kullanılıyor. Bu aygıta çıkıp adım atarak oyunda ilerleyebileceksiniz.
Bu teknoloji sinemaları da değiştirebilir. Filmlerin sanal gerçeklik sayesinde, seyircilerin de senaryoya müdahil olabileceği interaktif bir eğlenceye dönüşebileceği konuşuluyor.
Aytun Çelebi
(Stuff Dergisi Yazı İşleri Müdürü)
“Sanal gerçeklik giyilebilir ürünlerle sunulacak”
Sanal gerçeklik kavramı, akılları sanıldığından daha uzun süredir kurcalıyor. 30’ların sonunda edebiyatta görülmeye başlayan sanal gerçeklik, kişilerin, nesnelerin ya da imgelerin bir başka düzlemde
var olmasıyla açıklanabilir. Kendi adıma ilk karşılaştığım örnek, Stephen King’in yazdığı kitaba dayanarak 1992’de çekilen “Bahçıvan” filmi oldu. Film sanal gerçekliği ve bu zahiri âlemi sıradan bir bahçıvanı eğitmek için kullanan bir bilim adamını ve işlerin raydan çıkışını anlatıyordu. O zaman Commodore 64 ya da Amiga bilgisayarı olanlar için bu muazzam bir gelecek tasavvuruydu.
İlk kez şahsen karşılaşmam ise 90’ların ortasında oldu. Akmerkez açıldığında,
bir sanal gerçeklik makinesini denemek mümkündü. Kafanıza bir başlık takarak, basitçe bir uçak uçurduğunuz oyunu oynayıp sanal bir dünyada gezebiliyordunuz. Şimdi ise bunun için
dev bir makineye ihtiyaç yok. Facebook’un satın aldığı Oculus firmasının başlığıyla, bunu hatta daha fazlasını yapmak mümkün. Bu başlıklar, oyunlardan
sağlık uygulamalarına, bilimsel araştırmalardan eğitimlere kadar
birçok alanda kullanılıyor.
“İşin rengi çok yakında değişecek”
Buradaki değişimin sırrı, artık makineden ziyade bilgi paylaşımında. Eklenen çeşitli algılayıcılarla bilgisayara vereceğiniz girdi ve ondan alacağınız imgelerle seslerin kalitesi ve miktarı arttıkça, işin rengi de değişecek. Sadece
bu başlıklarla da sınırlı değiliz, örneğin “artırılmış gerçeklik” kullanan sistemler artık cep telefonlarımıza kadar girdi. Kamera görüntüsü üzerine bilgi bindiren bu teknoloji ile kamerayı etraftaki binalara doğrultarak emlak bile arayabiliyoruz. Diğer yanda yine Google’ın akıllı gözlüğü Glass var. Yani bu işi bir gözlükle de çözebilmek mümkün. Sanal gerçeklik gelecekte giyilebilir bilişim ürünleriyle sunulacak, çok daha yaratıcı uygulamalarla karşılaşacağız, ancak her yeni “devrimsel” teknolojide olduğu gibi şu soruyu sormayı asla unutmamalıyız: Sanal gerçeklik insan etkileşimini olumlu etkileyecek mi? Yoksa yemek masasının etrafında kafasını telefonundan kaldıramayan insanlar gibi, birer
bağımlıya mı dönüşeceğiz?