25.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:
The Marmara Bodrum, ilki bu ay sonunda gerçekleştirilecek bir doğa, kültür ve gastronomi paketi hazırladı. Weekend+ adıyla anılan ve her ay tekrarlanacak bu paket, mimarisi ve dekorasyonuyla dünyanın önemli otelleri arasında yer alan The Marmara Bodrum’da gerçekleştirilecek.
Weekend+ programının en önemli özelliği kendi alanında uzman iki konuk danışmanlığında gerçekleştirilecek olması. İlk programın konukları, Türkiye’deki antika sektörünün önemli isimlerinden Raffi Portakal ile yemek yazarı Engin Akın. 30 Mart-1 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek ilk weekend+’nın seyir defteriyse söyle:
Programda Iasos gezisi de var
30 Mart Cuma akşamı başlayacak programın ilk durağı The Marmara Bodrum’un 150 kişi kapasiteli restoranı Tuti... Tuti’nin şefliğini -Türkiye macerasına dört yıl önce İstanbul’daki Fransız Sarayı’nda başlayan- Lionel Valla yürütüyor. Valla, Tuti’nin mönüsünü hazırlarken Bodrum’a özgü malzemelere ağırlık verdiklerini, sözgelimi ithal peynirler yerine yöresel peynirleri kullandıklarını anlatıyor. Fransız şefin hazırladığı mönüde, yeşil bodrum zeytininden ev yapımı kıtır mantıya, vanilyalı tekiladan tuzlu hamur içinde pişmiş levreğe kadar birçok seçenek var.
Cumartesi sabahı weekend+ konuklarını, Güllük Körfezi’nin kuzey kıyısında yer alan antik Iasos kenti gezisi bekliyor. Iasos’un Odeon’unda verilecek dinlenme molasının sürprizi ise, Raffi Portakal’ın grup üyeleriyle yapacağı sohbet. Unutmadan, söylemeli: Iasos, Roma’dan bugüne taşıdığı güzellikleri yanı sıra balıkları ve karidesleriyle de ünlü. Bu yüzden tekne turundan önce, programa "JR’ın Yeri"nde verilecek bir balık keyfi de eklenmiş.
Akın’dan Ege yemekleri
Ama yemeklerle, özellikle de Ege ve Akdeniz mutfağıyla aranız iyiyse, akşamı beklemeniz gerekiyor. Çünkü akşam yemeğinde, konseptini yemek yazarı Engin Akın’ın kurduğu zengin bir mönü var. Akın’ın programı bu hafta kesinleşecek ama meraklısı için tüyolar da alınmış bulunuyor: Yaban otlu katmer böreği, yoğurtlu bakla kızartması, çitlembikli dürüm, çökertme kebabı, sakızlı ev baklavası Engin Akın’ın aklından şimdilik geçenler.
1 Nisan weekend+ programının son günü. Son gün dedim ama, siz yine de otelde verilecek brunch’ın ardından yapılacak "dere yatağı" yürüyüşü ve zeytinlik gezisine hazırlıklı olun. Şaka gibi ama "1 Nisan" akşamı, şehrinize, sıkıntılarınıza yani o "hep aynı"ya geri dönmek için yola çıkıyorsunuz yine. Ne diyelim, tekrarı olur inşallah...
Bodrum manzarası ve konfor içiçe
Mimar Ersen Gürsel tarafından tasarlanan The Marmara Bodrum, Halikarnas’a hakim bir tepeye kurulmuş. Otel başarılı arazi konumuyla coğrafının bütün nimetlerinden yararlanıyor. Hamam, sauna, restoran gibi hacimlerin manzaraya göre kurgulandığı otelde, lobi de ilginç bir yaklaşımla kurbağa fomunda tasarlanmış. Otelin parlak fayans kullanımının başarılı örneklerinden biri sayılan iç mekan tasarımı ise Fransız Christian Allait’ye ait. Allait’in tasarımı, özellikle parlak zeminde cesurca kullandığı antika objelerle öne çıkıyor.
Levent’in ünlü lokantası Köşebaşı, ikinci şubesini Fenerbahçe Kurukahveciler Köşkü’nde açtı. Altı yıldır Tarsus mutfağının İstanbul’daki en önemli temsilcisi olan ve uluslararası birçok ödül kazanan lokantanın yeni şubesi, kapalı mekanda 180, bahçe kısmında ise 500 kişilik bir kapasiteye sahip. Mutfak da, Adanalı ünlü kebapçı Pala Ahmet’in oğulları Cumali ve Sezai ustalara emanet edilmiş. Bu yüzden, çöp şiş, terbiyeli şiş, tavuk kanat, kaburga, gavurdağı salatası gibi klasik Köşebaşı lezzetlerinden farklı olarak, mönüde meşhur Adana güveci de var. Ama yalnızca haftada iki gün. Yeni şubenin konuklarına bir hizmeti de önümüzdeki günlerde tarihi köşkün bahçesinde açılacak Cafe Bistro’yla, bir pazar geleneğine dönüşmesi amaçlanan Köşebaşı brunch.
"Balıkçıl’ı tavsiye ederim"
Sedat Özkan (Ahçıbaşı)
En son Sarıyer’deki Balıkçıl Restaurant’a gittim. Orada, levrek balığı ve Türk mezeleri yedim. Yemeklerin hepsi güzeldi ama aralarında en çok balığı beğendiğimi söyleyebilirim. Levreğin yanında servis edilen garnitür ve roka da çok uygundu. Şaraplar da öyle. Balıkçıl Restaurant herkese tavsiye edebileceğim bir yer.
"Cafe de Paris’nin servisi iyi"
Can Gürzap (Tiyatrocu)
En son bir arkadaşımla Nişantaşı’ndaki Cafe de Paris’ye gittim. Cafe de Paris benim eskiden beri gittiğim bir yerdir. Yemeklerini ve servisini çok severim. Cafe de Paris’nin fiks bir mönüsü var. Ben bazen tavuk, bazen de et yiyorum. O gün özel soslu biftek, özel soslu salata ve kızarmış patates yedim. Hepsi çok güzeldi.