11.03.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal/zeynep.ozkartal @ milliyet.com.tr
Prof. Dr. Emre Alkin, son zamanların televizyon figürlerinden... Aynı zamanda Kemerburgaz Üniversitesi’nde rektör yardımcısı, CNN Türk’ün yanı sıra Fox TV’de de ekonomiye dair yorumlar yapıyor, pek çok şirket ve kurumun danışmanı. Artık Türkiye Futbol Federasyonu’nun mali işleri de ondan sorulacak. Söyleşide göreceğiniz gibi, siyasete de hazırlanıyor. Siyaset de ekonomi gibi, sağı solu belli olmuyor ama Emre Alkin adını önümüzdeki yıllarda çok daha fazla duyacağımızı söyleyebilirim.
* Sizi televizyon figürü olarak kim keşfetti?
Abim Kerem Alkin.
* Nasıl oldu?
Mecburiyetten. Askerdeyim. Şimdi çocuklarımın annesi olan Özlem hanımefendi ile evlenmeyi düşünüyorum ama nasıl evleneceğim ki? Bir asistan maaşım var. Gerçi doçentliğimi almışım ama döndüğümde kadro verilmesi falan mümkün değil. Dolayısıyla bana ek bir gelir lazım. İnsanların iyi bildikleri işte para kazanması gerektiğine inanırım. Benim iyi bildiğim iş de küçüklüğümden beri alışkın olduğum konuşma sanatı. Askerden dönerken Kerem bana dedi ki “Falanca televizyon kanalından yorumcu arıyorlar”. Böyle başladım.
* Yorumculuk kariyerinizin sonu değil başı oldu yani...
Evet. O yorumculuk bir aracı kurumun dikkatini çekmiş. Gittim konuştum, paraya bile bakmadan kabul ettim işi. Çünkü o zaman üst üste toparlıyorum; orada danışmanlık, burada danışmanlık. Artık bir evi geçindirecek kadar... Ki hayallerimin kızının karşısına çıkıp evlilik teklif edebileyim... Hali vakti yerinde bir ailenin, el bebek gül bebek büyütülmüş bir kızı...
* Bu motivasyonunuzun kaynağı aşk mı?
Sevgi. Aşk geçici. Hem çok çalıştım hem önüme fırsatlar geldi. İMKB Başkanı Osman Birsen ile tanıştık. Herhalde ben selamünaleyküm diye bir kuruma gidip “Ben sana danışman olmak istiyorum” diyen tek insanım. Osman bey epey bir güldü, yarım saat de beni azarladı. Dedi ki, “Neye güvenerek bu danışmanlığı istiyorsun?” Mizacı tatlı serttir. Her sorduğu soruya saygı içerisinde cevap verdiğim için 15 gün sonra beni aradı. “Tamam” dedi, “Ama ben senin danışmanın olacağım. Eksik bilgiye sahip olduğunu düşünüyorum ve seni ben yetiştireceğim”. Sonra biz baba-oğul gibi olduk.
* İktisat profesörü bir babamın, Erdoğan Alkin’in oğlu olarak ikinci bir seçeneğiniz var mıydı?
Babamdan tabii etkilendim. Ama ekonomiyi insan karakteri içinde olduğu, muğlak olduğu ve farklı bilim dallarından beslendiği için seçtim. Yoksa fizikçi de olabilirdim, merakım vardı. Hukukçu da olabilirdim, annem çok ısrar etti. Çenem çok kuvvetli diye... Ekonomiyi seçtim çünkü matematiği seviyorum. Ekonomi genel bir öğreti, bir deliğin dibine doğru derinlemesine giren bir öğreti değil. Biraz sığ ama ahkamı bol. Deneysel de değil. Deneyi yapılıyor ama sonucu kötü oluyor. “Suyla azotu karıştırdım, patladı” gibi değil. Patladı mı sandık gidiyor. İktidarlar uçuyor gidiyor, 2001’de olduğu gibi. Çok riskli. Sonra ben kendimi keşfettim, risk beni çekiyor.
“Kayınpederle babam müthiş bağlama çalarlar”
* Rol modeliniz babanız mı?
Babam salt bir ekonomist değil, disiplinler arası konuşan bir adam. Müthiş bir müzisyen, bestecidir aynı zamanda. Çalmadığı enstrüman yoktur. Ben birkaç nefesli sazla gitar çalabiliyorum, biraz da bağlamaya merak saldım. Ama kayınpederle babam müthiş bağlama çalarlar. Bundan daha evvel Duman grubunun çekirdek yapısının gerisinde biz birkaç arkadaş Mad Madame diye bir grup kurmuştuk. Grubun solisti Kaan Tangöze’ydi, baterist Yusuf Trana, gitarist kardeşi Yakup Trana vardı. Ari Barokas o zaman ritim gitardaydı, ben bas gitardaydım. Sonra ben onlara yetişemedim, akademik faaliyetlere dönmek zorundaydım. Şimdi onlara baktıkça çok keyif alıyorum. Bazen de bunca iş yerine keşke müzisyen olsaydım diye düşünüyorum.
* O kadar çok işi aynı anda yapıyorsunuz ki, arada bir bu şapkalardan sıyrılıp yaptığınız işleri küçültmeyi düşünmüyor musunuz?
Her gün! Dün akşam bile düşündüm. Fakat bu bana uygun bir hayat olmazdı. Bana teklif edilen işler var. Her şeyi bırak, şirketimizin başına geç, bütün kazandığın parayı vereceğiz diyorlar. Yok, bu ben değilim. Ben sürekli risk alacağım, aynı zamanda riskleri de böleceğim. Ben buğday başağı gibiyim, rüzgara karşı sert durmam. Altımdan biçer, koparır götürür. Çok da bükülmem. Ama rüzgar estiğinde hafifçe sallanırım. Bu demek değildir ki karşı tarafa boyun eğiyorsunuz. Bazen karşınızdaki güç sizden fazladır. Biraz sabredip, o şiddetin geçmesini bekleyip büyümeye devam edeceksiniz. O yüzden ben tek bir yerde oturursam savrulur giderim.
“Sürekli altınla ilgili fikrimi söylüyorum ama dinleyen yok”
* Sizi gören herkes yatırımlarıyla ilgili tüyo soruyor mu?
Günümün yarısı bu sorularla geçiyor. Küçük tasarruf sahipleri de, çok ciddi tasarruf sahipleri de... Bazıları ablamız, abimiz olduğu için çağırıyorlar gidiyoruz. Taksim’de yürürken de çevirip soruyorlar. Ben de üşenmeden herkese cevap veriyorum. Sürekli bu altın yatırımıyla ilgili fikrimi söylüyorum ama aziz yatırımcılar dinlemiyorlar. Al-sata girmeye çalışıyorlar, kolu bacağı kopartıyorlar, çok üzülüyorum.
* Hiç çuvallamaz mısınız?
Tabii çuvallanır. Allah korusun “İran’a jetler saldırdı” diye bir açıklama gelse yapacağım hiçbir şey yok. Benim söylediğim bilgiler, en aşağı 20 yıl piyasanın içinde kalmış aktörlerden toplayıp sentezlediğim bilgiler. Her sabah 6’da kalkıp hem o bilgileri hem de finans kuruluşlarından gelen 300 sayfa rapor okuyorum.
* Tavsiyelerinizden beklediklerini bulamayanlar sitem ediyor mu?
Genelde yatırımı yapanlar değil de yapmayanlar bu muhabbeti yapıyor. Sanki almış satmış gibi... Bir de çok bayıldığım durumlar var. Borsa düşerken soruyorsunuz sattım diyor. Çıkarken “ful maldayım” diyor, gırtlağına kadar hisse senedi. Yahu bu ne maharetli aziz yatırımcıymış ki her türlü trendin içinde...
* Siz kendi söküğünüzü dikip paradan para kazanabiliyor musunuz?
Kazanıyorum. Kendim çuvalladığım hiçbir işi zaten kimseye salık vermem. Sadece aman dikkat diyorum. Çünkü bu iş neyi yapmanın sanatı olmaktan çok, neyi yapmamamın sanatı.
“Siyaset her zaman arzuladığım bir şey”
* Yolun sonunda siyaset var mı?
Siyaset her zaman arzuladığım bir şey ama zamanını kollarım. Kendimi siyasette konuşmada usta, tecrübe konusunda hâlâ kalfa görüyorum. Hazırlanıyorum. Mustafa Sarıgül var, siyasette büyük tecrübe. Başbakanla bazı okazyonlarda beraber oluyoruz, çok etkilendiğim bir insan.
* Hangi partiye yakınsınız?
Bizim ailemiz liberal sosyal demokrat çizgide bir aile. Bugün AK Parti de, CHP de, MHP de birbirlerinden çok farklı şeyler söylemiyorlar. Fakat icraat, teşkilatlanma, çalışkanlılık açısından AK Parti büyük fark atıyor. Şimdi insanlar beni yanlış anlayacak; ezelden ebede liberal sosyal demokrat çizgide olduğumu bilmelerini isterim. Acaba önümüzdeki 10 yıl zarfında Türkiye politik sisteminde bir değişiklik olup da bir tarafta muhafazakarların, diğer tarafta sosyal demokrasinin yoğunlaştığı ikinci bir dönemi görebilir miyiz?
* Yeni bir oluşum üretmeyi düşünür müsünüz?
Sayın Sarıgül’ün Türkiye Değişim Hareketi’ni bu açıdan önemsedim. Sağ ve sol kanadın sürekli bölünmesi iyi bir şey değil. Sayın Sarıgül’ün hareketi, sosyal demokrasiyi tekrar tek çatı altında toplama hareketiydi. Sayın Kılıçdaroğlu ortaya çıkmasaydı büyük başarı sağlayacaktı. Fakat orada Mustafa bey güzel bir hareket yaptı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun başarı şansı için geri adım atmayı bildi.
“Niye baba?’ dediğim çok oldu ama artık anladım”
* Hüsamettin Özkan’ın damadı olmak size kapı açtı mı?
Hayır. Tam tersi tabiattadır. Ne bir kapı açar ne de kimsenin açmasına müsaade eder. Babam Erdoğan Alkin de bu yapıdadır. Elimizden tutmamıştır. Ki başkalarına çok yardımcı olmuştur. O açıdan bir yürek burukluğu yaşadım. Bu satırları okursa bilmesini isterim ki “Niye baba?” dediğim çok oldu. Ama bugün niye olduğunu anladım, babama teşekkür borçluyum.
“Aydınlar’dan altı ay randevu alamadım”
* Türkiye Futbol Federasyonu’nun mali işleri size emanet. Teklif mi geldi, talip mi oldunuz?
Korkut Özal’ın bir lafı vardır, “La talebe ve la red”. Bir işi gerçekten adaletli yapacağınıza inanıyorsanız talip olmayın ama teklif edildiğinde de reddetmeyin. Artık bizim düzeyimize gelince talip olunmaz, “Size yardımcı olabilir miyim?” denir. Bunu Galatasaray’da da yapmışımdır,
2008 yılında İmam Altınbaş Göztepe’yi aldığında da. Beni Başkan Yıldırım Demirören aradı; “Seni yedek listeye yazıyorum ama yedekle kurtulamazsın” dedi. Şu anda rengim kırmızı-beyaz,
bu bana gurur veriyor.
* Bir önceki yönetimde de yedek üyeydiniz.
Evet. Sayın Mehmet Ali Aydınlar’a türlü seferler randevu için müracaat ettim, “Size bir yardımım olabilir mi?” diye. Ama altı aylık görev süresi boyunca bir araya gelmeyi başaramadım. Herhalde çok meşguldü.
“Dolar alma satma meraklısı niye var bilmiyorum”
* Bir: Yatırım yaparken hissiyatınıza güvenin. Malı satarken değil alırken kazanırsınız, bunu unutmayın.
* İki: Hedef satış fiyatını aldığınız anda belirleyin.
En güzel kâr, cepteki kârdır; kağıt üstündeki değil. Dolar alma satma meraklısı niye var bilmiyorum. Ama dolar borcu olan için şunu söyleyebilirim; gece rahat uyusun, çünkü yapacağı hiçbir şey yok!
* Üç: Her sabah CNN Türk’te “Parametre”yi seyredin. Çünkü o programda bütün taze bilgileri sunuyoruz. Biri geliyor bana diyor ki: “Ya arkadaş, sen altı ay evvel şöyle şöyle demiştin”. Kardeşim sen altı ay gündüz, altı ay gece mi yaşıyorsun? Altı ay uyudun da sonra mı kalktın? Ben her sabah oradayım. Her an takip edemeyeceksen hisse senedi alma! Ya da işin profesyoneline git.