22.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya
Mutluluk, şüphesiz herkesin ulaşmak istediği ama ne olduğu konusunda evrensel bir uzlaşıya ulaşılamayan bir konu. Mutluluk tamamen öznel midir, ölçülebilir mi ya da herkes için geçerli bir formülü olabilir mi? ABD’de Wisconsin-Madison Üniversitesi bünyesindeki Sağlıklı Zihinler Enstitüsü’nde (Center for Healthy Minds) mutluluk ve erdemler üzerine çalışan Dr. Pelin Kesebir, mutlu olmayı öğrenmenin mümkün olduğunu ancak bunun için çalışmak gerektiğini anlatıyor. Kesebir’den mutlu olmanın yollarını dinledik.
Mutlu olmak tamamen elimizde diyemiyoruz, çünkü genlerimiz gibi hiç elimizde olmayan ya da içinde yaşadığımız toplumun koşulları gibi sınırlı ölçüde etkileyebildiğimiz faktörler de belirleyici. Örneğin biliyoruz ki, genetik faktörler insanlar arasındaki mutluluk farklarının en azından üçte birini açıklıyor. Keza toplumsal, siyasal ve ekonomik faktörlerin de etkisi yadsınamaz.
Siz, mutluluğun öğrenilebileceğini söylüyorsunuz. Mutlu olmayı nasıl öğrenebiliriz?
Evet, mutluluğumuzun tamamı kendi elimizde olmasa da, azımsanmayacak bir kısmı elimizde. O kısmın üzerine yoğunlaşarak daha mutlu olmayı öğrenmemiz mümkün. Ama tabii kolay bir süreç değil, emek ve adanmışlık gerektiriyor. İlk yapmamız gereken şey mutluluğun ne olduğuna ve hayatta nelerin mutluluk getirip nelerin getiremeyeceğine dair doğru bir anlayış geliştirmek. Daha sonraki aşama, bu bilgilerin ışığında dönüp kendimize bakmak. Kendimize şunu sormak lazım: “Daha mutlu bir insana dönüşmek için iç dünyamda neleri değiştirmem gerekiyor?” Çoğumuz için üzerinde öncelikli olarak çalışmamız gereken alan, duygu ve düşüncelerimizin yönetimi. Duygu ve düşüncelerimizin seyri üzerindeki hakimiyetimiz zayıf olduğunda, zihnimiz mütemadiyen bir savaş alanına dönüşüyor. Oysa sağlıklı ve dingin bir zihin mutluluğun birincil şartlarından. Zihnimizin alışkanlıklarını değiştirmek kadar kalbimizin alışkanlıklarını değiştirmek de mutluluk eğitimimizin bir parçası.Örneğin bencillikten uzak olmak, almaktan çok vermeye odaklanmak ve insanlara başta kendimiz olmak üzere sevgi, saygı ve anlayışla yaklaşabilmek kolay olmasa da geliştirilmesi mümkün mutluluk becerileri. Son olarak, eğer ki sağlığınıza ve bedeninize dikkat etmiyorsanız, diyelim kötü besleniyor, uykunuzu önemsemiyor veya hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız, mutluluk çalışmalarınıza ilk oradan başlayın. Beden alışkanlıklarını değiştirmenin bize mutluluk olarak dönüşü, zihnimizin ve kalbimizin alışkanlıklarını değiştirmeninkinden çok daha hızlı oluyor.
Siz mutluluk ve erdemler üzerine çalışıyorsunuz. İkisi arasında nasıl bir ilişki var?
Çalışmalarımız bize mutluluk ve erdemler arasında birebir bir ilişki olduğunu söylüyor. Burada erdem derken kastettiğim, olumlu kişilik özellikleri; dürüstlük, yardımseverlik, alçakgönüllülük, çalışkanlık, azim ya da öğrenme sevgisi gibi. İnsanların bu tarz erdemlere ne ölçüde sahip olduklarına baktığımızda, bununla mutluluk düzeyleri arasında pozitif bir ilişki gözlemliyoruz. Hangileri derseniz, dört tane sayabilirim: Birincisi “sevgi doluluk” yani insanlara karşı sevgi ve iyi niyet besleme eğilimi. Bu karakter özelliğine sahip insanlar yakın ve sıcak ilişkiler kurmakta zorlanmıyorlar, ki bu tarz ilişkiler mutluluğun olmazsa olmazı. İkincisi “yaşama sevinci”, ki bu çok şaşırtıcı değil. Üçüncüsü, “ümit”. Yani iyimser, geleceğe inançla bakan biri olabilmek. Son olarak, mutlulukla en kuvvetli ilişkiye sahip olduğunu gözlemlediğimiz erdem “şükür hissi”. Yani hayata ve bize verdiklerine şükranla ve minnetle bakabilmek, etrafımızdaki iyi, olumlu şeylerin farkında olmak ve değerlerini bilmek.
“Stres yaşamadan anlamlı hayat yaşanmıyor”
Stres, günümüz koşullarında çoğumuzun kaçınamadığı ancak mutluluğa gölge düşüren bir faktör. Mutlu olmayı öğrenmeye çabalayan birinin strese yaklaşımı ne olmalı?
Belli bir düzeyde stres ve kaygı yaşamadan anlamlı bir hayat yaşamak da mümkün olmuyor. Hayatta hiçbir stres yaşamamanın yolu, eğer ki öyle bir imkanımız varsa, sürekli yan gelip yatmak, hiçbir sorumluluk almamak, ki inanın mutluluk o şekilde de bulunmuyor. Sıkıntılar ve engeller aşıldıkça bizi geliştiren şeyler. Gelişme ve ilerleme hissi de hayattaki en büyük mutluluk kaynaklarımızdan. Bununla birlikte kronik stresin beden ve ruh sağlığına ciddi zararları var. Stres dönemlerini kısa süreli bile olsa dinlenme ve yeniden enerji toplama dönemlerinin takip etmesi gerekiyor. Kronik stresten muzdaripsek kendimize şunları sorabiliriz: Stres düzeyimi aşağı çekmek için (1) hayatımda neleri değiştirebilirim ve (2) kendimde neleri değiştirebilirim? Karakter yapınız strese ve kaygıya yatkınsa özellikle farkındalık (mindfulness) becerisini edinmek üzere çalışmanızı öneririm.