14.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Özge Tabak
Berkay Dağlar’la tanışın. 29 yaşındaki illüstratörün elinden çıkan posterler,ünlü yapım şirketleri 20th Century Fox ve HBO’nun severek izlediğimiz film ve dizi projelerinde kullanılıyor. Son olarak ülkemizde de takip edilen ve bu sene En İyi Drama dahil beş Emmy adaylığı olan “Westworld” dizisinin 2. sezonu için illüstrasyon çalışmaları yapan sanatçı, hikayesini anlatmaya “Yaklaşık 10 senedir illüstratör olarak reklam sektöründeyim. Sinema ve dizi yapımlarına olan ilgimi çizimle birleştirmek bana poster sanatçılığı yolu açtı” diyerek anlatmaya başlıyor.
Hollywood projelerinin nasıl geliştiğini soruyorum. “2013-2014 yıllarında Amerika’da Poster Posse adında bir oluşum kuruldu. Film ve dizilere saygı duruşu anlamında dünyada bu işi severek yapan sanatçılardan oluşuyor. Para için kurulmamıştı; her ay bir film için çizmek adına, tamamen eğlencesine... Beni de davet ettiler. Sonra işler ciddiye bindi. Stüdyolar bize ulaşarak iş vermeye başladı. 20th Century Fox, “X-Men” filmleriyle başladı. Sonrasında “Deadpool” geldi. İlk Westworld posterim de bu oluşum adına ticari olmayan kişisel bir işimdir. Sonrasında dizinin oyuncu kadrosu internette bu posteri paylaştılar. HBO bu etkiyi görmüş olmalı ki, ikinci sezon öncesi resmi bir iş teklifiyle bana döndü...” diye anlatıyor. “Westworld” için çalışma sürecini “Bana senaryo veya video görüntü yollamadılar. Sadece referans fotoğraflar vardı. Zaten her hafta yayınlanmış bir önceki bölümü çizdiğimden çok sıkıntı yaşamadım. Ben “Karakterin duygusal kontrastını en iyi şekilde nasıl yansıtırım?”a baktım. Hepsinin kendisine ait güçlü bir hikayesi olması diziyi çok iyi yapıyor zaten. Bana bu yardım etti” cümleleriyle özetliyor.
Dağlar, “Westworld” çalışmalarında “Karakterin duygusal kontrastını en iyi şekilde nasıl yansıtırım“ sorusuna odaklandığını söylüyor.
“Çocuklar gibi seviniyorum”
İllüstrasyonlarının Hollywood projelerince tercih ediliyor olmasının nasıl hissettirdiğini sorduğumda, samimice yanıtlıyor: “Ben başından beri bu dünyadaydım. Çocukluğum ve devamı o filmlerle geçti. Çok sevdiğim bir şeyi neden yetenekli olduğum bir işte kullanmayayım diyerek büyüdüm. Birleştirmeye çalıştım. Sonrasında ‘80’lerdeki Amerikan ağırlıklı poster sanatçılarını keşfettim. Tam istediğim şey oradaydı ama bitmişti ne yazık ki... 20’li yaşlarıma geldiğimde istediğim şeyin aslında bir piyasası olmadığını farkedip sinirlendim. Haliyle biraz hırs yaptım ve olması için daha çok çalıştım. Bu yolda insan, para, rahat, duygu gibi birçok şeyi feda etmek zorunda kaldım. Ama sonucun verdiği haz paha biçilemez...” Küçüklüğünden beri gördüğünü çizen biri olmuş Dağlar. “Herkesin severek, isteyerek yaptığı işle yaşaması gerektiğini düşünen biriyim. Bunun için ne kadar çok uğraşmak gerekse de ödül paha biçilmez olduğundan hiç vazgeçmeden yaşadım son 10 yılımı...” diyerek mesleğinin hayatındaki yerini ifade ediyor. Bitip de işin son haline baktığındaki hislerini “Çocuklar gibi seviniyorum. Kendi kendime konuşuyorum. Zaten sevemezsem o iş bitmez” diye tarif ediyor.
Dağlar, aldığı yorumlardan çok memnun. Sinema, dizi ve farklı sektörlerden teklifler aldığını, yerli işlerinin artacağını paylaşıyor son olarak. “Gurur kelimesini çok duyuyorum Türkiye’den. ‘’Gururumuzsun’’, ‘’ Asın bayrakları’’ gibi... Bu topraklarda büyüdüm, buradan böyle tepkiler almak bir sanatçı için inanılmaz. Dünyanın en mutlu illüstratörü benim... “
“HBO’dan sonra hedef Netflix”
Çalışmalarını şöyle özetliyor Dağlar: “2014 Altın Portakal Ödülleri’nin Bant Mag. ile birlikte sergisi olmuştu. Türkiye’deki ilk ciddi sinema işim o olabilir. Sonra, reklam sektörü için birçok illüstrasyon işim oldu. “Arif V 216” posterim resmi bir iş değil. Senelerdir Cem Yılmaz yapımı bir filme poster çizmek istiyordum. Nedeni, onun tabiri caizse o fantastik kafasının benim baş koyduğum bu işin doğasıyla örtüşmesiydi. Kendisine ulaşıp, onay aldık. Sonradan o ve ekip işi sevdi.” Mutlaka çalışmak istediği isim için “Cem Yılmaz diyordum, o da olacak galiba” diyen Dağlar ekliyor: “İllüstrasyon işini sadece bilgisayar başında oturup çizmek olarak görmüyorum. Aktör ve yönetmenlerle oturup, ürünlerine dair bir şeyler üretmenin sınırı yok. HBO’dan sonra Netflix hedefim olabilir. Neden olmasın?”