01.07.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Türkiye'nin dört bir yanında İtalyan mutfağının kendine özgü peynir, et ve sebzeleriyle hazırlanmış, dumanı üstünde tüten bir pizza yiyebilir ya da Japon mutfağının minimalist sunumlarıyla çeşitli balık ve yosunlarla yapılan suşilerinin tadına bakabiliriz.Uzun zamandır hayatımızda olan ve artık aşina olduğumuz İtalyan, Fransız, Çin, Japon mutfaklarının yanı sıra yeni yeni tanımaya başladığımız tatlar da damak tadına önem veren lezzet avcıları tarafından keşfedilmeye başlandı.Baharatları ile ünlenen ve damak tadımıza köriyi sokan Hint mutfağı ya da fajita, tortilla ve tacoların cenneti Meksika mutfağı gibi. Yemek yemek artık bir ihtiyaçtan çok, hayatımıza farklılık katan bir zevk unsuru haline geldi. Siz de dünyanın birbirinden leziz çeşitli mutfak kültürleriyle tanışmak için sadece internet değil, gazete okurlarıyla da buluşan 2 bine yakın sayıdaki Milliyet blog yazarlarının seçtiklerine http://blog.milliyet.com.tr/ Proje/Gusta adresinden mutlaka bir göz atın! Gelişen hayat şartları ve küreselleşmenin bir sonucu olarak günümüzde dünya üzerindeki birbirinden değişik mutfakları denemek için artık uzaklara gitmemize gerek kalmadı. Ünlü Waldorf otelinin salatası Yemekler bir ülkenin markası gibidir. Creme brule denince Fransa, bira denince Almanya, suşi denince Japonya, paella denince İspanya, taboule denince Lübnan akla gelir. Amerikan kültürü ise geçtiğimiz yüzyıla damgasını vurarak fast food kültürünü yarattı. Ben şanslı bir çocuğum çünkü bizim mutfağımızda her türlü yemek pişer. Hünkarbeğendiden çerkeztavuğuna, ıspanak püresinden çiğ böreğe, fajitastan lazanyaya...Soframızda yenen yemeklerden biri de Waldorf salatasıdır. Bu salata New York'un ünlü Waldorf Astoria Oteli'nin aşçısı Oscar Tschirky tarafından Amerikan mutfağına armağan edilmiş ve dünyanın ünlü şeflerinin mönülerinde yer bulmuş bir salata. Malzemeleri: 2 adet ekşi elma, 1 adet kereviz, 1 adet limonun suyu, 5 yemek kaşığı mayonez, tuz, şeker, kuru üzüm ve ceviz. Yapılışı: Elmalar soyulup rendelenir. Kerevizler rendelenip limon suyuna yatırılır. Tüm malzemeler orta boy bir salata kabında karıştırılır, üzüm ve cevizle süslenip servis edilir. Rus mutfağından seçmeler Çin, Fransız, İtalyan ya da Türk mutfağı gibi anılacak özel bir Rus mutfağı vardır denebilir mi bilemem! Burada malzemelerin küçük küçük doğranıp mayonezle karıştırılarak yapıldığı salata çeşitleri son derece yaygın. Bu yiyecek etlerin haşlama, salam, sosis, jambon halinden; balık, kalamar, karides, midye gibi deniz ürünlerinin salamurasından; havuç, lahana, salatalık, bezelye, pancar gibi sebzelerin konservelerinden oluşturuluyor. Borç çorbası ise tam manasıyla geleneksel Rus yemeği. Çaydanlığa benzer bir toprak kasede servis ediliyor. Neredeyse kaynama sıcaklığındaki çorba, içine atılmış bir topak smetanasız olmaz. Smetana bir çeşit ekşi krema. Çorba pancar, patates, kuru soğan, lahana, et ya da sosis parçalarının haşlanmasından oluşuyor. Rusya'daki tipik yiyeceklerden biri ise pelmenye. Bu hamur işi bizdeki mantının karşılığı. Görüntüsü bir kadın şapkasına benzer. Mantıya göre epey büyük. Kuzu, domuz, tavuk etlisi de var, haşlanmış kuru fasulyelisi, mantarlısı da... Hint mutfağının köri düşkünlüğü Uzakdoğu havaalanlarında, dışarı attığınız ilk adımda ülkemizden ayrıldığınızı fark ettirecek bir koku var. Özellikle Hindistan'da köri ve kimyon kokusu tüm sokaklara yayılmış durumda. Tayland'da Hintli arkadaşlarımla geçirdiğim üç ay boyunca Hint mutfağında baharatın ne derece önemli olduğunu gördüm. Öğle yemeğinde köri soslu tavuk yedikten sonra nasıl olur da her akşam yine aynı yemekten yediğimize ve akşama doğru hevesle bu yemeği beklediğimize hâlâ inanamıyorum. Acılı ve köri soslu tavuk elbette tek yemekleri değil, diğerleri ise köri soslu balık, köri soslu nohut, köri soslu dana eti. Yemek yediğiniz yerlerde dikkat etmeniz gereken şey ne çeşit yağ kullandıkları. İç yağı ile yapılanlar Türk damak tadına ağır geliyor ve midenizi bozabilir. Fakat özellikle az yağlı ve sıvı yağ ile yapılmış olanları yerseniz harika oluyor. Barbekü diyarı Avustralya Avustralya "Füzyon" veya "Pasific Rim" olarak adlandırılan kültürlerin aromasını taşıyan bir mutfağa sahip. Verimli üzüm bağlarından elde edilen kaliteli şarapları ve dünya yemek kültürüne kazandırdığı ünlü şefleriyle ilgi çekiyor. Avustralya'da barbekü eğlenmekle eşanlamlı. Özellikle et ve deniz ürünlerini ızgara yapmayı seven, bahçeli bir eve sahip olan hemen her Avustralyalının evinden mis gibi kokular gelir yaz ve bahar aylarında. Size bu mutfaktan anlatacağım yemek ise ızgara bıldırcın göğsü. Yapılışı ise şöyle: Zeytinyağı, dağ kekiği, biberiye, tuz ve karabiber bir kapta karıştırılır. Bıldırcın göğüs etleri bu sosta marine edilir. Göğüs etleri zeytinyağında kızartılır. Roka yaprakları temizlenip iri parçalara ayrılır. Zeytinyağı, limon suyu ve balsamik sirke bir kasede çırpılır. Göğüs etleri, roka yaprakları, güneşte kurutulmuş domates ve çok ince kesilmiş parmesan peyniri parçaları değişimli olarak servis tabağına dizilir. Fransız mutfağından bir tarif Dünya mutfaklarından üşenmeden denediğim tarifleri lezzet garantisi vererek sizlere öneriyorum. İlk olarak Fransız mutfağından "Hachis Parmentier". Malzemeler şöyle: 400 gr. kıyma, 150 gr. kaşarpeyniri (rendelenmiş), 1 çorba kaşığı tereyağı, 2 su bardağı süt, 3 soğan, 7 patates. Önce kıymayı yarım çay bardağı su ilave ederek hafif haşlayın. Sonra soğanı ve tereyağını ekleyip 6-10 dakika kadar kavurun, tuzu ve karabiberi ekleyip bekletin. Patatesleri yarım saat haşlayın ve iki su bardağı sıcak süt ilave ederek püre yapın. Fırın tepsisini yağladıktan sonra pürenin yarısını koyup eşit şekilde yayın. Ardından kıymalı içi düzgünce yayın ve üzerine kalan püreyi koyun. En üste kaşarpeyniri rendesi serpin. 200 derecede ısıtılmış fırına verin ve üstü kızarana kadar pişirin. Japon mutfağı çok zengin Gözlerimle görmesem Japon insanlarının çok yemek yediklerine inanmazdım. Bizim mutfağımız zengin ve güzel ama onlarda da çok zengin çeşitler mevcut. Bizler kadar yağ kullanmıyorlar, hatta çoğu sıfır yağ içeriyor. Oldukça karbonhidrat ağırlıklı bir mutfak. Pirinç zaten ana besinleri ama bir o kadar da makarna çeşitleri mevcut. Makarnaları daha çok bizim bildiğimiz eriştenin ve spagetti makarnanın değişik kullanıma hazırlanmış şekillerinde. Çok farklı baharat, sıklıkla soya sosu ve et aromaları kullanıyorlar.Ben en çok ramen isimli sulu eriştelerini sevdim. Kocaman bir kase tümüyle makarnayla dolu, tavuk suyu eklenmiş, birkaç sebze ile renklendirilmiş. Sebzeleri hafif haşlayarak veya çiğ şekilde kullanıyorlar. Lahana neredeyse her salatanın vazgeçilmez öğesi. En büyük eksikleri bizim gibi bol meyve yememeleri. Meyveler çok pahalı ve insanlar neredeyse sayıyla yiyebiliyor. Hazır yiyecek konusunda çok başarılılar. Çok büyük yemek marketleri var, çeşitlere bakmaktan başı dönüyor insanın. Mesela oradaki tatlı patates ile yapılan tatlı çeşitlerine de bayıldım. Yine değişik fasulye çeşitleri ile yapılan ezme şekildeki tatlılarının da tadına doyum olmuyor. Tabii ki özel et restoranları da var, aynı bizdeki gibi kokular saça saça ızgara yapılıyor. Ama ben yine de balık, erişte ve yosun çeşitlerini tercih ederim.