Pazar“Dağlar bana insaflı davrandı”

“Dağlar bana insaflı davrandı”

09.07.2023 - 02:00 | Son Güncellenme:

8 bin metre üzeri 14 dağın zirvesine ulaşan Türkiye’de ilk, dünyada ise 49’uncu isim olan milli dağcı Tunç Fındık “Bu noktaya geldiğinde öyle bir zafer duygusu falan olmuyor. Dağlar bana insaflı davrandı” diyor.

“Dağlar bana insaflı davrandı”

Ceyda Ulukaya - Dünyada 8 bin metre üzeri toplam 14 dağ bulunuyor. 8 binlikler olarak da anılan bu 14 dağın zirvesine ulaşmak ise dağcılığın olimpiyat şampiyonluğuyla eş değer. Bugüne dek dünyada bunu başarabilen yalnızca 49 kişi oldu. Onlardan biri de geçtiğimiz hafta Pakistan’daki Nanga Parbat tırmanışıyla zirve koleksiyonunu tamamlayan milli dağcı Tunç Fındık. Yaklaşık 30 yıllık dağcılık tecrübesinin yanı sıra dağ rehberi ve yazar Tunç Fındık, Türkiye’den bu listeye giren ilk sporcu oldu. Onunla eksi 51 derecede ölümle burun buruna yolculuğunu ve zirveye uzanan mücadele ruhunu konuştuk.

Haberin Devamı

“Dağlar bana insaflı davrandı”

14 tane 8 binlik zirvesi nasıl olup da bir hedefe dönüştü?

Aslında başta böyle bir amacım da vizyonum da yoktu. İlk 8 bin metre üzeri deneyimim Everest’le olmuştu. Yıllar içinde yüksek irtifa dağcılığının bana hitap ettiğini düşündüm. Üçüncü 8 binlik deneyimimden sonra 14’ü tamamlayabilir miyim diye düşündüğümde yıl 2006’ydı.Tamamlamak 22 yılımı aldı. 

Sondan başlayalım, Nanga Parbat 8125 metre. Tırmanmak ne kadar sürdü?

Toplamda 40 gün ama aktif tırmanış yaklaşık bir hafta. Aslında daha kısa sürebilirdi ama biraz baş belası bir dağ. Bu oraya 4’üncü gidişim oldu. İlk gittiğimde Taliban’ın teröristleri ana kampı bastı, 11 arkadaşımızı kurşuna dizdi. O zaman olmadı. Daha sonraki gidişlerimde, hava iyi değil, ekip iyi değil derken olmadı. Bu dağın dönemi çok kısadır. Teknik olarak da zor bir dağ. Oldukça dik ve sarp, kaya ve buz yamaçları, uçurumlarla çevrili.

Haberin Devamı

“Dağlar bana insaflı davrandı”

Zirveye yaklaştıkça daha da zorlaşıyor olmalı?

İrtifa arttıkça basınç düşüyor ve oksijen azalıyor, bu yüzden fiziki olarak yaşamanın zorluğu artıyor. En büyük mesele bu. Teknik tırmanış zorluklarının yanında yükseklik nedeniyle trombosis, akciğer ödemi ya da beyin ödemi geçirip anında ölebilirsin. Bir de tabii bu dağlar her zaman çok soğuk. 8 bin metre sabit eksi 51 derecedir. En ufak bir dikkatsizlikte el veya ayak parmaklarını, burnunu dondurup kaybedebilirsin, hatta ölebilirsin. Bunlar dağcılıkla ilgili tıbbi konular ve hepsini çok iyi biliyor olman lazım ki hayatta kalabilesin.

Bu 14 dağ arasında en çetin tırmanış hangisi oldu?

Bunların kolayı yok. Teknik olarak çok zor olanları var. Nanga Parbat bunlardan biri. Dünyanın en yüksek ikinci dağı K2 de öyle. Nepal’deki Annapurna Dağı da oldukça zorlu. Tabii tecrüben arttıkça hayatta kalma şansın artıyor ama her an çok dikkat etmek gerek. Bunlar gerçekten tehlikeli dağlar. Son 8 binde ölen birçok insan var. Bir dostumuzla hesap yaptık, 60’tan fazla arkadaşımız ölmüş. Ki, hepsi iyi dağcılar. Ama öldüler. Hayati tehlike gerçekten çok yüksek.

“Dağlar bana insaflı davrandı”

Sizin başınıza aksilik geldi mi?

Çok aksilik oluyor, hepsine çare bulmaya çalışıyorsun. Dağların sürprizi eksik olmaz. Değişmeyecek tek şey bu. En beklemediğin anda en beklemediğin şey olabilir, havayla ilgili, bedeninle ilgili, arkadaşınla ilgili. Bunları idare etmek ve yönetebilmek aslında en büyük beceri. Ona göre taktik ve strateji geliştirmen gerekiyor, objektif olarak risk varsa doğru değerlendirmen, önceden tahmin edebilmeni ona göre karar alman lazım.

Haberin Devamı

Hiç kaygı duymuyor musunuz tehlikeler karşısında?

Ben genel olarak kaygılanan biri değilim ama bu dağcılık yaparken ölmek istediğim anlamına gelmiyor tabii ki. Tersine hepimiz yaşamayı seviyoruz, dağcılık da yaşama değer katıyor. Dünyayı, doğayı, kendini daha iyi görmeyi, dünya üzerindeki yerini daha iyi algılayabilmeni sağlıyor çünkü farkındalığın da yüksek oluyor. Bunu yapmaktan memnunum. Evet tehlikeli ama bu da işin bir parçası.

Seriyi tamamladığınız Nanga Parbat’ın zirvesinde ne düşündünüz?

Zirveye çok kötü bir havada çıktık. En son kamp alanımız 6 bin 800 metredeydi. 8 bin 100 metreye 13-14 saat tırmanmamız gerekiyordu. Tipi vardı, bütün gece tırmandık. Zirveye vardığımızda da çok az görüş vardı ama tabii bir “Oh be, bitti” dedim. Tek parça ve sağlıklı olarak bu işi tamamlayabildiğim için memnunum. Bu kadar. Bu noktaya geldiğinde öyle bir zafer duygusu falan olmuyor. Dağlar bana insaflı davrandı diyebilirim.

Haberin Devamı

“Dağlar bana insaflı davrandı”

Zirve bağımlılığı diye bir şey var gelişiyor mu zamanla?

Oluyor evet ama tecrübeli bir dağcıysan buna kapılmamalısın. Başarı ya da başarısızlık nedir, ona doğru karar vermek gerekir. Bazen zirveye çıkamadığın da oluyor. E devam edersen çığ düşecek, meydan okumanın anlamı var mı? Dağ her zaman senden güçlüdür. Bu da bir spor en sonunda. Eve sağ salim dönebiliyorsan başarı budur.

Yeni hedefler mutlaka vardır?

Her zaman var. Bundan sonra dünyanın değişik yerlerine gitme imkanım olacak diye düşünüyorum. Aklımda Güney Amerika’da, Avrupa Alpleri’nde, Nepal, Patagonya ve Peru’da tırmanışlar yapmak var. Seneye oksijen desteği almadan Everest’e çıkmak gibi bir planım var ama bu en az 50 bin dolarlık bir proje. Çünkü birçok şeyi güvenceye almak zorundayım. Çok da kelle koltukta gitmemek gerek.

Haberin Devamı

Aladağlar güzel

“Ben kaya tırmanmayı çok severim. Toroslar tarafı güzel. Aladağlar mesela, Hakkari’nin dağları da çok güzel. Ağrı’ya belki 30 kere çıkmışımdır, genelde antrenman olarak kışın tek başıma çıkmayı seviyorum. Türkiye’nin dağları güzel ama buna rağmen dağcılık gelişmiş değil maalesef. Bize coğrafya olarak benzer ve komşu İran’ı alalım mesela, dağcılık çok daha gelişkin.”

“Acının mükafatı doğanın görkemi”

Çok zorlu koşullardan söz ediyoruz. Tırmanışlarda konfor özlemi yaşıyor musunuz?

Pek öyle özlemlerim olmuyor. Ben zaten şehir hayatından ömrüm boyunca kaçtığım için buraya geldim. Değerli olan o an değerli, şehirde kafede arkadaşınla sohbet ediyorsun, o an değerli, her an değerli değil ki. Dağda olmak da o an değerli. Şehirli insan niye sıcak yatağımı bırakıp geldim diyor. E dağ sana bunu öğretecek. Acı çekmek de bu işin parçası. Acı çekmeyi öğrenmeden dağcılık yapamazsın. Bir süre sonra o da acı olmuyor çünkü düşünmüyorsun sırtındaki çantayı ya da ne kadar yorulduğunu, acıktığını. Dağcılıkta süper konfor diye bir şey yok, her zaman endişe var, açlık susuzluk, uykusuzluk var ama üstesinden geleceksin. Beden ve zihin bunun üstesinden gelmek için var.

Bu kadar acının mükafatı ne oluyor size göre?

Doğanın görkemi. Binlerce metrelik kayalar, buzullar, ay doğuyor batıyor, hepsinin bir parçası oluyorsun. Beni çeken bu. Dağ sadece tırmanmaktan ibaret değil, gökyüzünün altında bulutuyla yıldızıyla çok şairane bir ortam. Bu yaşımda bile her gittiğim dağdan bir şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Hepsi farklı bir deneyim sunar ama anlamayı bilene. Her gittiğin dağdan değişmiş olarak dönüyorsun. Zihni olarak da öyle.

8 bin metrede ne yenir?

Yemek işi zor çünkü yediğini sindirebilmen için oksijen gerek. O yüzden kurutulup toz haline getirilmiş, üzerine kaynar su döküp bekletince bir tür yemek olan özel dağ yiyecekleri tüketiyoruz. Bunlar çok hafif ve güzel. Gerçi ağız tadın da olmuyor zaten. Yükseklikte yarı aç yaşıyorsun. Ama günde 6-7 litre sıvı alman gerek, yoksa vücudun sünger gibi kurur ve yükseklik hastalıkları başlar. Sıvı almak için de topladığın bir miktar karı bir ocak üzerinde eritip içmen gerekiyor.

İklim değişikliğinin etkisi

Dağcılık popülerleştikçe, dağ turizmine geçildikçe kirlilik kaçınılmaz olarak artıyor. Belli bir dönemde daha kirliydi ancak son yıllarda kurallar getiriliyor ve daha dikkatli hareket ediliyor. İklim değişikliğiyle ilgili olarak da hem mevsimsel kayma hem de daha dengesiz ve türbülanslı havalarla karşılaşıyoruz. Eskisi gibi şu tarihte şu olur diye planlama yapamıyoruz.

Aladağlar güzel

“Ben kaya tırmanmayı çok severim. Toroslar tarafı güzel. Aladağlar mesela, Hakkari’nin dağları da çok güzel. Ağrı’ya belki 30 kere çıkmışımdır, genelde antrenman olarak kışın tek başıma çıkmayı seviyorum. Türkiye’nin dağları güzel ama buna rağmen dağcılık gelişmiş değil maalesef. Bize coğrafya olarak benzer ve komşu İran’ı alalım mesela, dağcılık çok daha gelişkin.”

Kimler çıktı?

 8 binlik 14 dağ serisini dünyada ilk kez 1986 yılında İtalyan dağcı Reinhold Messner tamamladı. Seriyi tamamlayan ilk kadın dağcı ise 2010 yılında İspanya’dan Edurne Pasaban oldu. Seriyi 30 yaşında tamamlayan Mingma Gyabu Sherpa, listenin en genç ismi. Tırmanış esnasında tüm parmaklarını kaybeden Güney Koreli dağcı Kim Hong-bin ise seriyi tamamlayan tek engelli isim oldu ancak iki yıl önce yine bir tırmanışta hayatını kaybetti.

8 binlik 14 dağ hangisi?

Everest (8849 m, Nepal)
K2 (8611 m, Pakistan)
Kanchenjunga (8586 m, Nepal)
Lhotse (8516 m, Nepal)
Makalu (8485 m, Nepal)
Cho Oyu (8188 m, Nepal)
Dhaulagiri (8167 m, Nepal)
Manaslu (8163 m, Nepal)
Annapurna I (8091 m, Nepal)
Gasherbrum I (8080 m, Pakistan)
Broad Peak (8051 m, Pakistan)
Gasherbrum II (8034 m, Pakistan)
Shishapangwa (8027 m, Tibet)