24.10.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Pandemi önlemlerine uymamak, karantinada alınan kilolar ya da aşı konusundaki tutum çiftleri ayrılığın eşiğine getiriyor, pandeminin gölgesi boşanma davalarının üzerine düşüyor.
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da 8 yıllık evli bir çiftin, erkeğin salgını aşı karşıtı olduğu ve önlemlere dikkat etmediği gerekçesiyle boşanma davası açtığını okuduk. Peki pandemi kaynaklı anlaşmazlıklar boşanma davalarının seyrini nasıl etkiliyor, mahkemeler çiftlerin pandemiye özgü olarak yaşadıkları problemlerde neleri dikkate alıyor? Aşı karşıtı olmak evlilik birliğini sarsar mı ya da önlemlere uymamak ortak hayatı çekilmez kılar mı? Boşanma alanında uzman avukatlara, pandemi döneminde gördükleri davaların seyrini sorduk.
Av. Hande Burma: Özde kusur incelemesi yapılır
Pandemiyle birlikte boşanma davalarına yansıyan konular daha ziyade ek bir neden niteliğinde. Farklı sebepler ileri sürülerek açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması davalarında (örneğin sadakatsizlik, güven sarsıcı davranış, aşağılayıcı söz, hakaret, tehdit, şiddet vb) “maskesini de takmıyor, hijyenine dikkat etmiyor, sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen eve geç dönüyor, biz dikkat ettiğimiz için bizimle dalga geçiyor!” gibi şikayetler tanıklarca ileri sürülebiliyor. Yine somut örnek vermek gerekirse, pandemiden sonra açılan bir boşanma davasında erkek eşinin aile apartmanında yaşayan kadın, Kovid olan çocuklarını özellikle kayınvalidesine göndererek kayınvalidesine Kovid bulaşmasına neden olduğunu, aynı kişi kayınvalidesine gönderdiği yiyeceklere not yazarak hepsine tükürdüğünü, yiyip Kovid olmalarını istediğini yazmıştı. Bir başka örnekte, doktor olan eşin, müşterek çocuğu maskesiz, mesafesiz, üstelik de Kovid vakalarının şehirde çok sık görüldüğü dönemde hastaneye götürerek çocuğun, dolaylı olarak annesinin ve ailesinin hayatını tehlikeye atmakla kusurlu olduğu ileri sürüldü.
Çiftler arasında pandemiden sonra, maddi sorunların artması, evde geçirilen zamanın artması ile eşlerin iletişimsizliklerini fark etmeleri ve birbirlerine tahammülünün azalması, böylece normal hayat akışında fark edilmeyen hadiselerin bile tartışmaya dönüşmesi ileri sürülerek boşanma davaları da açılıyor. Nafakanın belirlenmesinde, nafaka yükümlüsünün (genellikle baba) pandemi nedeniyle işleri bozulmuş veya gelirinde düşüş olmuşsa, bu husus dikkate alınarak nafaka miktarı belirleniyor. Davanın pandemi özelinde değerlendirilerek yaygın boşanma davalarından farklı kararlar verilmesi söz konusu olamaz; özde kusur incelemesi ve hangi eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, ortak hayatı kendi kusuruyla yaşanmaz hale getirdiği değerlendirilir.
“Aşı karşıtlığında emsal karar yok”
Aşı karşıtlığına ilişkin şu anda, oluşmuş bir emsal karar yok; zira sadece aşı karşıtlığına dayanılarak bir boşanma davası henüz açılmış olsa bile kesinleşmiş olamaz, yargılama süreci itibariyle. Bu itibarla, aşı karşıtlığındansa, bu hususun taraflar arasında sebebiyet verdiği anlaşmazlık, birbirlerini anlayıp anlayamadığı, ortak hayatı bu nedenle birbirlerine çekilmez kılıp kılmadıkları tanık beyanları ve diğer delillerle değerlendirilir. Örneğin, bir eşin psikolojik sorunu var ve tedavi olmayı reddediyor, bu eşi psikoloğa gitmeye zorlayabilir misiniz? Hayır. Bu husus diğer eş için evliliği çekilmez kılıyor mu, buna bakılır. Eşe atfedilen psikolojik rahatsızlık ciddi mi, bu eş tedavi olmak veya evliliği düzeltmek için çaba sarf ediyor mu, bunlara bakılır. Aşı karşıtlığında da değerlendirilecek olan nokta budur.
Av. Levent Karakoç - Yangının kıvılcımı oldu
Pandemi süreci bana göre evlilik konusunda yangının kıvılcımı oldu. Gördüğümüz davalarda, her ne kadar boşanma dava dilekçesinde gerekçe pandemi olarak belirtilmese de mesleğimiz gereği bildiğimiz ve yaşanan artışlardan da gözlemleyebildiğimiz üzere esas sebeplerden birinin Kovid-19 salgını olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde müvekkillerimizden de duyduğumuz sorunlar “bireylerin hareketsiz kalması sebebiyle kilo almasının akabinde eşlerin birbirini aşağılamaya başlaması, fiziken aynı ortamda bulunmalarına karşın birbirlerine sevgisiz ve ilgisiz davranmaları, eşlerin birbirlerini her haliyle sürekli görmeleri, kendi estetiklerine dikkat edememesi, evdeki yaşlı, engelli veya hasta ile ilgilenmemek, zaman zaman cinsel şiddet” olarak sayılabilir. Bu gibi sebeplerle salgın döneminde küçük tartışmaları dahi atlatamayan çiftler şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle boşanmak üzere bize başvuruyor. Bu süreçte Türkiye genelinde boşanma talebinde bulunan bireylerin sayısının bir önceki yıla göre artış olduğu kanaatindeyiz ve gözlemlerimiz bu yönde.
Bununla birlikte bir boşanma davasında pandemiyi gerekçe göstererek bir taraf sorumlu tutulamaz çünkü beklenmeyen bir durum olduğu için sorumlu tutulmak istenen kişi kendisinde kusur olmadığını, örneğin pandemi nedeniyle işsiz kaldığını onun için borçlandığını ifade edebilir. Kısmen yasakların kalkması ve hayatın normale dönmesi ile birbirlerine ve çoğu evlilikte çocuk faktörünün de etkisiyle evliliklerine yeniden şans veren çiftler de mevcut. Nasıl ki uzmanlar Kovid-19 virüsünün sağlık üzerindeki esas etkilerinin ilerleyen 5 yıl içerisinde görüleceğini söylüyorsa mesleki tecrübelerime dayanarak pandemi sürecinin boşanma üzerindeki esas etkilerini önümüzdeki yıl içerisinde göreceğimizi söyleyebilirim.