29.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
BUKET AYDIN
Babalığına, kızlarıyla olan bağına, karısıyla ilişkisine uzaktan uzağa hayran olduğum bir isimdi hep. Son dönemde eşi Selen Görgüzel’in paylaştığı mayolu fotoğraflara yaptığı yorumla gündeme gelince soluğu evlerinde aldım. Hem projelerini, işlerini konuştuk hem ailesini ve son dönemde yaşananları. Hamdi Alkan izleyerek büyüyenlerdenim ben. O yüzden tanımadan sevmişimdir onu; tanıyınca daha çok sevdim. Güzel sohbetimize eşi oyuncu Selen Görgüzel de dahil olunca ortaya şahane bir sohbet çıktı. Selen Hanım’ın kızından bahsederken “O ikimizin de kızı” dediği an gözlerim doldu. Başarılı bir sanatçı, iyi bir baba olan Hamdi Alkan aynı zamanda koleksiyoner ve bu özelliği çok bilinmiyor. O koleksiyonun bir kısmını görme şansım oldu. Tek kelimeyle bayıldım. Bu arada kendisinin yakın zamanda hayata geçireceği ve koleksiyonundan eserler kullanacağı bir Hatay Devleti Müzesi projesi de var.
-Biz sizi televizyon şovlarından hatırlıyoruz. Ama artık hem yapımcı hem de yönetmensiniz. Mutfağı seçmenizin nedeni nedir?
Koşullar öyle gerektirdi. Mizah belli bir doyuma gelmişti. Ben bir de senelerce Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tiyatro eğitmenliği ve genel sanat yönetmenliği yaparken birçok arkadaşın da tiyatroyla buluşmasına vesile oldum. Herhalde buradan da gelen bir alışkanlık oyun sahnelemek. Hadi dedim biraz da kamera arkası zamanı olsun. Ve işte böyle böyle kendi şovlarımı yönetmeye başladım. Çocuk dizileri, sinema filmleri, dramalar derken kamera arkasındayım. Esprisini çok yapardım o zamanlar, “Çok kilolu olduğum için öne sığmamaya başladım, arkaya geçtim” diye. Bu da işin keyifli bir kısmı...
- “Geleceğin Yıldızları”nda jürisiniz ama galiba artık tv programlarında olmuyor bu işler. Yani sosyal medya ünlü olmak için yeni kurallar yazdı. Yıldız olma işini sosyal medyaya mı devrettik?
Biraz öyle oldu, çok doğru bir tespit. Bizim şimdi yaptığımız yarışma seyircide pek karşılığını bulmadı ama yine de başvuru sayısı 40 binlere ulaştı.
“ŞÖHRET TUTKUSU YÜZYILLARDIR HİÇ DEĞİŞMEDİ”
- Artık herkes oyuncu olup, kısa yoldan ünlü olmak istiyor sanki... Ne dersiniz?
Tabii kolay geliyor insanlara ama o kadar da kolay değil. Burada şans faktörü de, gireceğin projeler de çok önemli. İnsanlar “Yırtmak” istiyorlar. Yırtmanın en kolay yolu da oyunculuk onlara göre.
- Ama herkes bir Kıvanç Tatlıtuğ olmuyor ya da Kenan İmirzalıoğlu sonuçta.
Tabii ki! Ama rol model olarak alıyorlar onları. Bir de insanlar kendilerini ekranda görmeyi çok istiyorlar. “Bak akşam ben vardım televizyonda” demek acayip bir duygu. Şöhret tutkusu yüzyıllardır hiç değişmedi, değişmez.
- Sosyal medya hayatımızda yer almaya başladığından beri televizyon bitiyor mu sorusu çok soruluyor. Sizce?
Kesinlikle televizyon bitmez. Bu ülkede de bitmez, dünyada da bitmez. Evet, çocuklar telefonlarla çok ilgililer ama öyle ya da böyle sonunda buradan da görüntü seyrediyorsun, televizyondan da. Bu nedenle, biteceğini düşünmüyorum ben.
- İşleriniz dışında eşinizin muhteşem vücudu, kızınızın Instagram postlarıyla gündemdesiniz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Zeynep’le Selen birbirine c¸ok benziyor. I·ki tane c¸atlak, hiperaktifler. Bir araya geldikleri zaman aman Allah’ım... Gu¨zel, yetenekli bir kız Zeynep. C¸ok hızlı yas¸ıyor. C¸ok seviyor insanlar onu. Kendince bir do¨nem Vine’da ciddi bir kitleye ulas¸tı. S¸imdi Instagram’da parladı. Evet, gu¨zel bir fizigˆi var. Bazen “Tabii ki denize pardo¨su¨yle girecek halin yok ama c¸ok da yapmamak gerekiyor” diyorum. C¸u¨nku¨ maalesef c¸ok acımasızca eles¸tiriliyor. Hemen bir yaftalama. Bu c¸ocuklara ne diyeceksin s¸imdi? Durun yapmayın mı? Tabii ki bir yere kadar otokontrolu¨nu¨ kullanmasını, sınırlarını c¸izmesini istiyorum. Ama onun hayatı gu¨nu¨n sonunda.
Selen Görgüzel: İnsanın kendini beğenmesi neden ayıplanıyor ben bunu anlamıyorum. Emek veriyorsun, zayıflıyorsun, kendini iyi hissediyorsun ya da bir şey alıyorsun, beğeniyorsun bunu paylaşmak istiyorsun. Bu bir haz duygusu, birbirimizi motive ediyoruz. Buradan da aldığın beğeni; motivasyon yükselten bir araç olduğu için de o yaşta bir çocuğun bunu yapması çok doğal.
Hamdi Alkan: Ama yine de fazla yapmaması lazım.
- Eleştirildiği için mi?
Eleştirildiği için değil, ölçüyü kaçırmamak lazım. Geçen onu konuştuk, Selen mayolu fotoğrafını paylaştı. Benim de çok hoşuma gitti. Güzel olmuş dedim. Sonra da kıyamet koptu.
- Evet, insanlar size söylemediklerini bırakmadılar. Neden sizce?
Şimdi böyle bir fırsat var. Herkes bir canlı yayın arabası şu anda.(cep telefonunu göstererek) Ve kendilerinde hak görüyorlar. İnsanın doğasında vahşilik var maalesef. Biz dünyanın en tehlikeli yaratıklarıyız. Elimize bunları verdikleri için de fırsat bulduk mu birbirimize saldırıyoruz. Hakaretleri görünce elbette üzülüyorum ama çok da umursamamaya çalışıyorum. Sağ olsun eşim Selen o kadar güzel cevap verdi ki!
“BİKİNİLERİN EFENDİSİ”
- “Karısına, çoluğuna çocuğuna hatta kendi kanından olmadığı halde öz evladı gibi evladıma aslanlar gibi sahip çıkan, kadına beden değil, insan olarak bakan, hayat felsefesi ailesinin ve ülkesinin mutluluğu olan adam gavat değil, kahramandır” dedi...
Mutlu oldum. Ona teşekkür ediyorum. Güzel bir ülkemiz güzel insanlarımız var. Artık bu tarz ötekileştirmelere gerek yok. Bikinili fotoğraf çektiren herkes bana göndersin ben herkesi savunurum. (kahkahalar) Bikinilerin efendisi gibi… (kahkahalar)
- Kızınızın üzerine çok gidildiği bir zamanda Türk babalarına örnek olacak bir duruş sergilediniz.
Ne yapayım yani, karşılarında neden durayım. İyi olsunlar, iyilik yapsınlar dedim ama bu içimden gelen bir şeydi. İnsanlarda buna o kadar çok ihtiyaç varmış ki inanamadım. Öyle bir geri dönüşü oldu ki. Sarılıyorlar, teşekkür ediyorlar. Basit bir şey söylüyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar ben hep iyilikten yanayım. İyiliğin tanımı da ortada: Yalan söyleme, çalma, dedikodu yapma, dürüst ol. İnsanları onun karısı bikini giyiyor diye kategorize etmeye de gerek yok. Giyecek tabii ne yapsın!
Selen G.: Ne yapsaydı, fotoğraf koydum diye kocam ağzımı yüzümü mü dağıtsaydı! O zaman mutlu mu olacaklardı? Oh eline sağlık mı diyeceklerdi? Karısının kızının arkasında duran zihniyete, ki arkasında durmak da değil bu, aynı dertlerden yakınan kadınlar “tu kaka” dedi. Kendileriyle çelişiyorlar.
- Kadınlardan mı daha çok eleştiri geldi size?
Selen G.: Evet, kadınlardan geldi.
- Kıskanıyorlar mı sizce?
Hamdi A.: Kıskanıyor da olabilirler ama insanlarda aile annesi böyle böyle olmalı diye bir tanımlama da var. Yahu aile annesi mayosunu giymiş, denize giriyor, bitti.
Selen G.: Bizim denize girerken fotogˆraflarımızı hic¸ sormadan gazeteye koyuyorlar. S¸u etik mi peki: Kendileri c¸ekince problem olmuyor, siz sosyal medya hesabınıza koyunca olay... Benim kocam begˆendi diye neden bu kadar mevzu oluyor...
Hamdi A.: Ben de şimdi mesela “Bir tane daha mayolu fotoğraf koyma” diyorum. Gerek yok. Ama bu tamamen iyi niyetle yapılmış bir şeydi. Benim de Selen’in de gündeme gelmek gibi derdi yok.
- Evet, Selen Hanım albüm çıkaracak diye reklam yapıyor dediler.
Selen G.: Albümün çıkmasına daha 1 ay var. O zaman yapardım. Eskir bu haber o zaman kadar. Eğer o mantıkta yapmış olsaydım strateji olarak yanlış olurdu bir kere.
Hamdi A.: Gündeme gelmek çok kolay. Giderim yine öpüşürüm denizin ortasında seninle. Gündeme gelirim.
- Bu arada sizin de fiziksel görünümünüzde çok olumlu değişiklikler var. Bunu eşiniz istedi diye mi, yaptınız? Hatta bir yerde Hamdi Alkan ölüm riski olan bir ameliyat oldu, eşi için kendini riske atacak kadar onu seviyor gibi bir yorum okudum.
Ölüm riski var tabii bu ameliyatın. Bu bir zayıflama ameliyatı değil. Sonuçlarından biri zayıflama. Ben 140 kilo iken bir gün ayakkabımı bağlayamadığımı gördüğüm zaman verdiğim büyük bir karardır bu benim için. Sağlığım için. Yoksa gayet güzel bir ilişkimiz vardı, ben kiloluydum, Selen fitti. Değil mi hayatım, bir sıkıntımız var mıydı bizim? (Eşine dönerek soruyor)
Selen G.: Yoktu hayatım. Ben daha çok seviyordum hatta kilolu halini. (kahkahalar)
Hamdi A.: Tamamen sağlık için alınmış bir karar. Evet, motive etti sağ olsun ama ben zayıflayayım, baklavalarım çıksın diye derdimiz yok.
Selen G.: Hamdi seneye de senin baklavalarınla bir haber patlatalım.
Hamdi A.: Eşime sadece şöyle bir sözüm var. Bir tane dövme yaptıracağım onun için. Söz verdim.
“O PADİŞAH SANKİ BİZ HAREMİ GİBİYİZ”
- “Hamdi Alkan’ın eşi, Hamdi Alkan’ın kızı, Hamdi Alkan’ın eski eşi soyuldu” gibi haberlerle anılıyorsunuz. Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Selen G.: Onu değil de, beni ediyor mesela. Geçenlerde Ayşe’nin doğum gününde fotoğraf vardı Hamdi, ben, kızım İlknaz, Ayşe, Zeynep bir de çocukların annesi. Fotoğrafa şöyle yazmışlar: Hamdi Alkan, Hamdi Alkan’ın eşinin kızı, Hamdi Alkan’ın eski eşi, Hamdi Alkan’ın büyük kızı, Hamdi Alkan’ın küçük kızı. (kahkahalar) O Padişah sanki; biz haremi gibi. Bu çok ayıp bir şey. Kendi adıma konuşursam, kimliksizleştiriyor insanı. Benim sektörel anlamda emeğim ve mücadelem var. Ben tabii ki Hamdi Alkan’ın eşi olmaktan gurur duyuyorum o ayrı bir şey ama kimliksizleştirmek çok büyük ayıp.
“BİZ TARİHİN BEKÇİLERİYİZ”
- Koleksiyon merakınız var ve çok da bilinen bir özelliğiniz değil. Nasıl başladı bu merak?
Üniversite yıllarımda seyyar kitap satışı, Beyazıt Meydanı’nda tezgâhtarlıkla başlayan ve oradan devam eden bir toplayıcılık başladı bende. Tiyatro kitapları topladım. Sonra eski fotoğraflar,kalemler, oyuncaklar, jiletler. O kadar genişledi ki! Koleksiyonumdaki kitapların çoğu kitapçılarda yoktur. Geçenlerde Hatay Devleti ile ilgili bir kitap yazıldı valilikten, onun belgelerinin bir kısmını verdim. Hatay Devleti Müzesi’ni kuracağız.
-Hatay Devleti Müzesi ne kadar zaman içinde kurulur?
1 sene içinde kurulur. Antakya’nın özelliği 9 ay devlet olarak kalması. Hatay Devleti. Hatta babamın pasaportu da var. Hatay Devleti Seyahat Varakası, onu da koyacağım müzeye. Bunları yapmak gerekiyor. Birilerinin bunları yapması gerekiyor. Buraya çok büyük bir kaynak da ayırdım. Biz tarihin bekçileriyiz. Bir şekilde faydamız olacak.