02.08.2020 - 03:09 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
Bayram deyince çocukluğumuza gideriz; hani o en az bir hafta öncesinden heyecanla beklediğimiz zamanları, bayramlık telaşını hatırlarız. Bunlar artık ‘nostalji’ olarak kalsa da bu heyecanı duymaya devam edenler de yok değil. Ama bu kez, bayram heyecanına tedbirleri de eklememiz gerekiyor. Pandemiyle birlikte sevgimizi uzaktan göstermemiz, ‘el öpmeden’ uzak durmamız gerek. Peki, biz bunun bilinciyle hareket ederken çocukların dünyasında neler olup bitiyor? Onların dünyasında bayram nerede duruyor? Tüm bu soruları ekranların sevilen yüzlerinden Beren Gençalp’e yönelttim. Bayram heyecanını yaşayan minik oyuncu, bayramlıklarının hazır olduğunu söylüyor. Ama bir türlü anlamıyor; bayramlık ayakkabıların neden başucuna konulduğunu. “Ayakkabılığınız yok muydu?” diyor. Daha 9 yaşında olan bir çocuktan bunu anlamasını beklemek ne mümkün bugünün koşullarında. Ama sevdiklerine uzaktan öpücük göndereceğini söylüyor. Sırf harçlıkları için çantası olduğunu da. Beren’le bayram sohbetimiz başlıyor böylece.
- Bayramlar birçoğumuz için hep heyecanla beklenen zamanlar. Peki ya senin için ne demek? Bu bayram neler yapacaksın?
Bayram deyince özel, güzel ve heyecanlı günler demek geliyor aklıma. Ben sabah kalkarım, giyinirim sonra anne ve babamla bayramlaşırım hep. Şimdi de ilk önce tabii ki annemle babamla bayramlaşacağım. Kahvaltı yaparız. Sonra büyüklerimize gideriz. Orada birazcık oturup, başka büyüklerimize gideriz. Öyle öyle akşama kadar gezeriz sonra da evimize geliriz.
- Bir de bayramlık telaşı olurdu eskiden. Beren’in aklına “bayramlık” denildiği zaman neler geliyor?
Benim için bayramlık yeni tokalar, yeni bir elbise, yeni ayakkabı ve yeni bayramlık çantası. Biz hep alırız. Annem şimdi de aldı. Hatta şimdi üzerimdeki elbise de annemin bana eskiden aldığı bayramlık. Ama illa yeni elbise almamıza gerek yok. Temiz ve içimize sinen kıyafetleri giyebiliriz. Azcık süslü olsun, içimize sinsin yeter. Ama evde yoksa alabiliriz.
- Bayram sabahı giyeceğin ayakkabıları yatağının başucuna koyarak uyumak… Bu cümle sana ne anlatıyor? Hiç duydun mu?
Annemden duydum. Annem küçükken öyle yaparmış. Ama ben hiç yaşamadım. Çünkü ben hep ayakkabılığa koyuyorum. Siz neden öyle yapıyordunuz? Bir tane diye mi? Ayakkabılığınız yok muydu? Bu garip gibi diye düşünüyorum. Benim hep olduğu için şanslıyım.
- Bayramda en çok kimlere, nerelere gitmeyi seviyorsun?
Anneannem, teyzem, halam, babaannem sonra büyük halam. Şimdi de büyük halama gitmeyi çok istiyorum. Ben hayvanları, tarlaları çok seviyorum. Onun da koskocaman bir bahçesi, bir sürü kedileri var. Her yerden çıkıyorlar. Orada vakit geçirmeyi seviyorum. Bir de taptaze meyveler oluyor. Şeftalisi de var. Hem kocaman, hem çok tatlı. Annemden isteyeceğim, oraya gitmek istiyorum.
- Peki, bayram harçlığı... Bu bayram el öpmekten uzak durmamız tavsiye ediliyor ya, sen harçlıklarını nasıl alacaksın?
Evet, şimdi hep ayrı oturuyoruz koltuklarda. Hiç kimseyi öpemiyorum. Sadece annemi öpebiliyorum bir de ablamı bir de babamı. Pandemiden dolayı el öpmeyeceğim bayramda. Çantam var, onu uzatıp, harçlıklarımı alırım. Elimle öpücük atarım. Yeni çantamı da uzaktan tutarım, harçlıklarımı verirler. O yüzden hep bayram çantam olur. İçine şekerlerimi de koyuyorum.
“Herkesin bayramı çok güzel geçsin”
- Harçlıklar önceden dantelli mendillerle verilirmiş, bunu hiç duymuş muydun?
Annemle anneannem mendille alıyormuş, söylemişlerdi ama ben hiç görmedim. Mendili biliyorum ama dantelli mendil nasıl bir şey bilmiyorum. Bayram çok özel diye süslü olsun diye öyle vermişlerdir. Şimdi de özel ama eskiden biraz daha özelmiş. Bir de annemin çantası yokmuş diye mendille vermişlerdir. Benim çantam var.
- Şekerle arası iyi olmayan çocuk pek yoktur ama Beren, hiç elinde poşetle kapı kapı şeker topladı mı?
Benim sepetim var. Poşetim yok. Onu elime alıp, dolaştım. Komşulara da akrabalara da gittim. En çok sevdiğim şeker için anneanneme giderim. Onda rengarenk yumuşak şekerler var. Onları çok seviyorum. Ve her bayramda alıyorum.
- Senin için en güzel bayram yemeği nasıl olur?
Annemin yaptığı köfteyle patates. Bayramda da onu isterim.
- Bu bayram için dileğin nedir?
Güzel geçsin, mutlu geçsin isterim. Çocukların da bayramı güzel geçsin, benim kadar onlar da mutlu olsun isterim. Herkesin bayramını kutluyorum. Bir de bu koronanın gitmesini diliyorum. Çünkü çok zor, hep maskeyle uzak oturuyoruz.
“Küçük kuzuya süt verdiğim bayram en güzeliydi”
- Bugüne kadar en sevdiğin bayram günü nasıldı, anlatır mısın?
Benim hatırladığım bütün bayramlar çok güzel geçmişti. Umarım öbürleri de çok güzel geçer. Çok küçüktüm hepsini hatırlamıyorum. Ama 3-4 sene önce teyzemin yanına gitmiştim. Onu hiç unutmuyorum. Orada küçük bir kuzu yavrusu vardı. Yürüyemiyordu, hep benim kucağımda duruyordu; onu çok sevmiştim. Biberonla süt vermiştim. Eşeğe binmiştim. Tavuklara yem vermiştim. İneğin yavrusu vardı, onu da sevmiştim. Annesinden de süt sağmıştım. Teyzem yardım etmişti.