25.04.2021 - 03:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - Koronavirüs salgınına karşı dünya genelinde yaygın aşılama kampanyaları yürütülüyor, ülkeler nüfusun çoğunluğunu hızla aşılamak ve toplumsal bağışıklık seviyesine ulaşmak için zamanla yarışıyor. Nüfusuna oranla dünyada en çok Kovid-19 aşısı yapılan ülke olan İsrail’de geçtiğimiz hafta itibariyle açık alanda maske takma zorunluluğu kaldırıldı, hayat normale döndü. Türkiye de bugüne dek uygulanan 20 milyonu aşkın dozla dünyada en çok Kovid-19 aşısının yapıldığı yedinci ülke konumunda. Bununla birlikte sırası gelip de aşı olmayan, farklı gerekçelerle aşı olmayı reddeden bir kesim de mevcut. Sağlık Bakanlığı, bu kişilerle irtibata geçip telefon ve yüzyüze görüşmeler aracılığıyla aşı konusunda doğru şekilde bilgilendirilmeleri için “aşı ikna timleri” oluşturdu. Ekiplerin ilk aşamada görevlendirildiği illerden biri de Adıyaman’dı. Bir doktor, bir hemşire ve muhtar eşliğinde kapı kapı gezerek 60 yaş üzeri kişilerin aşıyla ilgili tereddütlerini dinleyen ve aşının faydalarını anlatan 12 tim, yüzde 70 oranında başarıya ulaşarak aşı olmayı reddeden yaklaşık bin kişiden 700’e yakınını aşıladı. Şimdi tüm Türkiye’de görev alması planlanan aşı ikna timlerinin deneyimini ve aşıyla ilgili önyargıları aşma yollarını Adıyaman ekibinden Dr. Aydın Tanrıverdi ve Dr. Hülya Doğan Tiryaki’den dinledik.
“Amaç korkutmak değil bilinçlendirmek”
Dr. Hülya Doğan Tiryaki / Halk Sağlığı Uzmanı Adıyaman Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı
Genel olarak Güneydoğu’da aşılama oranlarının düşük olduğunu biliyoruz. Normalde bebeklik çağı aşıları konusunda da aşı reddiyle karşılaşıyoruz ve halihazırda bunun için çalışan ikna timlerimiz de var zaten. Pandemi döneminde benzer bir yol izledik. Valilik önderliğinde, aile hekimleriyle iş birliği içinde bir çalışma yürüttük ve aşı reddinde bulunan kişilere ulaştık. Daha önce aşı ikna timlerinde çalışan personelimiz önce bu kişileri aradı. Neden aşı olmak istemiyorsunuz, ne gibi tereddütleriniz var, bilgi alışverişinde bulunmak istiyoruz dediler. Ulaştığımız kişilerin yüzde 50’si zaten bu telefon görüşmeleri üzerine, aşıyla ilgili doğru bildikleri yanlışları onlara açıklamamız üzerine fikir değiştirdi ve aşı olmaya karar verdi. Bunun üzerine hemen ekiplerimizi gönderdik.
Geriye kalanlar arasında ılımlı retler vardı. Biraz düşünmek istiyorum ya da oğluma sorayım vb diyenler. Onları, önümüzdeki günlerde muhtarla birlikte sağlık ekibimiz sizi ziyarete gelecek diye bilgilendirdik. Sonra muhtarlarla görüştük, her mahalleyi kendi muhtarıyla gezdik. Muhtarlar, mahalle sakinleriyle iletişim kurduğu için güven çemberimizi destekleyici, olumlu etkileri oldu. Tabii az da olsa sert reaksiyon veren bir kesim de oldu, onları biz de üstelemedik. Şimdi ikinci aşamadayız, 60 yaş altına ulaşmaya başlayacağız, süreci aynı şekilde devam ettireceğiz.
Bu süreçte ekiplerimizin en sık karşılaştığı ön yargılar, aşı bizi kısırlaştıracak, bize çip takılacak ya da bize zarar verecek türünden temeli olmayan kirli bilgilere dayanıyor. Biz buna karşı öncelikle, sağlık personelinin çok yaygın şekilde aşılandığı bilgisini paylaşıyoruz. Bunun etkili olduğunu gördük. Ekipte görev alan hekim arkadaşımız, hastalığın seyrini, yoğun bakım süreciyle ilgili riskleri ve aşının hastaneye yatış ihtiyacını önlemede net bir şekilde etkisi olduğunu anlatıyor. Amacımız tamamen bilinçlendirmek, korkutmak değil. Ama bilinçlenmek virüs korkusunu da beraberinde getiriyor. Kişi eğer iletişime açıksa, bunları öğrendikten sonra zaten aşı olmakta tereddüt etmiyor.
“Kendi ninemi de ikna ettim”
Dr. Aydın Tanrıverdi Adıyaman Toplum Sağlığı Merkezi
Bir aydır Adıyaman’da aşı ikna ziyaretleri kapsamında yaklaşık 500 kişiyi görmüşümdür diye tahmin ediyorum. Aşı olmayı reddedenler arasında benim ninem de vardı. Bizzat gidip ikna etmem gerekti. Aşının yan etkilerinden ve kendisini hasta edeceğinden korkuyordu. Detaylı bir şekilde anlattım, en son “Tamam” dedim, “Hasta olursan sana ben bakacağım” ve öyle ikna oldu. Bazen Çin aşısı, yabancı bir ülkenin aşısı diye güvensizlik duyuluyor. Yerli aşıya sahip olmak bu açıdan da önemli. Bunun dışında yaşlılar, ben zaten evden çıkmıyorum ki, gerek yok diye düşünebiliyor ama ziyarete gelen genç popülasyonun risk yarattığını ona anlatmamız gerekiyor. Bazen de şunu görüyoruz: Daha çok birbirlerinden duyduklarına inanmışlar. Aşı bizi kısırlaştıracak gibi kulaktan dolma bilgiler kendi aralarında yayılmış. Çünkü birbirileriyle iletişim halindeler ve biri ben yaptırmayacağım dediğinde, bütün köy ben de yaptırmayacağım diyebiliyor. Bakıyorsunuz bir köyde herkes aşılanmış, başka bir köy tamamen karşı. Toplumumuzda aşı olma bilinci de yüksek değil. Henüz aşının önemini kavrayacak seviyede değiliz, halbuki pandemiye karşı tek etkin silahımız aşı. Yine de kişi çok rijit değilse, bunları düzgün bir dille anlattığınızda ikna oluyor.